ondokuz

2.3K 124 5
                                    

merve

"nerde kaldınız ya?"

teyfik oturduğu sandalyeden kalkarken bahane aramaya başlamıştım, 'dondurma yemeye gittik' dersem sorumsuz lakabını alabilirdim.

"ya geldik işte." diye yaseniya konuyu kapatınca içim rahatlamıştı. teyfik ayrı olarak söz söylemedi. içeriye girdiğimizde derginin kılıfı için her şeyi hazırlamışlardı, yapacağımız şey matematik dergisiydi.

"sayfa düzenini belirlediniz mi?"

"evet." dedi gül masadaki parçalara bakarken. "öğrencilerin ne kadar sevmediğini eklemeliyiz, hocayı göt etmemiz lazım."

"emin ol hocanın umrunda değildir bu."

masaya yaklaşıp sayfa düzenini yazdıkları kağıda bakmaya karar vermiştim. teoremlerin olduğu makaleler, okulda yapılacak röportajlar, matematiğin genel konularının olduğu öğretici içerikler, örnek problem bulmacaları, matematiğin tarihi, grafikler ve incelemeler, son sayfaya ise yapılacak matematik yarışmasının detaylarını yazacaktık.

okurken yorulmuştum ve bir de hepsini planlayıp sayfalara ne geleceğini düşünüp ilk önce bilgisayara yazıp daha sonra çıktısını alarak dergi haline getirmemiz gerekiyordu, cidden çok uğraştırıcıydı.

"tamam o zaman sayfalar belli grup grup yapalım. yaklaşık 20 sayfa yapacağız kişi başı 4-5 sayfa olmalı, başlayalım anca biter."

teyfik herkese sayfalarını söylediğinde herkes çalışmaya koyulmuştu. ilk konuyu aldığımızda zor olacağını düşünmüştük ama şimdi düşününce çok daha kolaydı çünkü sayfa düzenini belirlemişlerdi. ilk sayfalar matematiğin tarihinden bahsediyordu.

o iş teyfikteydi, masaüstü bilgisayarına geçerek araştırmaya başlamıştı bile. tarihten sonra röportajlardaydı sıra, bu işi gül çoktan yapmıştı. notlarını almıştı ve tek yapması gereken sayfa haline getirmekti.

röportajın altında gül'ün zorla istediği öğrencilerin matematiği sevme oranı vardı. teker teker tüm öğrencilere sorduğunda %92 sevmediğini %8 ise sevdiğini söylemişti.

ondan sonra benim yaptığım matematiksel içerik vardı, tamamiyle genel matematik konularını ele alıyordu. en sıkıcı işin benimki olduğuna emindim ama görev verildiğinde asla ses çıkarmazdım. fonksiyon, trigonometri, polinom, logaritma gibi özel konuların sırasına kadar her şeyi kısaca ve anlayışa uygun açıklıyordum.

o sayfalardan sonra ise grafik ve incelemeler bulunuyordu. bu görev ise yaseniyanındı. matematikle ilgili önemli grafikler ve matematiği inceleyen bilim insanlarının söyledikleri gibi bir çok şeyden bahsediyordu. onun yazacağı şeyler ortada olduğu için hızlıca bitebilirdi. ona kolay bir şey düştüğü için mutluydum.

en son sayfalar ise bulmaca ve problemlerle ilgiliydi. bu simge denen kızın işiydi. genel mantık problemleri ve eğlenceli bulmacalar hazırlaması gerekiyordu. teyfik bu herkese görev ayırma işini bulduğunda simgeye mesaj atarak buluşmaya gerek kalmadan işini tamamlayabileceğini söylemişti, simge ise bitirdiğinde ona göndereceğini söyleyerek aramıza resmen gelmeyeceğini duyurmuş oldu.

en son sayfada da yapılacak olan matematik yarışması hakkında bilgiler içeren reklam tarzında bilgiler yazıyordu. herkes işinin çoğunu bitirdiğinde çoktan saat 5 olmuştu bile. teyfik içeriden yiyecek bir şeyler aramak istemediği için bir şeyler yemek için dışarıya çıkmanın iyi olacağını düşünmüştü.

yakınlarda, yemek kamyonunda hotdog tarzında ekmek arası özel bir menü hazırlayan bir adam olduğunu duymuştuk. bunun için oraya gitmeye karar verdik. yolda giderken herkesin ekrana bakmaktan yorulduğunu farkediyordum.

"canlanın biraz lan."

gül'ün bizi canlandırma çabalarına karşı ölü bakışlarım pek etkili bir destek olmamıştı. teyfikte güle katılarak omzumuzu patpatladığında ona hafif sinirli bir bakış atmıştım. ona asla ısınamayacaktım.

yetiştiğimizde bir masaya geçmiştik. masalar tatlı ve küçüktü. adamın yakınında olduğumuz için yemeğin tam olarak neye benzediğini görüyorduk. hotdog gibi duran ancak içinde çeşitli malzemeler olan bir şeye benziyordu, aynı zamanda normal ekmek yerine taco gibi bir görüntüsü vardı.

herkes siparişlerini verdiğinde etrafa göz atmıştık. bir orman gibi alandaydık ve evde tıkıldıktan sonra bu çok iyi olmuştu. "burası cidden iyiymiş." yaseniya ellerini başının arkasına koyup rahatça arkasına yaslandığında biz de hafif gülümsemiştik.

"tüm günümü ekrana bakarak geçirdiğime inanamıyorum, berbattı."

"yalnız ders yapmadığın zamanlarda da tüm günün ekrana bakmakla geçiyor."

"üf sus be."

herkes gülüşürken bir anda yeni gelenlerin tanıdık gelmesiyle herkes kafasını o tarafa çevirmişti. yaseniya'nın ablası olan damla gelmişti. yanında da simge vardı.

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin