Bölüm 3: "Ama sevdiğim kişi Han Yi An değildi."

709 37 21
                                    

Öncelikle bu kadar geç bölüm eklediğim için çok özür dilerim fakat taşınma işlerim ve okuduğum yerden memleketime dönmem derken bilgisayara vakit ayıramadım çok uzun bir süre bu yüzden bir kez daha özür diliyorum. Bu saatte yazdığım için de kısa bir bölüm oldu ama söz veriyorum telafi edeceğim. Bekleyen herkese çok teşekkür ederim, hikayenin geleceği kafamın içinde dönüp duruyor, bir çok güzel düşünce var aklımda ve yorumlarınızı okudukça daha da şevkleniyorum. Bu wattpatdeki ilk hikayem olduğu için kusurlarım varsa affola. Hepinizden yapıcı eleştirileri de bekliyorum, şöyle olsa daha güzel olurdu diye ekleyeceğiniz bir şey varsa çekinmeden yazın lütfen. Ayrıca hikayeyi hakim bakış açısı ile yazmaya başlamıştım fakat ileride kahraman bakışa geçmeyi düşünüyorum. Hangi karakterin ağzından yazmamı istersiniz ya da ara ara ikisinin ağzındanda mı yazayım bir yorum yaparsanız da beni mutlu edersiniz. Tekrardan özür diliyor ve teşekkür ediyorum hepinize. :'))

~~~ ~~~ ~~~ ~~~

"Nefretin sadece bize miydi? Eski Eunbyul'a noldu?" "Ne demek istiyorsun?" "Neden Amerika'da o bildiğimiz Go Eun Byul değilsin?" "Çünkü gerek yok." Taekwang devamını beklercesine kollarını birleştirdi kız da devam etti zaten. "Burada beni alaşağı etmek için bekleyen koca bir kurt sürüsü yok." "Yani tüm o cadoloz hallerinin savunma mekanizması olduğunu mu söylüyorsun?" "Sen nasıl anlamak istiyorsan." kız oturduğu çimlerden kalktı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Taekwang ardından bağırdı. "Çok kafa karıştırıcısın Go Eun Byul!" kız duymamazlıktan gelince oğlan birkaç adım daha attı ve tekrardan bağırdı "Ya kaba kız, seninle konuşuyorum sağır mısın?" Kız dalgalı saçlarını savurarak arkasını döndü ve delici gözleriyle oğlana baktı. "Senin kör olduğun kadar."

~~~ ~~~ ~~~ ~~~

Oyun konsolunu yatağının üstüne fırlattı Taekwang. Zaten son 3 eldir aptal bilgisayara yeniliyordu daha fazla oynayacak hevesi kalmamıştı. Telefonunu eline alıp ekran kilidini kaydırdı. Yine Eunbi'nin şaşkın suratı karşılamıştı onu. Gün içerinde kaç kez bu suratı gördüğünü artık sayamıyordu bile Taekwang ve bundan oldukça da memnundu. Eli kakaotalk'a gitti ve Eunbi'ye bir merhaba emojisi yolladı fakat birkaç saat geçmesine rağmen geri cevap alamayınca bunu saat farkına yordu ve tekrardan oyun konsolunu eline aldı. Sabaha kadar bıkmadan aynı oyunun aynı levelini geçmek için uğraştı. En azından kafası meşgul oluyordu böylece. Ardından telefonunu cebine tıktı, kulaklığını kulağına geçirdi ve yavaş adımlarla okula doğru ilerledi, sınıfa girdi ve kendisine en arkadan bir yer beğenip uyumaya başladı. Bir ara hocanın sesi arttığında uykusu bölündü ve kafasını kaldırıp etrafı kolaçan etti. Eunbyul kendisini izliyordu. Taekwang ile gözleri buluştuğunda kaçırdı kız bakışlarını. Taekwang umursamadı ve kafasını tekrar sıraya koydu. Ders bitene dek öyle bekledi ardından da eve gitti zaten. Diğer derslere girmek istemiyordu ve neyseki bu üniversitede devam zorunluluğu yoktu.

~~~ ~~~ ~~~ ~~~

Seaatle yine güneşini geri çekmişti, bardaktan boşanırcasına bir yağmur hakimdi geceye. Taekwang yağmurun altında yürüyordu. Islanmıyordu, hissediyordu yağmuru içinde. Evinin yakınlığından olsa gerek kendisini üniversitenin bahçesinde buldu yürürken. Geç olmasına rağmen hala 2.öğretimler ders gördüğü için üniversite ışıldıyordu fakat bahçe bomboştu. Zaten aklı olan kimse bu yağmurda dışarıda durmazdı. Bir şeyler yemek için kantine yönelmişti ki belli belirsiz bir hapşuruk sesi duydu. "Çok yaşa" dedi. Korece cevap verdi birisi. "Ya Gong Tae Kwang İngilizce aksanın da berbatmış, hiç şaşırmadım." Taekwang geri yürüyerek kızın yanına geldi. "Hiç de değil. Tabii senin gibi küçüklüğümüzden beri İngilizce dersi almadık, ama İngilizcem Kore ortalamasının üstünde." Taekwang yine kendiyle gurur duyar gibi yapmıştı. Kız güldü. "Hiç değişmiyorsun değil mi?" Oğlanın gülen yüzü soldu birden. "Bir kere değişmiştim ama hoşuma gitmedi." Kız gülümsedi fakat mutlu değildi bu gülümseyişi. "Ben de oradaydım. Unuttun mu? Seni değiştiren benim kardeşimdi." Oğlan Eunbi'nin bahsi açılınca kısa bir süreliğine daldı. Eunbyul'un gözleri de eş zamanlı derinleşti. "Bu kadar çok mu seviyorsun onu? Yani bakışların bile değişti birden. Eunbi'yi bu kadar özel yapan şey ne hep merak edicem sanırım. Keşke onu daha iyi tanıma şansım olabilseydi." Taekwang sorusunu yanıtlamadı. "Daha iyi tanıyabilirdin, eğer buraya gelmeyi seçmemiş olsaydın. Sahi neden buraya geldin?" "Burada okumak..." Oğlan parmağını dudaklarına götürerek sus işareti yaptı. "Hayalinin bu olmadığını biliyorum. O yüzden gerçek nedenini söyl." "Bunu sana söyleyeceğimi düşündüren ne?" Taekwang yandan bir gülüş attı. "Çocukluk arkadaşım olman. Bence Eunbi'nin kurtarıcı prensi olarak da bu cevabı hak ettim ha?" "Kurtarıcı prensi mi? Hayatımızın bir peri masalı olmadığı bir kez daha kanıtlandı desene. Çünkü kurtarıcı prens şu anda burda tek başına çünkü prensesimiz onu değil Kara Şovalyeyi seçti." Taekwang'ın gülüşü dondu. "Sen de bu yüzden geldin değil mi? Kardeşinle Han Yi An'ı yanyana görmeye dayanamadın çünkü. Han Yi An'a aşıktın değil mi? Demek ki burada yalnız olan tek ben değilmişim." Kız hışımla ayağa kalktı fakat oturduğu ıslak çimlerin arasındaki çamur yüzünden ayağı kalınca refleks olarak bir eliyle Taekwang'ı yakaladı ve Taekwang da onu belinden kavrayarak düşmesini engelledi. Ardından öldürücü bir gülümseme yerleştirdi suratına. "Sen de hiç değişmiyorsun kaba kız. Hala okul bahçesinde düşüp duran o küçük kızsın. Biliyorsun değil mi?" Eunbyul'un arkadaşlarından olan Katie'nin seslenişi ile bulundukları pozisyondan kurtuldu ikisi de ışık hızı içinde. Katie Danimarkalı bir değişim öğrencisiydi ve aşırı güzel bir kızdı. Güzelliğinin yanına bir de sempatik tavırları eklenince Eunbyul için ideal arkadaş olmuştu. "Hadisene proje için seni bekliyoruz içeride" diye bağırdı kız sabırsızca. Eunbyul tişörtünü düzeltti. "Geliyorum." Diye bağırdı o da ve kıza gülümsedi. İçten kocaman bir gülümsemeydi bu. Taekwang da paçasına sıçramış çamuru siliyordu ki gözlerini kıza kaldırdı. "Gülünce Eunbi'ye daha çok benziyorsun, daha sık gül." Dedi. Tam giderken yönünü değiştirerek oğlanın önüne geldi kız. "Haklıydın Gong Tae Kwang. Sevdiğim kişiyle, canımdan çok sevdiğim kız kardeşimi birlikte görmeye dayanamadığım için geldim buraya." Oğlan parmağıyla kızın kafasını itti. "Aigo, lisemizin kaba kızı Eunbyul meğer aşıkmış. Ne kadar da tahmin edilebilirsin Eunbyul şaşırdım." Kız oğlanın elini sertçe itti. "Ama sevdiğim kişi Han Yi An değildi."

Mutluluğa 5 Kala YalnızlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin