BİLİNMEYEN KİŞİ

6 1 0
                                    

1 hafta sonra...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu anılarım dolu üniversitenin bitmesine son 1 hafta kalmıştı, ne kadar kötü anılarla dolu olsa da inede benim kalbimdeki o özel yerini koruyacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu anılarım dolu üniversitenin bitmesine son 1 hafta kalmıştı, ne kadar kötü anılarla dolu olsa da inede benim kalbimdeki o özel yerini koruyacaktı. Üniversitenin duvarlarına dikkatle bakıp yavaş yavaş yürüdüm, etrafa göz gezdirirken anılarım film şeriti gibi gözümün önünden bir bir geçiyordu. Bir anda birisi beni arkamdan tutup ağzımı kapatıp sürüklerken endişeyle çırpınmaya başladım, ağzımdaki sahibinin kim olduğunu bilmediğim elden kurtulmaya çalışıyordum. Karanlık bir odaya doğru çekilmiştim, odanın kapısını diğer boş eliyle kapatıp beni duvara yapıştırdı, sırtım duvara sertçe değerken acıyla sendeledim. Gözlerim bulanıklaşırken yavaş yavaş dengemi kaybederek yere oturur pozisyonda yığıldım. O sırada ışıklar açıldı, gözüm beyaz ışıkla kamaştığında gözümü kapatıp açtım ama bulanık görüntü bir türlü netleşmiyordu. Önümdeki kumral kıvırcık saçlı adamın yüzü tanıdık gelmişti. Bu Buğraydı...

Buğranın benimle ne işi olabileceğini sorguluyordum içimden. Elimi kafama götürerek ovuşturdum. Buğra hala ayakta dikiliyordu, ve o muazzam açık yeşil gözlerindeki o dehşet dolu intikam ifadesi...

Bir anda eğildi kollarını duvara yasladı, kaşlarını çatık şekilde siyah gözlerime baktı. Bu sırada tırnaklarımla oynamaya başlamıştım, hayatımda sanırım ilk defa bu kadar stres ve korkuyu aynı anda yaşamıştım.

"N-neden öyle bakıyorsun?" diyip sertçe yutkundum, gözlerinde gezindi gözlerim. Göz bebeklerim yerinden çıkacak gibi gözlerini takip ediyordu. Buğra soruma cevap vermeye bile tenezzül etmeden kumral kıvırcık dağınık saçlarını karıştırdı, kafayı yemiş gibi bir hali vardı.

"A-Alkol mü kullandın sen?" Evet ben Buğrayı eskiden üniversitenin bir köşesinde gece vakti yalnız başına alkol içerken yakalamıştım. Azıcık ayıkken alkol şişesini saklamayı akıl edebilmişti ve ben göreceğimi görmüştüm. Buğra o zamanlar Meltem denen popüler ve orospu olan kızla çıkıyordu, ve Meltem bunu 2.inci defa aldattığında daha doğrusu bir sürü kez aldatmış olabilirdi çünkü kız tam bir orospuydu. Buğra bu ilişkinin ona iyi gelmediğini bile bile kendisine eziyet ediyordu, en yakın arkadaşları bile daha doğrusu sahte arkadaşları bile Buğranın çöküşünü fark etmezken bana zorbalık yapmasına rağmen ben onu inede anlayabiliyorum, belki de onu daha yakından tanımak istiyordum.

Buğra kafasını sallamakla yetindi ve başı yere dönük bana kocaman gülümsedi, alkolün etkisinde olduğu için ne yaptığını bilmiyordu.

"Sen benim hayatımı kararttın!"

Buğranın omuzlarına kollarımı yasladım.

"Buğra bak sakin ol, kötü zamanlar geçiriyorsun anlıyorum ama sakin olmalısın." Buğra dengesini korumaya çalışarak kollarımı sertçe omzundan ittirdi.

"Her şey senin yüzünden! Sen hayatıma girmeseydin bu kötü şeylerin hiç birini yaşamazdım, anladın mı beni?!" diyip omzumdan tutup beni salladı, neyse ki duvarla aramda biraz uzaklık vardı bu durum kafamı duvara çarpmama sebep oluyordu.

Buğranın kollarından kurtulup gözlerine baktım, oda bana bakıyordu içindeki o suçsuz ve masum çocuğu tek ben görebiliyordum. Benim ne yapacağıma bakıyordu sarhoşken. Bir anda neden yaptığımı bilmeyerek ona sarıldım, sarılmak üzgün insanlara iyi gelirdi.

"Bana kızabilirsin, hatta nefretini kusabilirsin ama ben hep yanında olacağım." cümlelerim irademin dışında ağzımdan çıkıyordu.

"Senin yanında çok garip hissediyorum..."

Ve ekledi

"Diğer insanlardan daha garip bir etkin var, mıknatıs gibisin herkesi kendine rahatlıkla çekiyorsun ve bana bile acımıyorsun..."

Dediğinde ayağa sendeleyerek kalktı kalkmasına yardım etmek istedim ama eliyle engel oldu ve boş koridorda yürümeye başladı. Koridorun ışığı beyaz loş ışıktı, yorgunluktan gözüme loş geliyordu ışık.

"Eve bu şekilde gidemezsin, istersen odama gel." dedim onun yürümesine yardım ederken.

Bir an duraksadı.

"Çok yanlış anlaşılır, hem yurt odanda başka oda arkadaşın da vardır." dedi ve yürümeye devam etti. Haklıydı çok yanlış anlarlardı, ama başka çaremiz yoktu.

"Olsun hallederim ben." diyip onu yurt odama götürdüm, anahtarla kapıyı açıp içeriyi kontrol ettim ışıklar kapalıydı. Oda arkadaşlarım Kuzey ve Selendi. Kuzey denen çocuk siyah saçlı ve saçları kısaydı, Selenle arkadaş oldukları için Kuzey de bizimle kalıyordu. Selenin bakır düz uzun saçları vardı omzundan daha aşağısına kadar uzanıyordu saçları. Kuzeyin göz rengi siyahtı, Selenin göz rengi ise açık kahverengiydi. Buğrayı hemen odama doğru götürdüm ve o da boştu, çünkü çıkarken ikisinin de televizyona bakarken kanepede battaniye üstünde uyuya
kaldıklarını görmüştüm. Buğra yatağa yattığı gibi sızdığında cidden çok yorulmuştum, ben de kendimi uzun bej rengi rahat koltuğa attım ve derin bir nefes verdim. Ayağa kalkarak kendime dolaptan battaniye aldım ve koltukta uzandım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAHRUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin