AŞKIN TUZU

Kim aldı seni buraya...

Her zaman olduğu gibi akademinin mutfağında şef gelmeden ön hazırlıklar hızlı bir şekilde yapılıyordu. Şef, yıl boyunca toplamda 9 kişiye ders veriyordu. Üçerli gruplar halinde verilen derslerin ilk dört ay boyunca eğitim alacak üç kişisi seçilmiş ve bugün başlamak üzere gelmiştik. Ben, Akif ve Kemal hazırlanmıştık, şefin gelmesini bekliyorduk. Saat tam 09.00'u gösterdiğinde kapı açıldı ve içeriye ekranlarda gördüğümüzden çok daha heybetli görüne Şef Mirza Balcıoğlu girdi.

-Şef 'Günaydın arkadaşlar!'

-Günaydın şef (hep bir ağızdan)

-Şef 'Herkesin yapabildiği en iyi yemeği yapmak için 1 saati var. Tekrar geldiğimde tabaklarınızı tadıma hazır şekilde önümde görmek istiyorum.'

İsimlerimizi bile sormadan odadan çıktı. Şaşkın şaşkın bakarken içeriye şefin yardımcısı Salih girdi.

-Salih 'Günaydın arkadaşlar, hoş geldiniz. Ben Salih, şefin yardımcısıyım. Evet arkadaşlar, şefi duydunuz. Herkes istediği malzemeyi yan odada bulabilir. Mutfağı keşfedip yemeğimizi hazırlamanız için 1 saatiniz var. Akademeden atılmak istemiyorsanız elinizi çabuk tutmalısınız. Sorusu olan varsa sormasın. Kolay gelsin.'

Şaşkın şaşkın birbirimize baktık. Biz nereye düştük der gibiydik. Burada normal bir kişi bile yok muydu?

-Sude 'Bunun için mi bu kadar çabaladım, cidden kendime inanamıyorum.'

-Akif 'Burasının olayı buymuş öyle duymuştum, sonucunda harika şefler olacağız.'

-Kemal 'Böyle bir muameleyle mi istemez kalsın, ben böyle eğitim görmedim hayatımda.'

-Sude 'Benim adım da Sude ise, ben bu şefi yenerim.'

-Akif 'Zaman kaybediyoruz, hemen başlasak iyi olacak.'

-Sude 'Başarılar arkadaşlar, iyi olan kazansın.'

Hemen mutfakta koşuşturmaya başladık. Aklımdan bir sürü yemek tarifi geçiyordu. Öyle bir şey yapmalıydım ki Şefi şaşırtmalıydım. İşte bunu bulmak en zoruydu. Sağlıklı ve renkli bir sebzeli quinoa salatası yapabilirim. Renkli sebzelerle zenginleştirilmiş, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış bu salata sağlıklı bir seçenek olur. Bu şekilde basit ama etkileyici bir tabak hazırlamış olurum. Saate baktığımda 1 saatimizin dolduğunu gördüm.
Şef Mirza içeri girdiğinde hepimizin tabakları tadıma hazırdı.

Akif, bir tavada pişirdiği nefis bir tavuk alfredo makarnası hazırlamıştı. Makarnanın üzerini krema sosuyla kaplayarak ve tavuk parçalarıyla süslemişti.

Kemal, deniz mahsulleri ile dolu nefis bir paella pişirmişti. Karides, kalamar, midye ve tavuk, baharatlı safranlı pirinç ile birleşerek lezzetli görünen bir tabak ortaya çıkarmıştı.

Şef Mirza tek tek hiç yorum yapmadan yemeklerimizi tatmaya başladı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir an durduğunu sandım. Akif'in yaptığı yemek şefin tadım sahnesine geldi. Şef Mirza Balcıoğlu, tabağın önünde durdu ve yemeği dikkatle inceledi. Yavaşça bir çatal aldı ve yemeği tadarak gözleri bir an için parladı.

-Şef Mirza 'Akif, bu inanılmaz bir lezzet! Gerçekten harika bir iş çıkardın. Tebrik ederim!'

Herkes şaşkın bir şekilde bakarken, hırsımı daha fazla kontrol edemeyip hafifçe gözlerimi devirdim.