-1-

7 2 0
                                    

Genç oğlan arabadan indiği gibi güneş gözlüklerini takıp hızla önünde duran koca binaya ilerlemeye başladı. Her zaman olduğu gibi bir buluşmaya daha geç kalmak üzereydi. Ne kadar erken de kalksa, ne kadar erken yola çıksa da geç kalmasına bir türlü anlam veremiyordu. Bileğini saran naif gümüş saate dikti gözlerini. Saat 16.57'yi gösteriyordu. Randevusuna tam olarak 3 dakika kalmıştı. Asansöre yetişmek için hızla ilerledi. Fakat nafile. Asansörü kaçırmıştı. Ardından diğer asansöre doğru koştuğunda kapı tam kapanacakken kapıyı eliyle engelleyen bir kişi sayesinde son anda asansöre yetişmişti. İçinden şükürler yağdırırken çıkacağı katın düğmesine bastı ve ufakça bir teşekkür etti yanındaki beyefendiye.

Oğlanın gözleri yavaşça yanındaki bedeni süzdü. Gözleri yüzüne sabitlendiğinde gözlerinin birleşmesi uzun sürmemişti. Genç utançla hemen önüne döndü. Tekrar gözleri yavaşça adamı bulduğunda hâlâ kendisine bakıyor olması onu daha da utandırmıştı. Bunun için bir açıklama yapma gereği duyuyordu artık.

"Üzgünüm, sizi birine benzettim ve o olup olmadığınızı anlamak için arsızca size baktım. Lütfen yanlış anlamayın."

Adam sakince oğlanı dinledikten sonra asansörün durmasıyla öne doğru ilerledi ve asansörden çıktı. Ardından genç tam yüzünü buruşturduğunda sol elini asansörün kapısının önüne götürerek kapının kapanmasına engel oldu ve konuşmak için araladı dudaklarını.

"Sorun değil, bu gayet normal bir durum. Bunun için özür dilemenize gerek yok. Ayrıca inmiyor musunuz Jungkook Bey? Geldik."

İsmini duymasıyla fal taşı gibi açıldı oğlanın gözleri. İsmini nereden biliyordu? Bir süre bunu düşünürken adam tekrardan konuşmaya başladı.

"Jungkook Bey, asansörde kalmayı mı düşünüyorsunuz? Ah, tabii. Kızaran yanaklarınızın normale dönmesi için yukarı çatıya çıkıp biraz hava almak istiyorsanız anlarım. Fakat söylemek isterim,"

Adam kolunu saran saati işaret ederek konuşmasına devam etti.

"Bunu yaparsanız randevunuza geç kalacaksınız. Hatta 1 dakika ile geç kaldınız."

Söylediklerini usulca, ağzı açık bir şekilde dinleyen Jungkook kendine geldiği gibi saate bakmış ve hemen asansörden inmişti. Kendisine bakıp ufak ufak sırıtan adamı görünce ellerini hemen yanaklarına götürmüş ve sıcak yanaklarını kontrol ederek dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Tekrardan özür dilerim."

Sözü biter bitmez randevusunun olduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Odanın yan tarafında duran kadına randevuyu sorduğunda sekreter kadın arkadan gelen adamı gösterdi ve tekrardan bilgisayarı ile ilgilenmeye başladı. Az önceki adam yüzünde büyük bir tebessüm ile Jungkook'un yanına yaklaştı ve odaya çağırdı.

***

"Az önce olanlar için özür dilerim. Ayrıca yanağımın kızarması sıcak ortamda bulunduğum içindi. Bir tür huyum bu benim."

Masanın arka tarafında oturan adam ufak bir gülümseme ile başını belli belirsiz salladı.

"Anlıyorum, sanırım sizin için normal durumlara göre serin olan asansör sıcak geldi demek. Anlıyorum, anlıyorum. Bu her zaman olabilecek bir durum."

Jungkook kendisiyle alay edildiğini anladığı zaman ciddi bir ifade takınıp yerinde dikeldi. Asıl konuyu konuşup anlaştıktan sonra hemen buradan ayrılmak istiyordu.

"Taehyung Bey, konumuza dönebilir miyiz artık? Sevgilimin beni aldattığına adım kadar eminim ama elimde ne kanıt ne de beni aldattığı kişinin ismi var. Bunu bir an önce halletmek istiyorum. Yoksa o pislik herifi en sonunda kendi ellerimle öldüreceğim."

"önce sakin olmanı öneririm Jungkook. Eskisi gibi hâlâ agresifsin. Bu sorunu da çözmeyi düşünür müsün?"

Eskiden? Jungkook anlam verememişti. Eskiden derken neyi kastediyordu?

"Anlamadım, daha önceden tanışıyor muyuz?"

Adam sakince gülümsedi ve ayağa kalktı. Yüzündeki ifade kendinden ne kadar smin olduğunu gösteriyordu küçük olana. Masanın arkasından çekilip, odanın diğer tarafındaki küçük mutfak diyebilinecek bölmeye doğru adım adım ilerlerken konuşmasına devam etti.

"Bizim ufaklık beni tanımadı demek? Bu bira üzdü açıkçası Jungkook."

Jeon olan bitene anlam veremiyordu. Evet, adam kesinlikle tanıdık geliyordu fakat asla kim olduğunu çıkaramıyordu. Jungkook anlamaz bir ifadeyle adama bakmaya devam ettiğinde adam ufak bir kahkaha attı. Sürahiden bardağa aktardığı suyu alarak küçük olanın yanına geçti ve suyu nazikçe ona uzattı.

"İlk tanışmamız. İlk tanışmamız bie su kavgası ile başlamıştı Jeon. O suyu sevgiline almak için ne kadar da çok uğraşmıştın. Hâlâ aynı kişi ile mi sevgilisin yoksa? Seni aldatan kişi, uğruna bir sürü kavga ettiğin koca adam Yugyeom mu?"

Jungkook hâlâ anlamamıştı, bu adamı kesinlikle tanımıyordu. Buna emindi fakat kendinden şüphe etmeye başlamıştı. Adamı tanımıyor olsa sevgilisinin adını ve onun için ettiği kavgaları nereden bilecek? Belki de bu herif Jungkook'u araştırmıştı. Bu kadar bilgiye sahip olması kabul görülebilir bir şeydi.

"Üzgünüm Bay Kim, neden bahsettiğinizi bilmiyorum. Beni araştırmışsınız, bunu anlayabiliyorum fakat sizi hatırladığıma emin değilim. Sadece işimizi yaparsak çok sevinirim."

Büyük olan şaşkınlıkla küçüğe baktı. Yüzünde bu sefer buruk bir gülümseme yer edinmişti. Üzgündü. Üzgün gözüküyordu. Fakat Jungkook'un yapabileceği hiçbir şey yoktu aslında, çocuk onu tanımıyordu. Dedektif kısık bir ses ile, sadece kendisi duyabilecek şekilde birkaç cümle kurdu.

"Hatırlatacağım. Umarım eskisi kadar fevri davranmazsın."

"Efendim? Bir şey mi dediniz Bay Kim?"

"Ah, hayır Jungkook. Seni bir an tanıdığımı düşündüm. Geçmişimde sana çok benzeyen, aynı isme sahip bir genç tanıyordum. Sanırım bir an seni o sandım."

"Anladım."

Dedektif hayal kırıklığı ile suyu genç çocuğa verdi ve masanın arkasında duran, kendi sandalyesine geçti. Önüne, yan taraftaki çekmeceden yıpranmış, oldukça eski duran bir not defteri ve bir kalem çıkararak işine odaklanmayı seçti.

"Sizi dinliyorum Bay Jeon, bana her şeyi bir bir, her ayrıntısına kadar anlatın. Fakat ondan önce sevgiliniz hakkında ne yapmak istediğinizi, ne düşündüğünüzü sormalıyım size."

Genç oğlan bunu duyduğunda sinirlerinin tepesine çıktığını hissetmişti. Ellerini sıkarak çok ciddi bir tavır ile gözlerini, Taehyung'un koyu kahverengi, karanlık gözlerine dikti. Ardından yakında her şeyi karıştıracak olan o sözler döküldü dudaklarından.

"Onu bir kaşık suda boğmak istiyorum, bana bunları yaptığı için kesinlikle onu öldürmek istiyorum."



Ufaktan giriş yapalım bakalım. Neler olacak, nasıl bir kurgu ile ilerleyeceğim bilemiyorum. Biraz kafam karışık aslında ama düzgün bir şekilde gideceğini umuyorum. Bu bir nevi ilk bölüm, bir önceki bölüm birazcık daha giriş içindi. Olayları hızlı yürütmek istemiyorum fakat sıkıcı olsun da istemiyorum. Bu yüzden kafama göre yazacağım. Umarım okurken keyif almışsınızdır asklarim🎀💝

-Aren

Flechazo-Taekook (Texting/Düz Yazı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin