özel bölüm

331 25 16
                                    

"allah belanı versin yangyang." donghyuck elindeki topu yangyang'ın kafasına attı. ikidir onun yüzünden karşı takım ortadaydı. "ben ne yaptım orospu, top suçlu hay amına koyayım!"

donghyuck, mark, jaehyun, chenle, renjun, yangyang, doyoung, jeno, jaemin ve hendery pikniğe gelmişlerdi. donghyuck hasımlıların ilişkisini zor da olsa kabul edebilmişti. şimdi hep beraber piknikte yakan top oynuyorlardı. yangyang, renjun, donghyuck, chenle ve jaemin bir takım; jaehyun, mark, hendery,  doyoung, jeno ayrı bir takımdı. ama üç eldir markların takımı ortadaydı ve bu donghyuck'u çok kızdırıyordu. yangyang sayesinde takım kaybetmek üzereydi. sürekli can veriyordu ortadakilere.

" al yine, yangyang siktir git zaten sevmiyorum seni DÜZGÜN OYNASANA AMIN DOĞURDUĞU!" yangyang göz devirirken yüksek sesle konuştu.

"boşuna çıkartmamışım adını, küfürbaz köpek." donghyuck orta parmak çekip renjun'in yanına geçmişti.

"bana bak sarışın güzeli, şimdi topu direkt değil sektirerek at tamam mı?" donghyuck konuştuğunda renjun onu onaylayıp dediğini yaptığında jaehyun'u vurmuştu. donghyuck ve renjun sarılırken kıkırdamaya başlamışlardı.

"işte benimki!" chenle karşıdan bağırırken, renjun ona öpücük atıp oyuna döndü. jaeminde doyoung'u vurmuştu ama şöyle bir sorun vardı daha canının bitmesine son 9'du çok vardı.

"nasıl da yenildiniz ama." jaehyun konuşurken jaemin kaşlarını çattı.

"yangyang sağolsun." 

"annen sağolsun jaemin."

yangyang zırlarken donghyuck kafasına indirmişti şaplağı. "jaeminime laf etme amına koyayım sümüklü böcek kılıklı" 

"bana bulaşma hyuck başlarım keyfine he." hendery yangyang'ı kolunun altına aldığında konuştu. ikilinin anlaşamaması onu eğlendiriyordu komik geliyordu.

"sakin ol küçük enişte. mark manitanın tasmasını tut benimkine saldırıyor."

"asıl sen tut ben tutuyorum." mark konuştuğunda doyoung başını salladı.

"hepiniz sağlam bir dayak yiyeceksiniz o kesin oldu. renjun'e bakın hiç sesi çıkıyor mu kuzumun ya da jaeminin. jeno artık şu çocukla çık çok tatlı tipe bak." doyoung konuştuğunda ikili utanmıştı.

"biz onu hallederiz ya." jeno jaemin'in yanına gidip elini tuttu. jaemin kıkırdamıştı, yüzü sıpsıcaktı. 

"ayy utandılarr." donghyuck konuştuğunda mark arkadan sarılmıştı. "bende seni utandırayım mı fıstık?" "yatakta canım." ikili gülüşürken jaehyun mangalı çoktan kurmuştu.

"ya bizi rahatsız etmeyin biz renjun'le gezeceğiz biraz."

"kaybolmayın."

"tamam."

onlar ormanda kaybolur giderken mark ve donghyuck çalı çırpı bulmaya, jeno ve jaemin yemekte jaehyun'a yardım etmeye ve doyoung'ta sofrayı kurmaya gitmişti.

"mark ot olsam beni sever miydin?" donghyuck zıplaya zıplaya yürürken mark başını ikiye salladı. "sevmezdim donghyuck." donghyuck'un morali bozulmuş yakındaki ağaca yaslanmıştı. mark iç çekerek donghyuck'un yanına geldiğinde karşısındaki çocuğun tatlı yüzüne karşı kıkırdadı. donghyuck'un her zerresine aşık ve hayrandı. kendini şanslı hissediyordu. donghyuck'un yüzünü elleri arasına aldı. gözlerinden başlayarak yüzünün her yerine öpücük bırakırken kalp atışları ilk günden daha hızlıydı.

"benim bebeğim küsmüş mü bana?"

"sus mark."

"bebeğim yapma böyle, ot olsan nasıl birbirimizi öpeceğiz." donghyuck'un dudağına küçük bir öpücük bıraktı.

"ben seni sen olduğun için seviyorum, tamam mı güzelim."

donghyuck başını yana yatırmış gülümsüyordu. mark'ı çok seviyordu ve onu kaybetmekten ödü kopuyordu.

"seni seviyorum mark."

"ah hayır jeno o domates öyle doğranmaz!" jaemin, domates doğramayı bir türlü beceremeyen jeno'yu uyarmaktan yorulmuştu. en sonunda uygulamalı olarak gösterecekti. elini jeno'nun elinin üzerine koydu. jeno afallarken jaemin konuşmaya başlamıştı.

"şimdi sana öğreteceğim bak, ince ince doğra. yüzüme bakma jeno domatese bak."

jeno kendine geldiğinde gülümsemişti. jaemin elini çektiğinde canı sıkılmıştı jeno'nun.

"oldu mu şimdi bak bakayım." jeno konuşurken jaemin domatesleri kontrol edip gülümsedi.

"aslında yapıyorsun ya sen."

"bence de ya."

"o zaman, ödül."

jaemin derin bir nefes alarak dudaklarını jeno'nun yanağına bastırdığında jeno heyecanlanmıştı. o heyecanla da elinde bıçak olduğunu unutmuş, elini kesmişti.

"hay sikeyim!" ikili jeno'nun parmağına baktığında jaemin hemen çantasından tentürdiyot ve yara bandı çıkarmıştı ah bir de pamuk. sağlıkçı olma yolunda olduğu için yanında taşırdı eşyalarını.

"dur sakin ol, çok mu derin?"  iyice bakıp tentürdiyot döktü pamuğa. iyice temizleyio yarasını sararken özen gösteriyordu. endişelenmişti onun için.

"iyiyim jaem... korkma." kızaran yüzünü saklamaya çalıştı jeno. kalbi hızlanıyordu karşısındaki çocuğun dokunuşlarıyla. jaemin onun elini sardı güzelce ve üzerine öpücük bıraktı.

"daha hızlı geçerr." jaemin aegyolu konuştuğunda jeno hafifçe gülümsemişti. normalde aegyodan nefret ederdi ama jaemin'e çok yakışıyordu.

"geçti.."

jaehyun mangalı yellerken doyoung başladı şarkı söylemeye. o şarkı söylerken diğerleri de gelmişti ve hepsi çok açtı.

"hyunggg çok açımmm." donghyuck abisine sarılırken abisi gülümsemiş, mangalı göstermişti. "jaehyun yapıyor bir şeyler."

"çok güzel pişti valla ya." jaehyun yaptığı etlerle gülümsedi gururla.  tavukları ve balıkları tabağa dizerken doyoung'a seslendi.

"hayatım, sofrayı kurdunuz mu??" ikili sanki evli gibilerdi ve bu donghyuck'u duygulandırmıştı. mark'a sarılıp fısıldadı. "abim için çok mutluyum."  "ben de bizim için." donghyuck'un yanağına öpücük bıraktığında doyoung'da jaehyun'a cevap vermişti.

" evet canım kurduk, yardım edeyim sana dur."

sofralar kurulmuş, herkes yerleşmişti yerine tam tamına koca bir aileydi hepsi eşlerinin yanında huzurlu hisseden bir aile.

"renjun kahpelik yapma o tavuk benim." donghyuck renjun'in elinden tavuğu alırken renjun gözünü devirip chenle'nun elindeki tavuğu alıp yemeye başladı. herkes gülüşürken chenle kollarını bağlamış konuşmuştu.

"günah keçisi chenle iş başında."

herkes gülmeye başlamıştı chenle dahilinde. güzel bir gün geçirmişlerdi.

bitti arkadaslar bb😔🥺

abusive :: markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin