91 22 8
                                    

⋆bölüme oy vermeyi unutmayınnn⋆

𔓘

Seungkwan elindeki küçük çantasıyla karşısındaki minik bahçesi olan eve baktı. Karmaşa stres dolu hayatını kısa süreliğine de olsa geride bırakmış ve buralara kadar gelmişti.

"Üç yıldır boş burası. Eşyalar ama olduğu gibi duruyor, eski kiracı herşeyini burada buraktı, bende ellemedim. Eğer içeriyi kendin düzenlemek istiyorsan eşyalardan kurtula biliriz" Orta yaşlarındaki kadın ona gülümseyerek evi anlatıyordu. Yüzünün kenarındaki kırışıklıkların kadına çok yakıştığını düşündü genç.

"Sorun değil efendim, burayı istiyorum... Herşeyiyle..." Kadın gülümseyerek anahtarı Seungkwana uzattı. Seungkwan hafifce eğilerek anahtarı eline aldı ve tekrar teşekkür etti. Kadın gözden uzaklaştı ve sarı saçlı oğlan eve bakmaya başladı.

Bahçeden içeri geçti. Bahçe güzeldi, toparlamağın hiç uzun sürmeyeceğini düşündü. Vakti geldiğinde ilk işi buraya beyaz papatyalar ekmek olacaktı.

Eve girmeden önce elinde sıkı sıkı tuttuğu fotoğrafa baktı; bir kadın aynı bu evin karşısında, beyaz papatyaların yanında, kucağında iki yaşlarında bir çocukla kameraya bakıp gülümsüyordu. Kadının üzerinde beyaz bir elbise vardı. Omzuna değen kahverengi saçının yarısını toplamış ve yeşil kurdeleyle bağlamıştı. Küçük çocuk kocaman gözleriyle kadını izliyordu.

Anahtarı kapıya taktı ve yeşil renkteki kapıyı hafifçe itti. Cidden ev düşündüğünden çok daha güzeldi. Bir kere Seungkwanın en sevdiyi yeşil rengin tonları evde çok güzel kullanılmıştı. Seungkwan evin hiç bir köşesine dokunmak istemedi.

Yüzünde bir gülümseme belirdi. Sırt çantasını duvarın kenarına, üzerine de küçük bavul şeklinde olan silah çantasını koydu. Sonra kitapların olduğu rafa irerledi. Rafın çoğu kısmında kitaplar, bazı kısmında fotoğraf çerçeveleri vardı. Gördüğü şeyle gözlerini şokla irice açtı. Fotoğrafta kendisi vardı. Hatta hepisinde kendisi vardı. Birinde kazandıkları yarıştan sonra verdikleri bir röportajdan çekilmiş bir kareydi. Bir diğerinde, elinde silah hedefe odaklanmış bir şekilde çekilmişti. Hepsi internetten görüntülerdi. Bizzat çekilmemişlerdi. Bir diğer fotoğrafta altı aylık olduğunu düşündüğü bir bebek vardı. Bu bebek, Seungkwanın kendisiydi.

*ೃ༄

Seungkwan babasının yalnız oturduğunu görüp yanına geldi. "Baba napıyorsun?"

Adam on yaşındaki oğlunu yanına çağırdı. "Fotoğraflarına bakıyorum... Çok büyümüşsün..."

Seungkwan babasının yanına gelerek fotoğraflarla dolu kutunun içine baktı.

"Buradakilerin hepsi ben miyim baba?"

Adam gözleri dolu bir şekilde kafasını salladı "Sensin oğlum."

"Burada kaç yaşımdayım?" Eline bir fotoğrafı alıp babasına gösterdi.

"Yedi."

"Burada peki?"

"Altı."

Küçük olan fotoğraflara bakmaya devam etti. "Bebeklik fotoğrafım yok mu baba? Neden hepisinde büyüğüm?"

Adam ilk başta cevap vermedi, sonra kafasını sallayıp kendine gelmeye çalıştı. "Var tabii oğlum... Sadece burada değil. Ben bulunca sana gösteririm olur mu?"

nisan çiçeği✧verkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin