Elimde kan vardı ve ne yapacağımı bilmiyordum bıçak yere düşerken ki tiz sesi kulağıma gelirken ne yapacağımı düşünüyordum ,"cidden bu ceseti ne yapacağız" dedi iç sesim paniğe kapılmaya gerek yoktu çünkü bu gibi olayların birçok kitabını okumuştum ve de deneyimim olsun vardı.hepsinden biraz biraz bilgi edinmiştim.Hiç vakit kaybetmemem gerekiyor cesedi alıp arabanın arka koltuğuna attım. Yolda giderken bıçağı olay mahalinde unuttuğumu hatırlayıp geri dönüp bıçağı aldıktan sonra iç sesimin eve değilde daha uzaklara gitmem gerektiğini söylediğini duydum ve derhal işe koyuldum. Cesedi temiz bir siyah battaniyeye sardıktan sonra korkuyla paniğin ve aynı zamanda rahatlık iç güdülerini sert bir biçimde hissediyorum. Konuyu anlatıyım hatırladığım kadarıyla;bir pazar akşamı evde rakımı sek bir biçimde yudumlarken kederli bakışlarla duvarı izlerken bir arama geldi, Koray arıyordu ama ben koray'ı hatırlamıyordum ama içimden "çattı gene birisi" diye mırıldanarak aramayı açtım aceleli ve hüzünlü bir biçimde "hemen gel" dedi ve ben ne olduğuna anlam veremeyerek "kimsin sen beni nereden buldun? " dedim. "Boşver uzun hikaye sen gel konum atıcam" dedi zaten bir nedenim yoktu bari bir nedenim olsun dedim vasıfsız oturmaktan iyidir diye düşünerek attığı konuma doğru hızlı bir biçimde arabayla giderken onun kim olduğunu düşünüyor ve bende neden numarası kayıtlıydı. Normalde iyi hatırlama güdüsüne sahibim ama koray diye birini tanımıyorum.Konuma yaklaştıkça içimi korku ve heyecan bastırıyordu,konum ormanlık ve kampa açık bir alana benziyordu. Konuma gelmek üzereyken "Gel gel buradayım" dedi ve yüzünden tanıdım ama hâlâ tam olarak çıkaramıyordum ama bir yerde gördüğüme emindim. Ki herkes bu duyguyu bir kez olsun yaşamıştır. Elinde kan vardı soğukkanlılığımı koruyarak " beni nereden buldun" dedim " ya anlatırım acelemiz var şimdi bin arabaya"dedi sanırım düşüncelerini okuyarak anlamıştım olayı ama neden elinde kan vardı ,birini mi öldürmüştü yoksa hayvan mı vurmuştu?. Birinci ihtimal daha mantıklı geldi ama ben neden? Başka insan mı yoktu. Belli ki yoktu ama niçin beni alelacele çağırdı?, yoksa bana mı yıkacaktı olayı. Ama benim ona yaptığım bir kötülüğün olduğunu sanmıyordum. Klasik bir cinayet miydi yoksa basit bir şey miydi? Şimdi bunları düşünmeye vaktimin olmadığını kafamda geçirirken kafamı kaldırdığımda anında frene bastı koray ,kafamı gidona vurmuştum ama soğuğun etkisiyle ne hissediyor ne hissetmiyordum garipti ama anlatmaya değer mi bilmiyorum. Saate bakayım dedim analog saatimde saat ;01.23 geçiyordu ama telefonumda saat 0.45'ti ama o anda "emin olayım" diyerek saat " 1'dir dedim düz Türk hesabıydı. Büyük ihtimalle analog saati okumayı unutmuştum ama "neyse" diyerek doğruluğuna kendimi inanırdım ve nereye varlığımızı anlamadan sohbet etmeye başladık "yol uzun mu?" Dedim "yok,10 dakika'ya oradayız" dedi içimi rahatlattı koray'la herhangi bir münasebetimiz olmadığı hâlde ona kendimi yakın ,yılardan beri devam eden bir dostluk seziyordum ama eminsiz, kesin ve doğrulayıcı tavırlarımın birleşimini yüzümde barındırıyor ve yolda ki ağaçaların kusursuzluklarını izliyordum ardından, Koray'ın kontağı cevirip hemen koşar adımlarla kapıma gelip bir boşluğu işaret parmağıyla göstererek " şurada bir ceset var onu ben öldürdüm hiç neden öldürdün diye sorarak vaktimi boşuna harcama. zaten anlatsam bana hak verirsin" dedi ,tedirgin bir ses tonuyla o anda nedeni önemsemeyerek " bu cesedi ne yapıcaz ve neden beni çağırdın" dedim zaten elimden ne gelirdi ki, ben maximum evinde rakı keyfi yapan ve böyle vakitleri çok zor bulan bir Türk genciydim,klasik ,tekdüze yaşayan vasıfsız ve kederli aynı zamanda mutluydum bir neden yoktur benim gibilerin. Doğar ve hiç kimseye katkısı olmadan ölürdü. Şimdi size kendimi açıklamayayım konuya devam edelim.
Canımın sıkıldığı için geldiğimi hatirlamıştım "keşke gelmeseydim de rakımı bitirmiş fiziken ve bedenen mayhoş bir şekilde kanapeye uzanarak anılarımı hatirlasaydım"dedim içimden. Ama yapacak birşey yoktu. Bana " ne daldın öyle" dedi koray, "hiç" demekle yetinmiştim ama içimde onu kendimi herşeyi sorgulamıştım " dediğim gibi kaybedecek zamanımız yok o yüzden al bu çapayı ve göstereceğim yeri kazmaya başla" dedi onaylarcasına bakarak kafamı üste ve aşağıya salladım. Çapayı alelacele elinden alarak gösterdiği yere koşarak gittim hızlıca 1,5 metrelik bir çukur kazmıştım. Hızlı dediğime kanmayın olayın ciddiyetine kapılarak zaman çok hızlı geçmişti, yoksa 2 saat çukuru kazmak için uğraşmıştım. Koray elinde tahtalarla birlikte yanıma yaklaştı ne yapacağını anlıyordum tahtayı kenara bıraktıktan sonra ağaca asılı cesedi yukari sakınarak kaldırdıktan sonra bana "Bu yüzü hatırlıyor musun ?" Dedi " yüzü diyorsan evet ama kim olduğunu çıkaramadım" dedim tebessüm ve acı yüzünden okunuyordu " Bu benim daimi sevgilim adı nazlı şimdi hatırladın mı?" Dedi ben yine anlamamıştım ama belli etmeyerek tarafsız bir ifade takınarak " hee şimdi hatırladım" dedim cesedin yüzünü incelerken cesedin acı dolu bir biçimde ihanete uğramışa benzeyen yüzünden bir anda ayıldım. Sinirli bir ifade takınmıştı ve ağlayamadığı kesindi. Yüz okuma işinde kendimi küçükken eğitmiştim bu nedenle insanları konuşarak söylediğinde çok yüzüyle anlıyorum. İnsanların yüzünden herşey belli olur ağızı durdurabilirsiniz ancak yüzü ve mimikleri durduramazsınız onların anahtarı yoktur. Çok uzatmadan konuya geliyim, cesedi siyah büyük bir çöp poşetine atarken "Her zaman yanında bir siyah büyük bir poşet bulundur" dedi başımı onaylarcasına salladım" cesedi poşetin içine attıktan sonra üstüne ve altında 5'er tane tahta olucak şekilde yerleştirdi ve keder dolu bir biçimde nefes alıp vererek toprakla cesedin olduğu bölgeyi kapattı arada bir " keşke yapmasaydım" diye mırıldanarak işimizi bitirdik ve onu daimi yolculuğuna yollamış mıydık...İLK BÖLÜMÜ BİTİRDİĞİNE GÖRE YORUM DA YAPARSIIIN.