Bazı noktalar vardır bunaldığınız, bedeninizden nefret ettiğiniz onu diri diri gömmek istediğiniz. O noktadayım, dersiniz. Ama dersiniz işte virgüldesinizdir daha noktadır ama virgüldür. Teninizin bu dünyadan koptuğu an, noktadır. Toprağın altındaki ölü bedenler, kimi sevdiğiniz kimi nefret ettiğiniz kimi tanımadığınız. Ve tanımak istediklerimiz, tanımak istediğim beni çok üzdü, o yüzden diyeceğim. Tanımak istediğiniz birisi var ve cesaret edemiyorsanız, yanına gidin tanışın açılın. Üzülmeyin kırılacağım diye, inanın siz tanımadan, zaman o kadar hızlı geçip gidiyor ki. Bir bakmışsınız yaşlanmışsınız, evde çocuklarınız koşturuyor aklınızdan geçiyor, "Keşke cesaret etseydim, konuşsaydım. Şu an ne olurdu?" ama bu kalpsizce oldu. Değil mi? Nefret ettiniz bu düşünceden, o yüzden nefret edeceğiniz birine dönüşmeyin. Hâlâ zamanınız varken yapın. Çünkü pişmanlık hayatta tanıştığınız en ağır duygu olacaktır.
Ve ben, hep onu tanımak istedim. Evet soracaksınız. O kim?
Evli ve hâlâ karısına âşık benden yaşça büyük o adam.
O'nunla ilk uzun olarak konuştuğum, tarihe gidelim.
23.11.22
Gözlerimde yaşlar, kaldırımdayım gece saat 3 ağlıyorum. Evden atılmışım. Sürekli izlediğim, her şeyiyle gizli gizli beğendiğim adam yaklaşıyor.
"Neden ağlıyorsun bu saate küçük?"
"Ağlamıyorum."
"Ağlıyorsun, görüyorum."
O zamanlar tabii, burada yaşıyor. Sadece adını biliyorum, ve karısını.
"Evden attıldım." dedim mahçup mahçup.
"Kalk ayağa."
Yere bakıyordum utançtan, kaldıramıyordum kafamı. Yanıma yaklaştı elimi tuttu, beni kendisine doğru çekti. "Güçsüzsün çok, dayak yersin sen kız kavgasında kesin."
"Ben özür dilerim." O an, kalbimde hissettiğim ağrı tüm bedenimde titreme hissi yarattı sıcak hissettim.
"Dileme. Sakın. Asla." Eli, elimdeydi. Gözyaşlarım ne hâldeydi, "Ağlamıyorsun artık kızdın mı yoksa kız kavgasında dayak yersin diyince?" O an, ağzımdan minik kıkırtılar çıktığını hissettim. Keşke ağzımdan çıkan kıkırtılar, öpüştüğümüz için onun ağzının içinde olsaydı.
"Ailenle mi tartıştın bakalım küçük hanım?" sorduğu şekli o kadar güzeldi ki, sanki ailen seni çok seviyor demiş gibi hissettim.
"Gel yere oturalım öyle anlat." dedi gülerken üstündeki ceketi çıkarttı, "Hava soğuk."
"G-gerek yok ki." dedim utanarak.
"Var. Şimdi anlat bakalım minik."
"Aslında evet." gülümsemeye çalıştım.
"Annen mi baban mı?" diye sordu, tek kaşı aşağı inerken.
Normalde çocuklara, "hangisini daha çok, seviyorsun annen mi baban mı?" diye sorulmaz mıydı? neden benimki farklı olmak zorundaydı, "hangisi attı seni evden, annen mi baban mı?" canım acımış miydi, aslında hayır. Birisi benimle ilgili soru sormuştu. Neydim ben ünlü falan mı?
"Annemin kocası." dedim, gözlerine bakmaya çalışırken.
Gözlerime baktı, sinirli bi' hâl almış gibiydi. Ama çok güzel duruyordu, yemin ederim yaşamak istedim.
"Bana eski hâlimi hatırlattın ufaklık." dedi, ağzında tuhaf bir sırıtma, gözlerinde kızgın bir bakış varken.
"Eskiden nasıldın?" diye soruverdim merakla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli | Daddy Issues
Teen Fiction"Gökyüzündeki yıldızlar bu kadar çokken, farkettiğimiz yıldızlar çok şanslı değil mi?"