herkeze merhabalar 3. bölüm ile karşınızdayım günün size göre hangi saatindeyseniz o zaman diliminin iyi geçmesini dilerim iyi okumalar dilerim:)
-Ata Ulusoy-
Her zaman oluğu gibi yine o ormana gelmişti ve bende onu takip etmiştim korkuyordum ona bir şey olacak diye ödüm kopuyordu. O ise sanki mezuniyetten sonra her şeyi salmıştı. Sanki başka bir şeyler vardı yanına gitmek onu sarsmak istedim. Yine de yapmadım onu izledim bir müddet sonra üşümüş olacaktı ki kalktı evine doğru yürümeye başladı onu eve girene kadar bekledim hatta o kadar alışmıştım ki odasının perdesini açmasını bekledim perdeyi açtı ve ben bir süre onu izledikten sonra oradan ayrıldım. Kendi evime doğru yürürken size biraz kendimden bahsedeyim
Ben ata. Ata ULUSOY. Belki şaşırmış olabilirsiniz çünkü soyadım Ulusoy. Evet ben Tuğrul ULUSOY un tek çocuğu olan ata babam çok ünlü bir iş adamı ve annem ise ünlü bir doktor. Yalnız yaşıyorum neden mi gelin anlatıyım.
Babam benim asosyal bir insan olduğum için terapiye yani psikoloğa göndermek istedi. Beni büyük halasının yanına yani Türkiye'ye gönderdi. Babamın halasıyla pek samimi değildim yemekten yemeğe görüşüyorduk diye bilirim. Ben sevmezdim ki o kameralara oynamayı. Babam da zaten hep asosyalliğimden dolayı utanırdı benden. Yaklaşık 11 sene önce halam vefat etmişti. Ancak o eve tekrar dönmedim, dönmezdim. Gerçi annem bile katlanamamıştı o adama. Ben gittikten 5 ay sonra kavga etmişler ama boşanmamışlar çünkü adı üstüne biz Ulusoy ailesiyiz. Kameralara oynadıkları rolü gördükten sonra onların tiyatro okuyup okumadıklarını sorguladım. Beni yurt dışına okuduğumu söyleyerek geçiştirmişler. Annemle babam ayrı evlere çıkmışlar şahsen artık bu umurumda değildi Sanki dünyamın merkezinde sadece o vardı Dora.
Size onunla nasıl tanıştığımızı anlatayım
2003 yılındaydık henüz çocuktu ve henüz çocuktum babam ta o zaman beni psikoloğa götürüyordu çünkü onunun çocuğu zeki çalışkan başarılı olmalıydı evet derslerde okul birincisiydim bu eğer zekilikse evet zekiydim ama bir ama vardı orda babamı benden soğutan hatta benden utanacak hale getiren bir ama bu amanın adı özgüvendi, kendini göstermek, sosyal olmaktı. Hayır bence yeterince dostum vardı. Ama bu ona yetmiyordu. Babam hep böyle oldu
O herkesin hayatında olan o 'ama ' var ya işte o âmâya sığındı:)
Her neyse yine bir seans zamanıydı kapıya bakıyordum ve içeri o girdi dora. Siz ister bana takıntılı diyin ister aşık, ister sevdalı, isterseniz enayi diyin artık ne derseniz .
Çünkü aslında aşk kimine göre enayilik kimine göre takıntılık, kimine göre ise sevdalıktır.
Bi kere yakalandınmı peşini bırakmaz çünkü ben hissettim ben yaşadım ve gördüm. O kimseyi sevemez sandığım kalbim küçük yaşta henüz 12 yaşındayken tutulmuştu bu kıza. Tabi o zaman anlayamadım ne zaman onu o kapıdan girmedi işte o gün anladım. Onun yokluğu acıydı ve bu acınının kökü aşktandı. Aradım haftalarca aylarca aradım ve buldum ama yanına gitmedim çünkü zordu hemde çok zor.
Belkide onu ondan iyi biliyordum çünkü o yaptığı şeyleri rutin sanıyordu. Oysa bu ona aitti.
Ve şuan evdeyim uyumak üzereyim yine aynı saatler ve yine aklımda o nasıl kurtulacağımı hiç düşünmedim bu fikirden çünkü öyle güzeldi ki o her şeyiyle onu düşünmek bile yetiyordu bana nefes almak için.
-DORA AKAYDAN-
İçimde bir ses vardı susturamadığım
İçimde çok ses vardı susturamadığım. O sesler beni o zamanlara sürüklüyordu. O sesler bana geceyi anımsatır hatta yaşatır olmuştu. O sesler her yerdeydi o ses neden çıkmıştı biliyordum ve bu neden canımı yakıyordu.