2 ay sonra:
Kalp bey:
Hâlâ aynı şekilde mi düşünüyorsun?
Nefes almadım lan ben.
Kolay mıydı sanıyorsun sen olanları atlatmam?
Ulan amına kodumun
hayatında bir güzel sendin be.
Çok sevdim sikeyim ki çok sevdim.
Bir olalım.
Hani hep derdin ya.
Benim bir ailem olmadı,
Çocuklarımızın
ailesini biz oluşturalım
istiyorum diye.
O aile olmak istedim.
Ama olmak için fedakarlık yapmak lazım değil mi?
(Görüldü 22.33)Breath:
Neyin fedakarlığı?
Ne zaman yapmadım?
İstediğim aileyi çoktan bozduk biz.
Belki de olması gereken buydu.
Yapamazdık.
(görüldü 22.37)Kalp bey:
Neyi bozdum?
Yapmamalı mıydık?
Olsun diyerek bitirecek
miyiz yani?
(görüldü 22.40)Breath:
Bunca gün koştum.
Peşinden daha ne kadar
koşacaktım,
Sonsuza kadar senin
mi kalacaktım? :d
Gülünçsün cidden Hoseok.
Sökükler dikilir, yaralar iyileşir
Ama senle ben toplanmayı bırak,
Karşılaşamayız bile.
(görüldü 22.45)Kalp bey:
Son sözün bu mu Yoongi?Breath:
Evet.
Son sözüm bu kalp bey.------
Yoongi eline gitarını alıp akorunu düzelttikten sonra dudaklarını aralayarak şarkısını mırıldanmaya başladı.Ayıp etmişim,
Kayıp etmişim,
Her güzel şeyi kırıp dökmüşüm,
Ben çöpmüşüm.
Ben çökmüşüm.
Denizin bittiği yerde sahil evleri.
Ben biterim sen başla ey sevgili,
Ey sevgili, ey sevgili,Şarkısının son sözlerini söylerken çakan yıldırımla evdeki elektrik gitmişti. Derin bir iç çekerek kafasını pencereye yaslamış eski günleri hatırlayarak sakinleşmeye çalışmıştı. Gözlerini kapatarak yağmur damlaların sesini dinlemeye başladı. Kapının gümbürdemesiyle yerinden kalktı. Pizzacı olduğunu düşündüğü için kapıya doğru bağırdı.
"Yanlış adres!" dedikten sonra derin bir nefes alıp yerine geri dönecekken kapıdan ses geldi.
"Kilimci geldi." dediğinde gözleri dolmuştu. Bu hoseoktu. Geleceğini hiç düşünmemişti. Gözlerini silerek kapıyı açtı. Gözlerine inanamıyordu. Biriciği kapısındaydı. Gözleri ve burnu kızarmış, saçları sırılsıklam olmuştu.
"Kilimleri alıp gidebilirim-" dedi buruk bir gülümsemeyle Yoongi paltosunun yakasından tutarak içeri çekip kapıyı kapattı.
"Neden geldin?" soğuk bakışları ısınmak için bir yer arıyordu. Gözleri doluyor gibi olduğunda duraksadı ıslanmış kazağına takıldı gözleri.
"Hasta olacaksın sana kazak vereyim içeri geç." dedikten sonra Hoseok konuşmamıştı bile sessizce içeri geçti. Tekli yeşil koltuğun yanındaki mindere oturup şömineye elini uzattı. Hayallerindeki evi döşemişti Yoongi. Bunu farkedince burukça gülümsedi. Gülümsemesini görünce Yoongi, senelerdir bunun için neler feda ettiğini düşündü. Bir yandan güzel bir sebepti, Hoseok. Evet herşeye rağmen zor bir çocuktu.
"Neye gülümsüyorsun sen?" elindeki kazağı uzatırken bacaklarının üzerinde eğildi dizlerini halıya koyarak yüzünü yüzüne eşitledi. Arkasını dönerek konuştu.
"Daha fazla ıslak kazağı giymene izin veremem." dedi, Hoseok uzun sessizliğini bozarak dudaklarını araladı. "Teşekkürler" üstündekini çıkarıp Yoongi'nin verdiği mavi kazağı giydi. Ellerini şömineye uzatırken konuştu. "Ev, hayal ettiğimiz gibi döşemişsin." Burukça gülümseyerek iç çekti. "Belki bir gün gerçek evine dönersin diye yaptırmıştım, biliyorsun. Kurs yerimi açmak zaman aldı." derin bir nefes alıp verdikten sonra Hoseok ve Yoongi aynı anda birbirlerine döndü. "Ben" dediler bir anda. Yoongi "Önce sen." dediğinde Hoseok yutkundu, öksürerek boğazını temizlerken Yoongi cebinden sigara paketini çıkardı paketinin kapağını açıp içinden bir dalı çekerek dudaklarına götürdü. Hoseok kaşlarını çatmıştı eski günlerdeki gibi. Kıkırdadı Yoongi bu tavrına. "Hiç değişmemişsin." Gözlerini başka yere çevirerek konuştu. "Değiştim, sana göstermemiş olabilirim sadece." dediğinde Yoongi dudaklarının arasındaki sigarayı yakacakken atıldı Hoseok. Dudaklarının arasından dalı çekip ortasından ikiye kırdı.
"Sigarayı severdin diye sigaradan nefret eder oldum. Benden fazla değiyor dudaklarına." dediğinde Yoongi şaşkınca baktı suratına. Fazla açıksözlüydü bunun iki ihtimali vardı. Ya gerçekten mutsuz bir gün geçirmişti ya da azıcık da olsa içip dağıtmıştı. Fazla yanına yaklaşmadığından anlamak için arasındaki boşluğu kapattı. Hafif bir vodka kokusu dudaklarından yayılıyordu.
"Ne yapıyorsun?" dedi yakınlaştığını farkedince ürkek bir kedi yavrusuna bağlamıştı sanki. Hareketleri hoşuna gitmişti. Uzun zamandır bu halini görmemişti Yoongi. Sarılıp ısıtmak istedi. Uzun zamandır dokunamadığı ellerini öpüp koklamak istedi. Ama bunu yaparsa kendini suçlayacaktı. Duraksayarak geri çekilecekken Hoseok kolundan tutup kendine çekti gözleri dolmuştu bu sefer.
"Yoongi.. seni özledim." burnu gözleri dolduğu için titriyor, sarılmak için kollarını açmaya çalışıyordu. Derin bir iç çekti Yoongi. "Hoseok.. sabah olduğunda bunları hatırlamayacaksın" dediğinde Yoongi'nin elini çekip kalbinin üstüne koydu. "Burası.. o kadar çok konuşuyor ki Yoongi.. " duraksadı ve elini kafasının üstüne götürdü bu sefer. " Artık burası susturacak cesareti bulamıyor." şöminenin ateşinin yansımasından yanaklarından dökülen yaşlar parlamaya başlamıştı. "Zayıftım, korkaktım.. duramadım yanında işte. Sana da zarar vermek istemedim." dediği anda hıçkırarak ağlamaya başladı. "Hoseok tamam... sakin ol buradayım." dediği gibi ellerini yanaklarına koyup alnına öpücük kondurdu. başını göğsüne çekti ağlamasına izin verdi saçlarını okşamaya devam ederken Hoseok tekrardan konuşmaya başladı. "Benden nefret ettin değil mi? Hiç sevgin kalmadı bana karşı?" dediğinde Yoongi dişlerini sıktı. Kendini bu kadar rahatsız hissettiren kişi, aynı zamanda kendine de zarar vermişti. Dudaklarını saçlarına bastırıp derin bir iç çekti. "Uykun geldi bence senin.. daha fazla konuşma lütfen." dedikten sonra kafasını yukarı doğru kaldırıp yüzüne bakarak konuştu. "Sen.. güzelleşmişsin ve ben bunlara hiç şahit olamadım Yoongi.. daha fazla zamanımı sensiz geçirme düşüncesi bile beni çıldırtırken Jimin ve Jungkook'la gezerken kendi kendimi yemekten başka bir şey yapamıyorum. Birbirimizi hala severken neden acı çekmek zorundayız?" dediğinde bedenini arkasından çekip Hoseok'un yüzüne ellerini koyarak konuştu. "Bu yaptığım şeyi muhtemelen unutacaksın.. ama yapmazsam o zaman da ben pişman olacağım." dediğinde derin bir nefes alıp saçlarını okşarken burnunu burnunun üstüne yasladığında izin istercesine dudaklarına dokunurken Hoseok'un ellerini belinde hissedince sırıttı. "Yaramazlığın hiç değişmemiş anla-" susturmak istercesine Hoseok dudaklarını dudaklarına bastırıp ıslak sıcak dudaklarıyla Yoongi'nin kurumuş,soğuk dudaklarıyla buluşturdu. Yoongi elleriyle yanaklarını kavrarken Hoseok'un gözlerinden gelen mutluluk gözyaşlarını hissetti. Sonunda dedi içinden sonunda özlediği o vanilya kokusunu hissediyor. Dudaklarından eksiltmediği vişne aromalı lipbalmı tadıyordu. Gözlerini silip dudaklarından ayrılıp gözlerine baktı. Özlem ve öfkeyle karışık ses tonuyla.. "Aptal.. Ruh hastası dediğin insanın kollarına geri geldin işte." dediğinde gülerek karşılık verdi. "Huyum kurusun 4 senedir seni sevdiğim halde yanına gelemediğim her sabahı her akşamı sikeyim." dediğinde onaylamaz bir ses tonuyla konuştu Yoongi. "Tch tch tch.. Senin ağzın pisleşmiş." dediğinde Hoseok derin bakışlarını üzerinde gezdirdi Yoongi'nin. Artık her anı aklına kazıyacak onunla alakalı ne varsa öğrenecek baştan yargılayıp kenara çekilmeyecekti. Basit olayları büyütüp çığ haline getirmeden çözmeye çalışacak elinden geleni hem sevdiği hem de kendi için yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli rüyalar oteli - sope
Fanfiction"hakketmedim Yoongi, ben bu yaşananları hiçbir zaman haketmedim." #angst - text + küçük düzyazılar