Bölüm:1 "Merhaba Gong Tae Kwang."

1.4K 65 33
                                    

"Ya, ben yokken sakın başını belaya sokayım falan deme tamam mı? Sürekli insanlardan özür dileyip durma. Çatıya da çıkayım deme bensiz." Taekwang Eunbi'nin karşısında hiç solmayan gülüşü ile dikiliyordu. Eunbi bakışlarını yukarı Taekwang'a çevirdi. Taekwang eliyle hafifçe alnından geri itti onu. "Şu acınası suratı da yapma bir daha. Benim haricimde kimseye böyle bakma." "Özür dilerim Taekw.." Taekwang sözünü yarıda kesti. "Az önce ne dedim ben sana? Özür dilemek, üzgünüm demek yok. Benden özür dileyip durman durumu iyileştirmiyor, hiç de hoşuma gitmiyor. Hem niye özür diliyormuşsun ki? Amerika'da daha güzel kızlar olacak ve cazibemin farkına varacaklar diye kıskandın di mi? Ha?" Eunbi güldü, yine başarmıştı işte. Yine Eunbi'yi güldürmüştü en olmadık zamanın içinde. "Gong Tae Kwang." "Hı?" "Teşekkür ederim, kendine iyi bak ve aramalarımı hep cevapla olur mu?" "Tabiiki de cevaplayacağım. Beni merak etme, ben kendi başıma hallederim Go Eun Bi." Kız elini sıkmak için harekete geçtiğinde sıkıca sarıldığını hissetti. Taekwang kemiklerini kırarcasına sarılmıştı ona. O da ellerini omzuna doladı, her zaman minnettar kalacağı ve her zaman çok seveceği ilk gerçek dostunun güven dolu omuzlarına. Ardından Taekwang'ın yokuş aşağı inişini izledi, o gözden kaybolana dek.

"Gong Tae Kwang gidiyor musun artık?" Bu Taekwang'ın en sinir bozucu bulduğu sesti. "Bir süreliğine, sonra tekrar geri geleceğim. Han Yi An." "Gerçekten de harikasın, pes etmeyeceksin değil mi? Şimdi bile?" Yi An'ın yüzünde alaycı bir ifade vardı. "Daha başlamadım ki, hem bana saygılı şekilde hitap etmen gerekmiyor m? Ne de olsa artık aynı sınıfta öğrenci de değiliz." Han Yi An güldü. "Kendine iyi bak Taekwang. Belaya bulaşma." Taekwang duymamış gibi yaptı, yanından geçip giderken duraksadı. "Han Yi An. Onu mutlu edeceksin değil mi?" "Tabii ki de." "Aferin, çünkü eğer aksi olursa o zaman başımı belaya seninle sokarım." Ardından Yi An'ın tek kelime etmesine müsaade etmeden hızlı adımlarla EunBi'nin mahallesinden ayrıldı.

~~

"Ne acı. Şimdi de herkesi Eunbi gibi görmeye başladım." Diye iç geçirdi Taekwang okulun bahçesinde. Ülke değiştirmek, Eunbi ve YiAn'ı yanyana görmemek acısını hafifletir sanmıştı. Ama yanılmıştı. Hala ilk günkü kadar aşıktı Eunbi'ye ve hala deli gibi onu özlüyor, acı çekiyordu. "Yanında olup onu özlemektense, uzakta olup özlemek daha iyi." Diye düşünerek kabul etmişti babasının isteğini. Hem zaten babasının da Kore'den uzaklaşması gerekiyordu ve artık Taekwang iyi bir evlat olmaya karar vermişti değil mi? Öyleyse en iyisi Amerika'ya gitmekti. O da gitmişti işte, ama beklediği gibi bir anda Amerikan rüyasına dalıp acılarından kurtulamamıştı. "Eunbi yaklaşıyor." Gülümsedi. "Eunbi'nin halisülasyonu tıpkı Eunbi kadar gerçek duruyor." "Vay be Gong Tae Kwang amma güzelmiş hayal gücün." "Hayal kurmakta çok yetenekliyim be." "Vay cidden harikaymışım." Kendi kendine konuşurken karşıyı dikizlemeyi bırakıp oturduğu banka uzandı ve gözlerini kapattı. Güneşinin kesildiğini fark edince sinirle gözlerini açtı. "Aiişh" Eunbi karşısında dikiliyordu. "Ya Gong Tae Kwang, burda napıyorsun sen?" "Go Eun Bi! Cidden konuşuyorsun. Ya, hayal kurmakta ne kadar iyiymişim." Kız tıslarcasına yamuk bir gülüş yerleştirdi suratına. "Ya, aptal mısın?" Taekwang yattığı yerden doğruldu ve parmağını kızın alnına koyarak kafasını itti. Saniyeler içinde kafasına yediği koca bir şaplakla sersemledi. "Go.. Go Eun Byul?" kekeledi. Kız gülümsedi. "Merhaba Gong Tae Kwang."

Mutluluğa 5 Kala YalnızlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin