Aramalı mıyım? Bu numarayı ararsam çok kötü bir şeye bulaşacakmışım gibi bir his var içimde. İnsanların özel hayatına müdahale etmeye hakkın yok Sude! Delirme! Aramayacaksın tabi. Gidip o notu yerine bırakacaksın. Yarın gidiyorsun ve o notu aldığın yere geri bırakıyorsun. Sonsuza dek bu konuyu da kapatıyorsun. Sanane kızım adamın masasındaki nottan. Evet, bu numarayı aramamalıyım, özel hayata saygı göstermeliyim. Ama içimdeki merak beni çıldırtacak. Belki de sadece bilmediğim bir şeyi öğrenmek istiyorum. Telefonumu çıkardım. Numarayı tuşladım. Sonra sildim. "Hayır, yapma Sude. Bu yanlış." Sonsuza dek bu konuyu da kapatıyorsun." Bu notu geri bırakmalıyım. Notu tekrar masaya koydum. O not benim işim değil, bu konuyu geride bırakmaya karar verdim. Hazırlandım ve akademiye gittim.
Her zaman olduğu gibi şef saatinde mutfağa girdi. Ama yüzüne bakamadım. Ondan utanıyordum. Yaptığım şey çok yanlıştı. Hala da düzeltmiş sayılmazdım hatamı tam anlamıyla.-Şef: "Sude, hayatın tadı tuzu nedir senin için?"
Bu soruyu hiç beklemiyordum. Birden irkildim olduğum yerde. Şoka girmiştim. Ne diyeceğimi bilemedim. Yüzüm kızardı. Kem küm ettim biraz.
-Sude: "Hmm, bence hayatın tadı insanın sevdikleriyle paylaştığı anlarda gizli. Birlikte yemek yapmak mesela. Yaptığım yemekleri sevdiğim kişilerin aşkla tatması. Benim için hayatın tuzu bu."
-Kemal: "Benim için hayatın tadı doğa ile iç içe olmaktır. Dağlarda yürüyüş yapmak, deniz kenarında vakit geçirmek, o doğanın güzelliklerini hissetmek..."
-Şef: "(Yüzünü bana çevirerek) Sude, senin bu söylediklerini duymak güzel. Yaptığın hatayı düzeltme yolunda ilerliyorsun."
-Sude: "Hafifçe gülümsedim ve teşekkür ederim, Şef. Gerçekten özür dilerim, hatalarımı telafi etmeye çalışıyorum."
-Akif: "Hayatın tadı, ailemle vakit geçirdiğim anlardadır. Onlarla sohbet etmek, yemek yapmak, her şeyi paylaşmak, bu benim için en kıymetli şey."
-Şef: "Ailenin önemi büyük, Akif. Onları kıymetli tutmalıyız."
Buna gerçekten inanıyor muydu? O notta yazanlar neydi peki? Annesi ya da babasıyla görüşmüyor. Ya da görüşmemiş uzun zamandır. Notta yazanlara bakılırsa. Şimdi de kalkmış burda ailenin önemli olduğunu anlatıyor. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
-Kemal: "Peki, Şef, sizin için hayatın tadı ne?"
-Şef: "Benim için hayatın tadı, öğrencilerimle bu mutfakta geçirdiğim anlardır. Sizlerle çalışmak, yeteneklerinizi geliştirmenizi görmek, bu benim en büyük mutluluğum."
Bu cevap biraz geçiştirme gibi geldi bana. Klasik bir cevap vermişti. Ama üstelemek istemedim. Dün akşamdan sonra zaten yüzüm de yoktu pek.
Daha sonra sessizce tezgahın başına geçti. Gözleri dalgındı. Hiç konuşmadan eline birkaç patates aldı ve soymaya başladı. Patatesleri özenle soydu, ince ince dilimledi ve tavada kızarttı. Baharatları ekledi, sıcak suyu döktü ve yemeği pişirmeye bıraktı. Sonunda, yemek hazırdı. Yemeği ilk defa kendisi pişirmişti. Tabakları hazırladı. Hepimizin önüne servis hazırladı. Biz sadece oturup onu izliyorduk.
Şef gözlerini tabaktaki patates yemeğine çevirerek başladı: "Arkadaşlar," dedi, "hayatın tadı her birimiz için farklıdır. Ben size annemin çocukken yaptığı bu patates yemeğini yaptım çünkü hayatın tuzunun bazen geçmişteki anılarda, sevdiklerimizin yaptığı yemeklerde saklı olabileceğine inanıyorum."
-Kemal: "Ama Şef, bu yemek sadece patates yemeği. Ne kadar özel olabilir ki?"
Şef gülümsedi. "Evet, bu yemek sadece patates yemeği, ama benim için çok daha fazlası. Bu yemek annemin sevgisini ve öğretilerini içinde taşıyor. Onu yaptığım her an, annemi hatırlamamı sağlıyor. Ve bu, hayatın tuzunun bazen aile bağları, sevgi ve anılarla şekillendiği anlamına geliyor."
YOU ARE READING
AŞKIN TUZU
عاطفيةÜnlü Eğitimci Şef Mirza Balcıoğlu Kurmuş olduğu "Mutfağın Büyücüleri Eğitim Akademisi" bünyesinde yemek üzerine özel dersler vermektedir. Şefin sert mizacına rağmen her sene akademiye yüzlerce başvuru olmaktadır. Her yıl sadece 9 kişi kabul edilmek...