"Afedersiniz efendim!" Hermione Granger sabırsız bir şekilde elini kaldırdı. Boş gözlerle önlerinde duran dolaba bakan arkadaşlarını ittirerek öne geçti. Snape'in kendisini görmezden gelmesini görmezsen geldi ve konuştu. "Böcürtler konusunu üçüncü sınıftayken Profesör Lupin ile birlikte işlemiştik zaten."
"İzin almadan konuştuğunuz için Gryffindor'dan iki puan alıyorum Bayan Granger." Snape onun söylediklerine cevap vermeden önce sert bir şekilde konuştu. "Profesör lupin ile yapılan derslerde bazı öğrencilerin böcürtleri ile hiç karşılaşmadığı dikkatimi çekti. Bu eksikleri tamamlamak adına şimdi sizler ile yeniden işleyeceğiz bu dersi."
Snape yanında durduğu dolaba baktı ve yeniden öğrencilere dönmeden önce asasını çıkarttı.
"İçeride karanlıkta oturan böcürt henüz şekillenmedi. Kapının diğer tarafındaki kişiyi neyin korkutacağını henüz bilmiyor. Kimse bir böcürtün yalnızken neye benzediğini bilmiyor ama ben ona izin verdiğimde dışarı çıkarsa, anında her birimizin en çok korktuğu şeye dönüşecek. Şimdi, kim ilk gitmek ister?"
Snape'in gözleri sinsi bir şekilde öğrencilerin üzerinde gezindi. Hemen sonra dolaba dikkatle bakan Potter'ın üzerinde durdu.
Harry Potter orada değildi. Bedenen orada dikiliyor olabilirdi ancak zihni tamamen aralarından ayrılmıştı. Düşünüyordu. Böcürtünün ne olacağını düşünüyordu.
Vernon enişte olabilir miydi? Dolap olabilir miydi? Olmasa iyi olur, Harry arkadaşlarının bu konuya ne tepki vereceğinden emin değil. Harry bu korkuyu uzun zaman önce atlattığını düşünüyor ancak bazen rüyasında hâlâ o küçük, sıkışık sığınakta, o dolapta yaşadığını görüyor. Bazen onu o kadar çok özlüyor ki, bu onu şaşırtıyor. Orası bir kabus yeri olabilir ancak aynı zamanda kimsenin kendisine ulaşamayacağı bir sığnak. İnsanlardan uzakta, Voldemort'tan uzakta.
Voldemort.
Harry ondan korktuğunu sanmıyordu. Voldemort onu öldürmeye çalışıyor. Ama ölümün korkması gereken bir şey olduğundan emin değil Harry. Sonuçta sevdiği herkes ölmüştü. Eğer Voldemort onu öldürürse kendisine bir iyilik yapmış ve onu ailesinin yanına göndermiş olmaz mıydı? Sirius'un yanına...
Harry böcürt olarak Sirius'un ölümü görüp görmeyeceğini merak etti. Kesinlikle acı verici bir andı. Ama korkutucu muydu? Hayır. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki Harry korkmaya zaman bile bulmadan çoktan gitmişti Sirius. Sadece acı, geride sadece acı kalmıştı.
Snape'i mi?
Snape kuşkusuz onu biraz korkutuyor. Ancak adamın oradan çıkan böcürtün kendisi olduğunu görünce vereceği tepkiyi düşünmek Harry'i neredeyse güldürecek. Adam aynen böyle. Ve daha birkaç yıl önce Yüce Ana'nın dişleri arasında ölürken Snape gibi minik bir yılandan korkmak çok zor. Harry, diğerleri gibi normal, basit korkulara sahip olmadığı için kendini ucube gibi hissediyordu. En büyük korkusunun ne olduğunu bile bilmiyor.
"Potter!"
Snape.
"Bizimle misin Potter?"
Harry bakışlarını dolaptan çekti ve Snape'e çevirdi. Adam öğrencilere fark ettirmemeye çalışsa bile Potter'a bakarken endişeli. Harry iki seslenişin ardından kendisine baktığında kaşlarını çatıyor. Çocuğun dikkatini dağıtan şeyin ne olduğunu merak ediyor.
"Sonunda dikkatinizi çekebildiğimize göre Bay Potter, değerli vaktinizi derse odaklanarak harcarsanız hepimiz çok mutlu olacağız." alay etti ve bazı Slytherin öğrencilerini güldürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böcürt
Short StoryAltıncı sınıfta Snape onlardan bir kez daha kendi böcürtleri ile yüzleşmesini istiyor. Peki ya Harry'nin böcürtü beklenmedik birisi çıkarsa? "Tekrar Merhaba, Harry." "Tom?"