3

59 10 8
                                    

and I lied, I should've kissed you
when we were runnin' in the rains

-

"şimdi bir düşündüm de," paketinden çıkardığı sigarayı dudakları arasına yerleştirirken "dışarda kalmak pek de iyi bir fikir değilmiş." diye söylendi.

"bunu şu an anlamış olman..." cümlemin devamını getirmeyip başımı yavaşça iki yana salladım.

"evim boştu aslında." her ne kadar ağzında sigara olsa ve çakmağıyla onu yakmaya çalışsa da sırıttığını fark edebiliyordum, gözleri kısılıyordu ve gizleyemediği gamzeleri gözlerime çarpıyordu.

"evine gitseydik keşke." dudaklarımı birbirine bastırdım. sessizce söylemiştim bunu, duymasa da olur diye düşünerek.

duymuş olacak ki kaşlarını kaldırarak baktı bana.

"içme şu zıkkımı." sigara kokusu burnuma gelmeye başladığında yüzümü buruşturdum.

kısık bir özür mırıldandı. şu an düşününce buna haddim olmadığını fark ettim. yalnızca birkaç saattir tanıştığın birinin ne içip içmediğine ne hakla karışabilirsin ki?

bunları düşündükten sonra çocuğa resmen evine gitme teklifi ettiğim kafama dank etti. halbuki en fazla bir dakika olmuştu söyleyeli. çok çabuk çelişiyordum kendimle.

teklifime cevap vermemesi biraz rahatsız hissettirse de dikkate almamış olması işime geldiği için sustum.

dudaklarındaki sigaranın dumanını benden ters tarafa üfleyip yere attı. bir hışımla ayağa kalktığında da bir güzel ezdi.

halbuki yere atmadan önce gördüğüm kadarıyla bitmemişti sigarası.

"gidelim mi evime?"

hızla kaşlarımı kaldırdım, heyecan basmıştı şimdi. bunu demesini beklemiyordum.

"neyime güveniyorsun da evine sokuyorsun acaba?"

burnunu kırıştırdı. "buradan bakınca fazlasıyla masum duruyorsun, karıncayı bile incitemeyecek gibi. kötü bir niyetim olsa hissederdim bence."

"dış görünüşüme aldandın yani?"

"pek sayılmaz. birkaç saat de olsa konuştuk, az çok tanıdım sayılır. bir zararının dokunacağını sanmıyorum."

"ben sana nasıl güveneceğim? ya evde bana bir şey yaparsan?"

"çok mantıklı sorular soruyorsun sus lütfen."

gülüp başımı öne eğdim. bir şey yapacağından değildi aslında ama yine de emin olamıyordum.

"bir şey yapacaksan şu ana kadar yapardın bence."

"şu an benim karşımda, benim hakkımda şüphelenip şüphelenmemen gerektiğini değerlendiriyorsun. gururum incindi."

istemsizce bir kahkaha patlattım. gözlerimi ona çevirip konuşacağımdaysa dudakları hafifçe yukarı kıvrılmış bir şekilde beni izlediğini fark ettim.

göz göze gelmemizden kısa bir süre sonra gözlerini benden ters bir tarafa çevirdi. o birkaç saniye içinde bütün vücudumdan bir sıcaklık geçtiğini hissettim.

görmeyeceğini bildiğimden yanaklarımı şişirip hızlı bir nefes verdim.

hatrı sayılır birkaç sessiz dakikadan sonra bana döndü tekrardan. "ee, kararını verdin mi?"

"sen beni istediğine emin misin?"

"kesinlikle. sen bana güvenebileceğinden emin misin?" diye sordu bu birkaç dakika öncesine ithafen. kısaca güldüm. "eminim."

cheers darlin' | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin