Telefonun çalıyor diyerek yanıma geldi. Ekrana baktım yine o numara arıyordu. "Önemli değil daha sonra dönerim" dedim. Şu an onun yanındayım vermiş olduğu huzurun bozulmasını istemiyorum. Gözlerinde kaybolmak istiyorum. Kapıya yaslanmış benim kahve yapışımı izliyordu.
-Sude: "Aa çok özür dilerim ben kahveni nasıl içtiğini sana sormadım. Sade seveceğini düşündüm."
-Mirza: "Evet, sade içiyorum. Şeker niyetine senin gülüşünü izlerim yeterli olur zaten."
Utancımdan kızardım. Hiç beklemiyordum böyle bir şey söyleyeceğini. Elim ayağıma dolandı. Gözlerimi kaçırdım.
-Mirza: "Şu an iş yerinde değiliz o nedenle rahatım. Özgür alanımızdayız diye böyle konuşuyorum. Seni rahatsız etmiyor değil mi?"
-Sude: "Yoo hayır. Rahatsız olmuyorum. Sadece biraz utandım. Beklemediğim bir anda oldu sadece. Bugün olanlardan sonra hala aynı fikirde olmana sevindim."
-Mirza: "Bugün olanlarda senin suçun yoktu. Benim hatamdı. İş yerinde bu tarz bir yaklaşım hoş görünmedi."
Kahvelerimizi alıp konuşarak salona geçtik. Karşıma oturdu. Gözlerini üzerimde gezdirdi. Çekinmeden bana bakması hoşuma gitmiyor değil ama çok utanıyorum.
-Sude: "Ben de kendimi tutabilirdim. Ama bunu yapmak istemedim."
-Mirza: "Buna sevindim."
-Sude: "Neyeee! (Güldüm aptal aptal gülmeme engel olamadım)
-Mirza: "Bana karşı kendine engel olamamana."
Kahvesini sehpaya bıraktı, kanepeden kalktı ve yanıma oturdu. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Gözlerini yeniden gözlerime dikti. Heyecandan öleceğimi sandım. Yaklaştı, yice sokuldu bana. Nefesini yeniden nefesimde hissetmeye başladım. Dudaklarım heyecandan titriyordu. Dudaklarını dudaklarıma değdirdi. O an kalbim durdu sandım. İlk kez böyle bir şey hissediyor gibiydim. Dudakları çok yumuşak ve sıcaktı. Dudaklarımı çekmedim, aynı şekilde ona karşılık verdim. Daha sonra bir anda kapım çalmaya başladı. İrkildim. Kim olabilirdi bu saatte hiç kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açmaya gittim. Gelenler iki kişiydiler. İki polis memuru.
-Polis: "İyi akşamlar, Sude Deniz burada mı yaşıyor?"
-Sude: "iyi akşamlar buyurun benim."
-Polis: "Sude Hanım hakkınızda suç duyurusu var. Karakola gelmeniz gerekiyor."
-Sude: "Ne hakkında, kim şikayetçi olmuş."
-Polis: "Karakolda öğrenirsiniz, buyurun."
-Mirza: "Memur Bey kendi aracımızla sizi takip etsek uygun mudur?"
-Polis: "Tabi, olur."
Ceketlerimizi alıp çıktık. Korkudan ölecektim. Karakola geldiğimde kişinin huzuru ve sükununu bozma suçu işlediğimi bu konuda şikayetçi olunduğunu söylediler. O zaman kimin neden şikayet ettiğini anlamıştım. İfademi verdim. Yanlışlıkla aradığımı, numarayı yanlış çevirdiğimi söyledim. Bir daha olmaması konusunda uyarıldım ve serbest bırakıldım. Mirza'ya da aynı şekilde açıklama yaptım ama aklında ne var acaba? Umarım bu kız sapık mı falan demiyordur. Bakışları çok değişmişti. Karakoldan çıktık. Beni eve bıraktı. Yol boyunca hiçbir şey söylemedi. Evin önüne geldiğimizde yanağımdan öptü. Yarın akademiye gelmemi söyledi ve gitti. Saat çok geç olmuştu. Uykusuzluktan bitiyordum. Üstümü değişip hemen yatağa yattım. Alarmın sesiyle uyandım. Duşumu aldım. Bir şeyler atıştırdım. Hazırlanıp çıktım. Tam saatinde akademiye geldim. Mutfağa gitmek istemedim dün olanlardan sonra. Mirza'nın odasına doğru ilerledim. İçeride yoktu. Mutfağa yöneldim. İndiğimde Mirza, Kemal ve ilk kez gördüğüm bir kız vardı.
YOU ARE READING
AŞKIN TUZU
RomanceÜnlü Eğitimci Şef Mirza Balcıoğlu Kurmuş olduğu "Mutfağın Büyücüleri Eğitim Akademisi" bünyesinde yemek üzerine özel dersler vermektedir. Şefin sert mizacına rağmen her sene akademiye yüzlerce başvuru olmaktadır. Her yıl sadece 9 kişi kabul edilmek...