"O zaman sen de benimle ilgilen. Geldiğinden beri telefondasın."
Diğerinin söylenmesi ile birlikte Jimin kendini suçlu hissetmişti. Dudaklarını büzerek arkasında yatan gence döndü. Tavana bakıyordu. Uzandığı yerden kalkarak Jungkook'un karnına oturdu. Hafif sıyrılmış tişörtünden açıkta kalan boynuna öpücük kondurdu birkaç kez.
"Özür dilerim kocam."
Jungkook duyduğu hitap şekli ile gülerken Jimin'in tatlılığına dayanamayıp yanaklarından tuttu ve hızla kendine çekti. Artık Jimin onun üzerinde yatıyordu.
"Bir gün gerçekten kocan olacağım biliyorsun değil mi?"
Sırıtan Jimin kafasını gömdüğü boyundan kaldırarak Jungkook'un dudaklarını öptü. "Bunu ne kadar çok istediğimi tahmin bile edemezsin."
Geri çekileceği sırada Jungkook buna izin vermemiş ve onları derin bir öpüşmenin içine sokmuştu. Dil kullandıkları bir öpüşmeydi bu. İlk defa oluyordu.
Jimin altında yatan çocuğun yakalarından tutup daha çok kendine çekerken istemsizce ona sürtünmüştü. Bunu beklemeyen Jungkook'un ağzından bir inleme kaçtı. Jimin'in dolgun kalçasına şaplak attı. Bu sefer inleyen Jimin'di ve bu onları daha çok gaza getirmiş gibiydi. Hızlandılar. Öyle bir hızlandılar ki tişörtleri ne ara yeri boylamıştı haberleri yoktu.
Jungkook, Jimin'i hızlı bir hareketle altına alırken Jimin bacaklarını beline dolamıştı. Ona değen sertliği çok net hissediyordu. Bir korkusu veya çekingenliği yoktu. İkisi de birbirine aşıktı. Birlikte bir gelecek kurmak istiyorlardı. O halde neden durmaları gerekiyordu ki. Durmak istemiyordu Jimin. Kendisini tamamen sevdiği adama teslim etmek istiyordu.
Kendisini istekle Jungkook'a sürttüğünde diğeri durup gözlerine baktı. İsteyip istemediğini sorguluyordu. Jimin gözlerinin içine bakarak Jungkook'un eşofmanından içeri gönderdi ellerini ve çıplak kalçayı sıktı. İstediğini göstermeye çalışıyordu. Ancak Jungkook tereddütte kalmıştı. Sevgilisinin canını yakmak istemiyordu.
"Kook, istiyorum bunu."
"Bilemiyorum. Canını yakabilirim."
Jimin gülerek kafasını geriye attı. "Şu an bu kadar düşünceli olmanın sırası mıydı? Yapalım."
Jungkook'un hala emin olamayan bakışlarını görüp bir elini yanağına koydu. Yumuşakça okşadı oraya. "Tamamen senin olmak istiyorum."
Yanağını okşayan eli tutup avuç içini öpen Jungkook kafasını salladı. "Ne zaman durmamı istersen o zaman duracağım."
"Durmanı istemeyeceğim."
Bunun sonrasında Jimin boynunu emen Jungkook'u üzerinden itmiş ve kendisi üzerine çıkarak diğerinin eşofmanını çıkarmıştı. İç çamaşırından fırlayacak gibi duran şişliğe bakıp dudaklarını yaladı. Bir eli kumaş parçasının üzerinden onu okşarken diğeri kendi meme ucunu okşuyordu. Jungkook bu görüntü ile derin bir nefes aldı. Dağılmış saçları, bayık gözleri, şiş dudakları ile çok iyi görünüyordu.
Siyah iç çamaşırının lastiğinde gezdirdi ellerini. Jungkook'un tüyleri ürpermişti. Gözlerini kapattı istemsizce. Ama sonrasından sevgilisini görmek için yeniden açtı. Her hareketini izlemek, aklına kazımak istiyordu.
Saniyeler sonra çıplak kalan Jungkook ile sırıttı Jimin. Uzanan gencin biraz doğrulmasını sağlayıp sırtını yatak başlığına yasladı. Şimdi daha iyiydi. Gözlerine bakmak istiyordu. Saniyelik ayağa kalkıp tamamen çıplak kalana kadar soyundu. Soyunurken ufak bir şov da yapmıştı sevgilisine. Mest olmuş gözlerle onu izleyen Jungkook'un bacaklarını ayırıp arasına girdi. Kalçasını havaya dikip dimdik olan penise yaklaştı ve sevgilisinin gözlerinin içine bakarak onu ağzına aldı. Sertçe yutkunan Jungkook ile Jimin keyiflenirken yavaş hareket ediyordu. Boydan boya yalıyor, ucunu emiyor, toplarını ağzına alıp bırakıyordu. Oldukça yavaş yapması Jungkook'u çıldırtırken kendini tutmaya çalışıyordu. Jimin'in canını yakmak istemiyordu. Bunu anlayan Jimin ise sevgilisinin elini tutup saçlarına götürdü.
"Beni istediğin gibi yönlendirebilirsin."
"Emin misin?"
"Söz veriyorum canım acırsa durduracağım seni. Sadece keyif almaya bak."
Sonrasında Jungkook gencin saçlarını kavramış ve ona yön vermeye başlamıştı. Jimin önündeki penisi sonuna kadar ağzına aldığında Jungkook dudaklarını ısırdı ve daha çok bastırdı kafasına. Uzun zamandır bu kadar iyi hissetmemişti. Ayrıca Jimin çok iyiydi, her an boşalabilirdi.
Hızla Jimin'i kendinden uzaklaştırarak yeniden altına aldı. Gözleri sulanmış gencin önce gözlerini sonra dudaklarını öptü. Aşağı eğilip bacaklarını havaya kaldırdı. Kalçasına bir şaplak atıp önündeki deliği iştahla yalamaya başladı. Jimin'in inlemeleri kulağına geldikçe çıldırıyordu. Dilini deliğe bastırıyordu ve bu da Jimin'e zevk veriyordu.
"Hadi, dayanamıyorum."
Jimin'den onayı alan Jungkook kendisini bacakları arasına konumladı. Deliğin iyice ıslak olduğundan emin olduktan sonra önce parmağını soktu yavaşça. Biraz genişletmesi gerekiyordu. Saniyeler sonra ise çok daha yavaş bir şekilde penisini sokmaya başladı. Jimin'in kalbi ağzı kulaklarında atıyordu. Sevdiği adam ile birlikte oluyordu şu an. Ondan mutlusu olamazdı.
"Acımıyor değil mi?"
"Hayır kocacım, devam et lütfen."
Biraz daha itti kendini ve artık tamamen içindeydi. Jimin'in kendisini sıktığını görüp dudaklarına eğildi.
"Gevşemelisin bebeğim. Kendini kasma, her şey güzel olacak."
"Heyecanlıyım."
"Bekliyorum seni, sorun değil."
Jungkook'un bu kadar anlayışlı olması Jimin'i ayrı mutlu ederken çenesine öpücük bıraktı. Bir zaman sonra ise hazır olduğunu hissedip kalçasını hareketlendirdi. Mesajı alan Jungkook hareketlerini yavaştan hızlandırıyordu. Biraz sonra tamamen alışan Jimin zevkten dört köşe olurken inlemeden duramıyordu. Sevgilisinin tatlı inlemeleri Jungkook'un kulağına hoş geliyordu.
"Daha hızlı kocacım." Daha da hızlandı Jungkook. "Evet sevgilim işte böyle."
Son dakikalarında inlemeleri birbirine karışan genç çift hazzın doruklarındaydı ve Jungkook sert bir darbe daha yaptıktan sonra gelmişti. Jimin ise kaçıncı kez geldiğini hatırlamıyordu.
