Selammmmm..🖖🏻Biz geldik, yeni hikayemle ben geldim yani🤣
Umarım yeniden sevebileceğiniz güzel bir hikaye olur. Kaç bölüm olacağını planlamadım ama sanırım bi 10-15 bölüm arası gider diye düşünüyorum..
Can ve Aslı'yı yine çok seveceksiniz, ben eminim..🙏🏻
Şimdilik keyifli okumalar..
.....
✨✨✨✨✨✨
Manhattan'da bulunan en uzun rezidans kulelerinden birinin zirvesinde başlıyor hikayemiz..
New York şehrinde bulunan lüks bir çatı katında beklediğiniz her şeyi bünyesinde barındıran bir evin, büyük cam duvarlarından gecenin karanlığını izlemek büyük bir keyifti..
Salonda sadece iki köşe lambaderi açıktı, salonu aydınlatan en güzel şey ise gece ve şehir ışıklarıydı. Bu evi seviyordu adam..
Geniş sırtını manzaranın karşısındaki büyük koltuğa dayamış, kollarını da iki yandan açarak uzatmıştı. Arada kesik kesik çıkan ve hızlı hızlı alıp verdiği nefeslerini bölüp, gözlerini karşısındaki gece manzarasından ayırmasına neden olan şey çalan telefonuydu.
Telefonun sesi çıkmasa da koltuğun üzerinde boğuk boğuk titriyordu. İlk olarak saatine baktı kolunu kaldırıp, derin bir nefes verdi sıkıntıyla ve telefonuna uzanarak aldı. Ekranda gördüğü yazıyla gözleri kısıldı. Bacaklarının önünde eğilmiş erkekliğini dakikalardır emen kadının başını kendinden uzaklaştırdı. "Kaybol!" dedi. Ve kadın anında kayboldu..
Ayağa kalkarak üzerindeki gömleğin düğmelerini tamamen açtı ve iç çamaşırını giydi. İşten çıktığı gibi kadını eve çağırmıştı ve dakikalardır kadını beceriyordu!
"Efendim?" dedi, çalmayı asla bırakmayan telefonu açarak.
"Kardeşim? Rahatsız etmedim umarım?" dedi, tanıdık ses.
"Yok, hayırdır? Bir şey mi oldu?"
"Sana işim düştü kardeşim!" dediğinde adam sıkıntılı gibiydi.
"Söyle!" dedi direk. Yürüyüp cama yaklaşmıştı ve bir kolunu cama dayayıp alnını koluna yasladı.
"Babamın asker arkadaşının çocuğu orada bir üniversite kazanmış, bizimkilerde malum benim evi hala var sanıyorlar.. Bir süre sende kalsın dedi babam, sen ilgilenebilir misin kardeşim?"
"Hangi üniversite?"
"Bilmiyorum.. Bir bilgim yok ama benim için yapsan bir şeyler? İyi bir yer ayarlasan, iş falan işte.. Ne bileyim, ne gerekirse.."
"Bakarız.."
"Bakarız değil kardeşim, anlaştık diceksin.. Yine solundan kalkmışsın belli.. Neyse uzatmayayım. Haftaya salı orada olacak, bileti alınmış. Durumları çok iyi değil, ucuz bişiler bakta üstümüze kalmasın.."
"Tamam ayarlarım bişiler.. Sen bilgilerini benim şoföre at direk, o ilgilenir.. Ben yarın bir süreliğine Türkiye'ye dönüyorum ilgilenemem.."
"Anladım. Tamam. Ben Hasan abiyle görüşürüm. Sağ ol kardeşim!" dediğinde adam, "Ne demek.." dedi kısaca.
"Görüşürüz.." dediğinde de cevap vermeden telefonu kapatmıştı bile.
Can Yüksel böyle biriydi işte..
Soğuk, mesafeli, bencil, kaba, çapkın, işkolik ve takıntılı..
..
2 Hafta Sonra..