09

601 67 106
                                    

Suguru, evinin kapısı alacaklı gibi çalmaya başladığında duştan henüz çıkmıştı. Beline sarmış olduğu havluyla giyinmek için odasına doğru yönelmiş olan adımları, çalan kapıyı açmak için aksi yöne doğru yöneldiğinde aynı anda hem kapıya vurup hem de zili çalan kişinin kim olabileceğini düşünürken kaşlarını çatmıştı.

Kapı deliğinden baktığında gördüğü Shina ile çatık kaşları normale dönüp dudakları çapraz bir gülümsemeyle kıvrıldı. Kapısının önünde Shina'yı görmek onu şaşırtmış değildi çünkü attığı mesajlardan tam olarak evine geleceği hissiyatını almıştı.

Daha fazla bekletmemek için kapıyı araladığında Shina'nın kapıyı çalan elinin havada kalmasına sebep oldu. Kapının ardından yarı çıplak bir şekilde görünen Suguru'nun görüntüsünü baştan aşağı süzerken bir anda aklındaki her şey yerini koca bir boşluğa bırakmış gibiydi.

Vücudunu örten tek şey beline sarılı olan beyaz bir havluyken üst kısmı tüm kusursuzluğuyla gözler önündeydi. Geniş omuzlarından dökülen uzun siyah saçlarından süzülen su damlaları düzenli spor yaparak koruduğu şişkin kasları üzerinden kendisine bir yol çizerek nefes kesici bir görüntü sunuyordu.

Gözleri Suguru'nun çekik gözlerine çıktığında ona sinirli olduğunu ve buraya gelme sebebini hatırlayınca kaşları çatıldı, ayakkabılarını çıkararak evin içine dalarken Suguru'nun çıplak göğsüne bir kere vurup onu içeri doğru itti ve kapıyı arkalarından kapattı.

"Kapıyı herkese böyle mi açıyorsun sen?"

Suguru'nun gözünde sevimli görünen öfkeli ifadesi ve kulaklarını dolduran öfkeli sesiyle konuşması onu daha çok gülümsetirken kendisinin mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çatmasına sebep oldu.

Suguru, dudaklarındaki gülümsemeyi korurken gözlerine muzip bir bakış ekledi, yüzüne doğru eğildi ve "Sadece sana." diye mırıldandı hoş bir ses tonuyla.

Kulağını dolduran hoş ses tonuyla içi gıdıklansa da geri adım atmayan Shina, çıplak göğsüne ikinci kez vurduğunda şak diye bir ses yankılandı holde.

Suguru onu bileğinden yakaladığında "Neredeydin?" diye sordu gözlerine bakarak. Hesap sorar gibi çıkan sesi kontrolünün dışındaydı ve açıkçası Suguru'nun aksine hesap sorduğunu da düşünmüyordu. Sadece nerede olduğunu merak etmişti ve bu merakını gidermek istiyordu ancak "Hangi rüzgar attı seni benim evime?" diyen Suguru'nun bu merakını gidermesinde ona yardımcı olmaya pek niyeti yok gibiydi.

"Rüzgara gerek mi var?"

Suguru'nun dudaklarının arasından kulağına her zaman hoş bir melodi gibi gelen bir gülüş kaçtığında çatık kaşları normale dönüp yüz ifadesi istemsizce yumuşadı.

"Haklısın, yok. İstediğin zaman gelebilirsin, kapım sana her zaman açık."

Duydukları ona iç çektirirken bileğini Suguru'nun elinden kurtarıp kollarını göğsünde birleştirdi ve gözlerini kapatarak yüzünü yana çevirdi.

"Beni görmezden geldiğin için buradayım."

Karşısında kendisine açıkça trip atan Shina, Suguru'nun o kadar hoşuna gitti ki dudaklarının arasından bir gülüş daha kaçmasına engel olamadı. Ondan trip yemesinin ve hatta kendisine maymun demesinin bu kadar hoşuna gitmesine anlam veremiyor olsa da pek umrunda olduğu söylenemezdi.

Elini kaldırıp çenesini nazikçe tuttuğunda yüzünü kendisine doğru çevirerek tekrar yüz yüze gelmelerini sağladı.

"Seni görmezden gelmek mümkün mü ki?"

habit | geto suguruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin