Pişmanlık

12.6K 406 126
                                    

Gördüğüm kişi ile kat katı kesildim. O gece Anais'in dedikleri aklıma geldi. Kurtlardan bahsetti hatta Jack'in bir Alfa olduğundan bahsetti! Ne tür bir şeyin içine düştüm ki ben. Karşımda yarı çıplak bir şekilde altında siyah kot pantolonu ile duruyordu. Elinde ise tişörtü vardı.

Bu görüntü karşısında başımı önüme eğdim. Utanmıştım. Bu haraketim karşısında da gülme sesini duyarken Judy  boğazını temizleyerek konuştu.

"Abi lütfen daha fazla kızı utandırmadan üstünü giy."

Dediği şey ile başımı aniden kaldırdım.
"Hayır utandığım falan yok."

"Pekala öyle olsun."

Tek derdim şuan bu olamazdı. Kaçırılmıştım yine ve yine. Kim bilir Alexandre beni bulunca ne yapacaktı.
Yanıma doğru gelen adım sesleri ile yataktan kalkarak Jack ile olan aramızdaki mesafeyi açtım.

Etrafa baktığımda Judynin hangi ara gittiğini anlamadım. Kapıya hızlıca koşarken kapıyı açarak kendimi dışarıya atmayı planlarken kapıya gelen ani bir darbe ile kapı kapandı.

"Lütfen bana zarar verme. Benim seninle bir sorunum yok lütfen."

Ona doğru dönmem için kolumdan tutup kendine çevirdi.

"Öyle bir amacım yok zaten."

"O zaman neden beni buraya getirdin."

"Siz insanlar ne kadar nankörsünüz."
Başını sallayarak hayıflanarak devam etti. "Halbuki parçalanmanı engelleyen birine bu tavrı uygun bulmuyorum Isabel."

Dedikleri ile garip bir şekilde rahatlarken bana zarar vermeyeceğini anladım.

"Teşekkür ederim kurtardığın için."

Dediklerim ile bakışları yumuşadı.

"Alexandre senin gitmene nasıl izin verdi ki." Diye mırıldanırken dediklerini duydum ve kuşkuyla sordum.

"Sen Alexandre'ın nerde olduğunu biliyor musun?"

Dediklerim karşısında düz bir ifade ile konuştu.

"Çok soru soruyorsun minik. Alexandre nasıl oldu da seni yemedi."

Dedikleri karşısında şaşırken  sinirlendim ama belli etmedim. Cevap vermezken beni izledi.

"Neyse seni uyarıyorum. Bu odadan çıkman yasak. Yoksa yarım kalan işini ben bitiririm. Emin ol o vampir gibi kanını değil canını alırım." Dediklerinden sonra odadan çıkıp üstüme kapıyı kitledi.

Alexandre Volois

"Ne demek bulamadınız, ne demek!"

Sinirden gözüm dönerken önümdeki beş para etmezlere bakıyordum. Hepsi o kadar benden korkmasına rağmen böyle bir sorumsuzluk yapmışlardı. Şuan tek düşündüğüm Isabel'di. Başına bir şey gelme ihtimali daha da sinirimi bozuyordu.

Ellerimi saçlarıma tutarak çekiştirdikten sonra göğüsünü deştiğim korumaya döndüm.

Herkes korkudan titrerken kalbi benim ayaklarımın arasındaydı.

"Akşama kadar Isabel bulunmazsa hepinizin böyle sonu olur!" Demem ile ayağımın altındaki kalbi ezmemle adamdan son kez çığlık sesi geldi.

"Kaybolun!" Diye bağırmamla herkes dağıldı. Sadece 1 gün olmadan kaçmıştı. Kokusunu alamıyorum. Sinirden gözlerim yanarken aklımdaki tek şey bana ihanet edip ilk fırsatta kaçmasıydı. Ama bildiğim bir şey varsa bundan sonra benden çok çekiceğiydi.

Saat 8 e gelirken hâla bulamamıştım. İçımde daha önce hissetmediğim bir duygu vardı. Vücudumda bir ağırlık vardı. Aklıma binlerce ihtimal geliyordu.

VAMPİR' İN TUTSAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin