büyük cam duvarından şehrin ışık dolu manzarasını seyretmek bile almıyordu artık can sıkıntısını. kolundaki akıllı saatinden saati kontrol etti, on biri biraz geçiyordu ya, eşinin henüz uyuduğunu sanmıyordu.
odasındaki geniş koltuğa kaydı gözleri, burada uyuyamayacağını da biliyordu. mutlaka dedikodusu dönerdi çünkü gece eve gitmediğiyle ilgili. derin bi nefes çekti sonra içine, laptopuna dönüp izlediği stream sitesini açtı.
'switch' adlı bu sitede yaşı kaç olursa olsun ergenliğinden kalma alışkanlığıyla hala oyun videolarını izlemeyi severdi, zaman geçirmek istediği zaman tercih ettiği ilk şey buydu. eh, karısıyla kavgalı olduğu için eve de gitmek istemediğine göre iyi bir seçimdi.
her zamanki gibi sitede dolandı önce biraz, videolar arasında yeni gelen oyunlara göz gezdirdi ancak siteye gelen güncelleme ile arayüz biraz değişmişti sanki, değişik kategoriler izleyebileceği ve keşfedebileceği yeni bir balon açılmıştı.
otuz üç yaşında olmasına rağmen yeni oyunlar keşfedeceği için on iki yaşına dönmüş gibi hissediyordu, baloncuğa tıkladığında ise onlarca farklı kategori karşıladı kendisini, onların ne olduğuna fazla dikkat etmese bile tek tek tıkladı hepsine, hepsinde biraz dolanarak vakit geçirdi.
dikkatini çeken bir içerik bulamadığı için oflamaya başlarken baloncuktaki son kategoriye tıkladı, sitenin arayüzü rengi siyahtan bordo bir renge bürünürken başta kaşları çatılırsa bile sonradan şaşkınlıkla havalanmıştı.
"bu ne sikim?"
sitede böyle bir kategori olduğundan bile haberi yoktu ancak uzun süredir burası var gibi görünüyordu, şaşkınlıkla videolar arasında dolanırken gördüğü tek bir görüntü yerine çivilenmiş gibi hissettirdi onu. şakaklarında oluşmaya başlayan ter damlacıklarıyla önü zaten açık olan gömleğinin bir düğmesini daha çözdü.
'babacığım için hediye'
video başlığı bile kendisini yutkundururken sol alt köşedeki canlı yayın işaretiyle kaşları daha da havalandı. henüz canlı yayına girmeye cesaret edemese bile kapak resmindeki sadece gövdesi görünen kişinin uzun sarı saçları ve süt beyazı uyluklarına bağladığı pembe kurdeleler yüzünden ekrana bir süre daha bakakaldı.
ya o giremeden canlı yayını kapatsaydı? ya o kızı kaybedip bi daha göremeseydi? rastgele biçimde açılan videoları bir daha asla bulamıyordu, korkusu cesaretsizliğinin önüne geçerken fark edemeden canlı yayına girmek için tıklamıştı bile.
duyduğu ilk şey ince inleyiş ve tatlı kıkırdayış sesleri olurken derince nefeslendi, videodaki kişinin arkası dönük olduğundan sadece dolgun kalçaları ve uylukları görünüyordu. kıkırdayış sesleri çıkartarak uyluklarındaki pembe kurdeleleri çekiştiriyor, ellerini popo yanaklarına usul usul vurarak kalçasını sallandırıyordu.
hyunjin sadece yutkunabildi.
aylardır tek işlevinin işemek olduğu sikinin canlandığını hissedebiliyordu, kumaş pantalonu dar geliyormuş gibiydi. içine titrek bir nefes çekerken videodaki kişi biraz geriye giderek güzel vücudunu sergiledi ekran karşısında. hala kendi kendine eğlendiği belli olurken beline kadar dökülen uzun saçlarını savurarak önünü döndü, işte o zaman hyunjin kendini ölüyormuş gibi hissetti.
videodaki tatlı kıkırtılar çıkararak kendini okşayan kişi sandığı gibi kesinlikle bir kız değildi; bunu önünde sallanan başı kıpkırmızı olmuş ve damarları şişmiş, ayrıca başına yakın konumuna yine pembe bir kurdele bağladığı sikinden çok kolay anlayabilmişti.
ancak kendisini asıl şaşırtan şey, sikinin bu görüntü karşısında titremesiydi. daha önce hiçbi erkekten etkilenmemişti, etkilendiği kadın sayısı da oldukça azdı. ekrandaki çocuk belini kıvırarak kalçalarını sallamaya devam ederken gömleğinin önünü tamamen çözüp göğsünü açıkta bırakarak rahatlamaya çalıştı. pantalonu gittikçe dar geliyor gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
me, you love me, me
Fanfictionlee felix'in iki farklı hayatı vardı, hwang hyunjin ise her şeye sahip olmak istiyordu