"i would stay forever if you say, don't go."✩
24 ekim 2023
23.42ellerinizden tutan biri olduğunda bir hayatı yaşanılabilir kılmak oldukça kolaydır. arkanıza bile bakmanıza gerek kalmadan hayatın akışına kapılırdınız.
yalnız olduğunuzda ise bu olmazdı. eğer yalnızsanız, arkanıza bakmaktan alamazdınız kendinizi. yalnızsanız eğer, hayat pek de yaşanılır olmaz. ne zihninizdekiler susar ne de siz bir an olsun dilediğinizce konuşabilirsiniz. hayatın akışında olsanız da keyif almadan her günün aynısını yaşar gidersiniz.
fakat bu yalnızlığınızdan önce elinizi tutan biri varsa, işte o zaman geçmişi düşünmekten alıkoyamazdınız kendiniz. yalnızlık kendi ellerinizle seçtiğiniz bir seçim olsa da hayatınız boyunca pişman hisseder, yaptığınız hatayı unutamazsınız.
tam bu noktada, geçmişi unutamadığınızda anlarsınız geçmişe tutsak olduğunuzu.
ahşap köprünün sesinden başka hiçbir ses olmayan göl kenarında gezdirdim gözlerimi. kuğuların bile uyuduğu saatte burada birinin olmasını beklemek oldukça aptallık olurdu zaten. eğilip köprünün kenarına oturdum.
eskiden suya değmeye yaklaşmayan ayaklarım suya değmek üzere olduğunda gülümsemeden edemedim. biraz arkaya kayıp ayaklarımı ıslanmaktan kurtardım.
bu sefer olmamıştı. yıllardır içimde bastırdığım duygular işe yaramamıştı. elimden başka hiçbir şey gelmemişti. buraya dönmekten başka yolum yoktu. biraz da olsa zihnimde dönüp duran anıların yaşandığı yerde bulunmak istemiştim.
ilk adımını attığım, ilk kez bisiklet sürdüğüm, defalarca dizlerimi yaraladığım, ilk kez arkadaş edindiğim, ailemle büyüdüğüm, ilk ve son kez aşık olduğum o ana dönmek istemiştim.
bunun önüne geçebilmiştim onca yıl. öyle ya da böyle bir şekilde yaşamıştım.
şimdi ise bunu yapamıyordum. artık beceremiyordum.
eski anıların teker teker zihnime doluşması ile buğulandı gözlerim. eskiden sulugözdüm ama son zamanlarda ağlayamaz olmuştum.
bu kasabada ise ağlamamak imkansızdı sanki. burası ben ağlayayım, duygularımı özgürce yaşayayım diye vardı sanki.
titrek bir nefes aldım ağlamamak için. ağlamak istemiyordum burada. yaşanmış onca anıya bunu yapmak istemiyordum.
bir süre daha oturduktan sonra öylece oturmanın bana bir şey kazandırmadığını anlayınca ayaklandım. son kez gözlerimi gezdirdiğim gölde benden başka birinin çıkardığı ses kulaklarıma ulaştığında nefesimi tuttum. yavaşça arkamı döndüm tahta köprünün çıkardığı sesle. sonra onu gördüm. yaşadığım en güzel anların baş rolünü gördün.
onu, lee minho'yu gördüm.
akıp giden onca zaman durdu, onu ilk gördüğüm o ana, on yedi yaşıma tekrar döndüm sanki.
✩
benim içinde sürpriz oldu, umarım onları seversiniz 🥺
aşağıda bir bölüm daha var
ŞİMDİ OKUDUĞUN
say don't go, hyunho
Fanfictionokuduğu kitaplarda kaybolan hwang hyunjin ve onu izlerken kaybolan kasabanın yeni çocuğu lee minho. |yarı texting, yarı düzyazı.