ATEŞ ÜNİVERSİTESİ

19 2 0
                                    


Üniversitemin bitmesine daha 2 hafta vardı, 4 yıldan beri memleketime gidememiştim. Memleketimi o kadar özlemiştim ki bu 2 haftanın bir an önce bitmesini istiyordum...

İstanbulda okuduğum üniversitede çok iyi kalpli insanlarla tanışmıştım, hepsini özleyecektim ama yapacak birşeyim yoktu, ailemi daha çok özlemiştim sonuçta onlarla 4 yıldır telefon aracığıyla anca görüşebiliyordum.

Aynada kendime son kez bir göz gezdirip güzel göründüğümü kendimce onayladığımda odamdan çıkma vaktim gelmişti.

Okulum resmen beni büyüleyecek güzellikteydi, kocamandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okulum resmen beni büyüleyecek güzellikteydi, kocamandı...

Bu yüzden içinde kaybolmamak mümkün değildi. Okuduğum bölüm gazetecilikti, küçüklüğümden beri gazeteci olmak isterdim.

Kantine geldiğimde herkes grup halinde masalarına oturmuş hem yemek yiyip hem sohbet ediyorlardı. Kantinciye doğru baktığımda "Her zamankisinden alayım." dediğimde Ahmet Abi bana doğru gülümsedi.

"Sen 2 hafta sonra Mardine gidecekmişsin arkadaşın Derya söyledi."

Ona karşılık verip gülümseyerek "Evet Ahmet Abi, 2 hafta sonra Mardine gideceğim Allahın izniyle."

Duraksadı yüzüne doğru baktım.

"Ne oldu Ahmet Abi, bir şey mi oldu?"

Yüzünü tekrar bana doğru döndüğünde gözlerinin dolduğunu gördüm, bunu görmek beni üzmüştü.

"Ya üzülme sizi görmeye gelirim Abi."

Dediğimle birlikte konuyu kapatarak

"Bizi unutma bak unutursan seni Mardine kadar kovalarım." deyip birlikte güldük. Bu sırada yemeğimi alıp masalara baktım. Neredeyse hepsi doluydu, 1 masa dışında.

Onları görmek gözlerimi devirmeme sebep olmuştu. Hiç sevmediğim kişiler topluluğu oradaydı, işleri güçleri benimle uğraşmaktı. Hiç bir zaman akıllanmayacaklardı, onların yanına oturup gene sinirlerimi bozsunlar istemiyordum çünkü 2 hafta sonra Mardine gidecektim bari son haftalarım güzel geçseydi...

Ayakkabımın sesinin yankılanmasına özen göstererek odağımı hiç bozmadan onların masasına doğru yürüdüm. Bunları yaparken bana ters ters bakan Ateş ve Buğrayı gördüm. Masalarına oturduğumda büyük bir sessizlik oluştu masada, hepsi bana dik dik bakıyordu ama ben onları hiç takmadan yemeğimi yemeye başladım.

Buğra kolumu dürterek

"Kalksana masamızdan!"

Gülerek aşağılayıcı bir şekilde Buğraya baktım.

"Niye babanın tapulu malı mı?"

MAHRUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin