Adadaki Hayat

-3- Keşif

Deniz;

Sabah erkeklerin gürültüsüyle uyandım. Daha tam uyanamamış gibiydim ayılmak için kendimi denize attım arkamdan da Derin geldi. Birlikte boğulma numarası yapıyorduk çünkü erkeklerin tepkisini merak ediyorduk. Bizim boğulduğumuzu sanan Doğukan ve Ege bizi kurtarmak için suya atladılar. Yanımıza ulaştıklarında Derin'le beraber ''Şakaa!'' diye bağırdık ve kıyıya hızlı bir şekilde yüzmeye başladık. Hemen arkamızdan Doğukan ve Ege'de geliyorlardı. Biz Derin'le kıyıya çıktığımızda ormana doğru koşmaya başladık ama Doğukan ve Ege bizi yakalayıp gıdıklamaya başladılar. Bu sırada durduğumuz yerin az ilerisinden bir ses geldi. Ben hemen Derin'e sarıldım. Doğukan ve Ege bizim önümüze geçtiler. Cesur çocuklar :D Ama ses git gide yaklaşıyordu. Biz Derin'le tabanları yağlayıp çardağa koşmaya başladık. Çardağa geldiğimizde Doğukan ve Ege daha gelmemişlerdi.
"Ege bak şaka yapmayın hiç hoş değil!"
"D-Doğukan nerdesiniz?!?"
Korkmaya başlamıştık. Ağaçların arasından bir çıtırtı duyduk. Geri geri gitmeye başladık. Doğukan ve Ege çalıların arasından hışımla kahkaha ata ata çıktılar. Gıcıklar -,- Derin ''Pislikler!'' dedi bende ona katıldım ''Hiç komik değil!'' Ege ''Bence komik'' dedi kahkahalar içinde. Doğukan'da ''Siz bize yaparken iyi biz yapınca pislik oluyoruz'' dedi ama hala kahkaha atıyordu Derin ''Tamam yeter eğlendiniz işte susun!'' dedi ve ormana yürümeye başladı ''Nereye tek başına?'' dedi Doğukan Derin hemen cevapladı ''Korkmadığımı kanıtlamaya!'' diye bağırdı bende yanına doğru yürüdüm. Biz giderken arkamdan Ege'nin Doğukan'a ''Merak etme korkup geri gelecekler'' dediğini duydum ''Göreceğiz '' diye mırıldandım adayı keşfetme zamanı gelmişti artık. Hemen koşup Derin'e yetiştim ve '' Hadi şu adayı biraz keşfedelim'' dedim ''Hadi o zaman daha ne bekliyoruz'' dedi Derin . Yaklaşık on beş dakika sonra elinde mızraklarla Doğukan ve Ege geldi. Ben hemen ''Hani hemen korkup geri dönecektik!?'' daha Ege cevap veremeden Derin atladı ''Nasıl yani bizim korkup geri döneceğimizi mi sanıyordunuz! Ama korkmuyoruz korksaydık on beş dakikadır bu ormanın içinde olmazdık!'' diye haykırdı. Doğukan ise ben bir şey yapmadım dermişcesine ellerini kaldırdı. Derin bu hareketinden sonra azda olsa yumuşamıştı. Bu haline göz devirdim ve yoluma devam ettim. Sonra birden çıtırtı duydum. Ege ve Doğukan'a döndüm ve ''Bir kere bizi kandırdınız bir daha bizi kandıramazsınız'' dedim ama Ege ''Bu sefer biz değildik'' dedi. Gözlerim yuvarlarından çıkacakmışçasına gözlerimi açtım. Derin ''Peki ya bu siz değilseniz kim?'' Korkmaya başlamıştık. Hemen dağın tepesine koşmaya başladık. Arkamızdan o ses geliyordu. Derin'in her zamanki gibi gözleri dolmuştu. Sulu göz -,- Neyse ses bir homurtuya benziyordu. Bir anda bir şeyler çalıların arasından fırladı. Gözlerimi kapatıp çığlık atarak Ege'ye sarıldım. Ege sırıtıyordu. Doğukan kahkaha atıyordu. Gözlerimi açtığımda bir tavuk sürüsü gördüm. Hemen Ege'yi bıraktım ve onların kıkırdamalarına gözlerimi devirdim. Sonra Doğukan elindeki mızrağı tavuğun tam kalbine sapladı. Bu görüntü midemi bulandırdı ve içimi acıttı. Şimdi ben o tavuğu nasıl yiyecektim? ''Çok kötüsün Doğukan neden onu öldürdün!'' diye bağırdı Derin. ''Canım akşam yemek için onu öldürdüm'' dedi. Neyy canım mı? Bu neyin kafası abi. Ben bu işi bi Derin'e soracağım. Acaba ne işler karıştırıyorlar :?

Bu kitabı okuyan herkese çok teşekkürler. Arkadaşım sekerkitap'ın bir dostluk hikayesini okumanızı tavsiye ederim♥