1.4

1.2K 135 155
                                    

ilk defa minho'nun gözünden yazıyorum sanırım 🙃

ficin en sevdigim bolumu olduu, umarim sizde seversiniz bebisler

keyifli okumalar 💓💕

///

minho's pov

dakikalardır sürdüğüm motorumdan hızla inip aynı hız ile zaten uzun zamandır yerini bildiğim apartmana girdim. hiçbir şeyin o kadar farkında değildim ki buraya kaç dakikada geldiğimi veya saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum. içimdeki heyecan ve yanında gelen gerginlik müthişti. kendimi hiç olmadığım kadar garip hissediyordum.

şuan burada olmam ne kadar garip olsa da aynı zamanda oldukça iyiydim de. ilk defa geldiğim bir yer değildi burası, birlikte olduğumuz zamanlar evim olarak bile gördüğüm bir yerdi. burada uyur burada uyandırdım. hyunjin'in komşuları benim de komşularımdı. ve uzun zaman sonra, aylarca ayrı kalmamızın ardından ilk defa evine aynı amaçla gelmiş olmam tarif edilemez bir duyguydu. bu gece her şeyi çözecek, ve tekrar eskisi gibi olacaktık belki de. düşündükçe deli oluyordum.

koşarak asansör bindim ve asansör ile hyunjin'in dairesinin bulunduğu kata çıktım sakinleşmeye çalışarak. soğukkanlı oluşuyla bilinen ben bile böyleyken onun ne halde olduğunu düşünemiyordum. nefes alış verişim o kadar düzensizdi ki bir müddet gözlerimi kapattım ve hiçbir şey düşünmemeye çalıştım. ancak nafileydi. önünde olduğum dairenin tanıdıklığı bile olduğumdan daha fazla geriyordu beni. ölecek gibiydim.

daha fazla uzatmayıp kapıyı çaldım uzanarak. birkaç saniye bekledim kapıda. hyunjin'in de en az benim kadar gergin olduğunu, ve belki de korktuğunu biliyordum. ancak işin sonunda mutlu olacağımızı bilmem bir nebze sakinleştiriyordu beni.

bir veya iki dakika geçtikten sonra önümdeki kapı yavaşça açıldı. önce kafasını çıkardı boşluktan. ellerinin titrediğini kapının kenarından uzanan parmakları sayesinde fark edebilmiştim. içerisi dağınık olacak ki kapıyı tam olarak açmıyordu.

beni görünce istemsizce kesik bir nefes aldı. biz birlikteyken sarı ve uzun olan saçlarını simsiyah boyatmış ve kısaltmıştı. dün o kadar garipti ki yaşadıklarımız, saç rengine bile dikkat edememiştim. şimdi anca görebiliyordum kendinde yaptığı değişiklikleri. bu iyi miydi kötü miydi anlayamıyordum.

"girebilir miyim?" garip ortamdan kurtulmamız için bir yerlerden bulduğum sesimle ilk konuşan ben oldum. ilk bana baktı. şöyle bir süzdükten sonra boğazını temizledi.

"bahçeye insek olmaz mı?" kısık sesi ile konuşunca diretmeden hemen kabul ettim. tahmin ettiğim gibi evi muhtemelen dağınıktı. chan ve changbin'den aldığım bilgilere göre kendine dikkat etmiyor ve sürekli alkol alıyordu. bu durumda evinin düzenli olmasını bekleyemezdim zaten.

muhtemelen yüzümde oluşan gülümsemeye gergin bir tebessüm ederek karşılık verdi o da. kapıdan ayrılıp ceketini ve anahtarını aldıktan sonra kapıdan geçerek yanıma ulaştı.

üzerinde beyaz bir oversize tişört ve gri bir eşofman altı vardı. hemen beline baktım istemsizce. tişörtü oversize olsa bile fark edebiliyordum zayıflığını. incecik kalmıştı. sağlığından daha çok endişe etmeye başladım.

ne kadar kurtulduğunu söyleseler bile dün onu bulduğum tuvalet kabininde bile kusmaya hazırlanıyordu. bir şeyleri tekrar tetiklemekten korkuyordum. ona en ufak bir zararın gelmesinden bile nefret ederken hyunjin'e zarar verdiğim düşüncesi beni mahvediyordu.

yavaş adımlarla önüme geçen hyunjin benden gözlerini kaçırırken aynı çekingenlik ile bende onun arkasında kalarak yürüyordum. az önce geldiğim asansöre bu sefer ikimiz beraber binip zemin kat düğmesine bastık. asansörde bu saatte bizden başka kimse olmayacağı için yalnızlığımız dolayısıyla garip bir hava oluşmuştu.

miss you, hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin