You are so beautiful, it will be a shame

187 18 42
                                    


^^^

''Ya da beni de yanına al da kalmayayım,

 Bir başıma bu diyarda...''

Gözlerimi açtığımda salonda olduğumu gördüm.

Hatırladığım tek şey balkonda sıcak çikolata içiyor oluşumdu.

Ne ara buraya geldim, hiç bir fikrim yoktu.

Birden mutfaktan gelen tıkırtı ile yerimde kıpırdandım.

Mutfağa yavaş adımlarla gittim ve kapının eşiğinden kafamı içeri uzattım.

Çığlık atmak istedim ama atamadım.

Bakakaldım öylece.

Çünkü mutfakta eşyalar hareket ediyordu ama kimse yoktu.

Şarkı mırıldanma sesi geliyordu.

Sesi cidden güzeldi ama mutfakta benden başka biri yoktu.

Düne dair bir şeyler hatırlamaya başladım.

Korka korka konuşmaya başladım.

''Şey siz dünki ölü beyefendi misiniz? ''

Eşyalar durdu.

Bir kahkaha sesi geldi.

Ve ardından çok beğendiğim bir ses.

Ah hayır Taehyung! ölü birinin sesini beğenemezsin!

'' Şey evet ben dünki ölü beyefendiyim Süßer Junge(Tatlı çocuk.)"

Süßer Junge mi? o da ne demekti öyle?

'' Benim 2. dilim almanca çocuk Süßer Junge tatlı çocuk demek. Ha bu arada demeyi unuttum, sesimi sevmene sevindim, Mein Baby(bebeğim.)''

Ne nasıl yani iç sesimi mi okuyordu bu ölü adam.

''Sesini beğendiğim yakışıklı adam demezsen alınırım ama bak.''

Şey zihnimden çıkar mısınız? 

Düzgünce konuşalım.

''Tabii önce sesini beğendiğim yakışıklı adam de, hübsch.(tatlı.)''

Ah, peki efendim

Zihnimden çıkar mısınız sesini beğendiğim yakışıklı  ölü adam.

''Çıktım bile meine Schönheit.''

''Şey efendim,  meine Schönheit ne demekti?''

Tekrar bir kahkaha sesi gelmişti.

İyi de ben komik bir şey dememiştim ki!

''Okunuşu meine Schönheit  (maynae şunhayt ) Mon bébé(bebeğim.),  meyne süchönheith değil.''

Ama napabilirim yani! korece dışında bildiğim tek dil rusçaydı!

''Ben rusça da biliyorum aslında ama almanca ve franszıca benim için hep ön planda olmuştu.''

Artık rusça da konuşmayacağım!

''Ben sizin yüzünüzü çok merak ediyorum efendim. Görebilme ihtimalim var mı?''

Bir nefes sesi geldi.

Ve konuşmaya başladı.

'' Sana anlatacağım şeyleri bölmeyip dinlersen sana her şeyi anlatmak istiyorum.''

Kıkırdamıştım. Ben zaten cümle bölmeyi sevmezdim ki.

'' Tabi efendim. Nasıl isterseniz. Fakat bana güvenmenize şaşırdım.''

Gülüşünü duydum. Fakat bana bir yanıt vermedi.

Gıcık ölü adam!

''Ha bir de Taehyung bana efendim demesen olur mu? İsmim Jungkook.''

''Şey kaç yaşındasın?''

'' Ruh yaşım 8028 ama insan yaşım 28.''

Ne!

8028 mi!

OHA!

''Peki Jungkookie Hyung dinliyorum seni. Ama neredesin ki göremiyorum.

'' Ich stehe hinter dir, mein Kind( Arkandayım çocuğum.)''

''Hey ne diyorsun? Anlamıyorum Jungkook.''

Yanımdan bir şey geçtiğini hissettim.

'' Önündeyim taetae.''

Taetae.

Bir tek Jimin derdi bunu bana.

Başka biri dediğinde delirirdim.

Geçmişim,  kelimelerimle anlatmak yetmezdi bu acıyı.

Ama Jungkook söylediği zaman sanki içimi bir huzur kaplamıştı.

'' Ha, peki anlatmanı bekliyorum.''

Karşımda ki tabure hareketlendi ve karşıma geldi.

'' Dünya yılı ile 8 Emonya -yani benim efendisi olduğum ruhlar aleminde 8 yıl 8000 yıla denk geliyor.- yılı ile 8000. 8 yıl önce Almanya'dan Kore'ye dönmüştüm. Ormanda rahatca şarkılarımı yazabileceğim ve söyleyebileceğim, kimsenin beni bulamayacağı rahat bir yer arıyordum. Ama peşimde kötü bir ruhun olduğundan habersizdim. Bu eve taşındıktan 3 gün sonra sürekli aynı günlerde yatıp kalkıyordum bilinçsizce. Bir gün hiç kalkmadan sabaha kadar uyumuştum. Uyandığımda ise her yer kıpkırmızıydı. Bağırmıştım burası neresi diye. Bağırdıktan sonra içeriye siyah bir ejderha girmişti ve o geldikten sonra her yer mavi olmuştu. Anlamadığım bir dilde konuşmuştu. ''Emonya hruaitu thar chu Jeon Jungkook a ni! Chibai.''(Emonya'nın yeni lideri Jeon Jungkook! Merhaba)   İlk zamanlar anlayamıyordum ama şimdi çok iyi konuşuyorum. Ardından bana doğru gelmişti kaçmadan beklemiştim önümde diz çökmüştü. Ardından içeriye bir sürü beyaz şey girmişti. İnsan gibiydiler konuşuyorlardı ama insan değillerdi. Hepsi benim önümde diz çöküp korece konuşmaya başladı. Hep bir ağzdan Kral Jungkook çok yaşa diyorlardı. Her neyse anlamam 1000 yılımı almışt- ah pardon 1 yıl. Emonya diline çok alıştım, özür dilerim. Neyse krallığımın 1. yılında dünya'ya ışınladım bana buraya hapis olduğum ve eğer bir omega ile mühürlenirsem tekrar insan olacağım aynı zamanda krallığımı geri alacağım söylendi. Devamını anlatamam çünkü yasaklı sözler. Söylersem ruhlar aleminden atılıp cehenneme giderim.''

Şaşkındım.

Baya şaşkındım.

Hatta tekrar bayılacağım kadar şaşkındım.

Yine beni bir kol tutmuştu ve gözlerim kapanmıştı.

^^^^

''Yanmam gönlüm yansa da,
Ecel beni alsa da,
Gözlerim kapansa da,
Yıldızların altında..''

:))

I'm behind you kid :)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin