Jisung, annesinin zoruyla yataktan kalkarak banyoya ilerledi ve elini yüzünü yıkadı. Sonrada kahvaltıya oturdu.
"Günaydın..."
Günaydın bebeğim, bugün benimle düğüne geliyorsun değil mi?"
Jisung göz devirdi. "Anne neden Jeongin'le değilde benle gitmek istiyorsun?"
"Kardeşinin sınavları var, sınavlara hazırlanıyor."
"Off, neden bu düğüne gitmek zorundasın ki?"
"Arkadaşımın kızı evleniyor, gitmezsem ayıp olur."
Jisung, annesine son kez göz devirdikten sonra yemeğine geri döndü. İçeriden gelen çığlık sesleriyle arkasına döndü Jisung ve annesi.
"Anne!"
"Noldu oğlum?"
Mutfaktan içeri giren genç oğlana baktılar, yüzünde güller açıyordu.
"Edebiyat sınavından 100 almışım!"
Mutluluktan çocuk gibi zıplayan küçük oğlan, annesini ve büyük oğlanı güldürmüştü.
"Aferin benim küçük bebeğime." Diyip küçük oğlanın alnını öptü annesi.
"Bende öyle bağırınca birşey oldu zannettim." Jisung tekrar yemeğine döndü.
"Bişey oldu, benim edebiyatım çok kötü ve zorlasamda asla anlayamıyorum. Bu benim için çok büyük birşey."
Küçük oğlan abisine dil çıkarıp yemeğine döndü.
...
"Jisung, hadi geç kalacağız!"
Annesi dış kapının önünde Jisung'u beklerken Jisung ağır adımlarla annesinin yanına geliyordu. Altında; gri bir eşofman, üstünde ise siyah, bol bir sweatshirt vardı.
"Oğlum, bu ne? Düğüne gidiyoruz, mahallede arkadaşlarımızla çekirdek-kola yapmaya değil. Daha şık birşeyler giyseydin keşke."
Jisung, annesinin omzuna elini koyup onu kapıya kapıya yönlendirirken konuştu. "Anne, sırf sen yalnız kalma ve pasta yiyeyim diye geliyorum, istersen gelmem."
Annesi Jisung'un dediğine gülüp ayakkabılarını giydi. "Tamam, hadi gidelim."
...
"Han Jisung, çantama göz kulak ol. Lise arkadaşımı gördüm, az sohbet edip gelicem."
Jisung, annesini onaylayarak pastasını yemeye devam etti.
Pastasını bitirdikten sonra arkasını döndü ve etrafındaki insanlara göz atarken gözüne biri çarptı, birisi onu izliyordu. Göz göze geldiklerinde karşıdaki çocuk Jisung'a göz kırptı.
Jisung Hay amına koyayım Ben gidiyom Maymun çükleri Ne bok yerseniz yiyin
______________________________________
Jisung sinirle telefonu masaya koyup onu izleyen oğlana baktı. Karşıdaki oğlan, Jisung ile göz göze gelince gülümseyerek ayağa kalktı ve Jisung'un olduğu masaya doğru ilerlemeye başladı.
"Ananı satayım, buraya geliyo." Oturduğu sandalyede hareketlenip belini dimdik tuttu.
Jisung'u izleyen genç oğlan, Jisung'un karşısına oturup sandalyeye yaslanarak bacak bacak üstüne oturup tekrar Jisung'a baktı.
"Selam"
Jisung, hâlâ şaşkın bir şekilde oğlana bakıyordu.
"Selam"
Oğlan Jisung'un bu şaşkın haline gülümsedi.
"Ben Minho, sende Han Jisung'sun değil mi?"
"Evet, ama nerden bildin?"
"Yanındaki kadın sana Han Jisung demişti."
"Annem"
"Seni biraz fazla izledim sanırım."
İki genç oğlan gülümsedi.
"Evet, iki saattir beni izliyorsun."
"Rahatsız ettiysem özür dilerim. gözüme fazla sevimli geldin, bakmadan duramadım."
"Yok rahatsız olmadım, sadece neden baktığına anlam veremedim."
"Şey, biraz fazla ileri gitmişim gibi olucak ama numaranı alabilir miyim? Konuşuruz, kafa dengi birine benziyorsun."
