1

114 12 6
                                    

bir banka çökmüş, zihnimde çalan müziğe mırıldanarak eşlik ederken yalnız olmanın verdiği rahatlık titreyen sesimi umursamamamı sağlıyordu. hafiften yanmaya başlayan gözlerimi kapattım, bacaklarım durmadan sallanırken titrek bir nefes bıraktım havaya.

her köşeye sıkıştığımı hissettiğimde gelirdim bu parka. aslına bakarsanız da kimseyi bulamazdım. bu yüzden seviyordum burayı, en rahat hissettiğim yerdi. bu park alanı gittikçe eskidiğinde burası unutulmuş, herkesin istikameti yeni açılan park olmuştu.

bundan şikayetçi değilim elbet. belki bir burukluk var çocukluk anılarımdan kalan, ama şu an hissettiğim huzur bunun önüne geçiyor.

dudaklarımı birbirine bastırıp elimi iyice hırkamın içine gömdüm. esen rüzgar tenimi yalayıp geçerken bir yaş şakaklarıma doğru süzüldü.

belki saatlerdir bunu bekleyen diğerleri de takip etti onu.

ceplerim avuçlarımın sıkılığı arasında kaybolup giderken birkaç saniye sonra kendimi kasmayı bıraktım.

rahatça içimi döküyordum şimdi.

gördüğüm en yakın apartmanın benden fazlasıyla uzak olmasının da etkisi vardı bu rahatlıkta. ne gören vardı ne de duyan.

yerin kulağı olduğunu tam unutmuşken bir el dokundu durmak bilmeden sallanan bacağıma.

vücudum aceleci bir titreşime girip çıkarken hızla gözlerimi açtım ve karşımda kemik gözlüklerinin altından bana şaşkın bir şekilde bakan çocuğa diktim.

yumruk halinde hazır bekleyen ellerimi refleksle hırkamın içinden çıkarmış, vurmak için hafifçe kaldırmıştım.

nitekim bu çocuğun masum olduğunu düşündüren suratını görmeseydim çoktan dağıtmıştım da.

şaşkın bakışlarının sebebi de buydu belli ki, ani bir tepki beklemiyordu.

bir elimi kulaklığıma götürüp aceleyle çıkarttım. o da dudakları 'o' şeklinden vazgeçemezken ellerimin rotasını izliyordu. "korkuttun beni." diye tersledi.

her ne kadar ben agresif bir karşılık vermiş olsam da, aniden gelip bacağıma dokunan kendisiydi.

"sen de beni."

"özür dilerim." diyip yanıma oturdu. bu fazla rahat tavrı beni şaşırtsa da bozuntuya vermedim. onun da pek umrunda gibi durmuyordu zaten.

"iyi görünmüyorsun."

evet, tahmin edilebilir.

"sorunun ne olduğunu sormalı mıyım? tanımadığın bir insana anlatmak iyi gelebilir."

"gerekli değil."

burun kıvırdı. "sıkıcısın." nefes vererek güldüm.

"sorunumu anlatsam daha sıkıcı olmaz mıydım?"

gözlerini kıstı düşünür gibi. "sanmıyorum."

cebinden bir sigara paketi çıkardı. şaşırdım, sigara taşıyan biri gibi durmuyordu bakınca.

kokusu da gelmiyordu. sigara içen biri az çok belli ederdi kokusuyla. aksine o fazlasıyla hoş kokuyordu, her nefes aldığımda hissediyordum ve biraz daha solursam bağımlısı olacağımı düşündürüyordu.

"ister misin?" dedi dudaklarına bir tanesini yerleştirirken.

"yabancılardan gelen herhangi bir şeyi kabul etmiyorum."

sahte bir gülüş bıraktı. "komik çocuk." istemsizce güldüm.

elini sigarasına siper edip yaktı. dumanı dışarıya verirken hafif büzülen dudaklarına baktım. içimde hafif bir titreme hissettiğimde aceleyle önüme döndüm. gittikçe saçmalıyordum.

cheers darlin' | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin