TESADÜF

11 3 0
                                    

Arkadaşlar hayalet okuyucu olmayın ve yıldızınızı atmayı unutmayın lütfen.

Sabah uyandığımda yine her tarafım tutulmuştu. Fakat umursamadım, çünkü büyük planlarım vardı. Uyuya kaldığım koltuğun üzerinden kalkıp banyoya doğru yürüdüm. Güzel bir duş aldıktan sonra bornozumu giydim ve odama çıktım. Rahat bir şeyler giyip tekrar mutfağa indim ve  Kahvaltımı hazırlamaya başladım. Güzel bir kahvaltıya ihtiyacım vardı, bugün uzun bir gün olacaktı. Kahvaltıyı hazırlayıp masanın başına oturdum.
Güzelce doyduktan sonra tekrar odama doğru yol aldım. Dün aldığım malzemeleri yatağımın üzerine yaydım  ve elbisemi elime aldığım gibi üzerime giydim. Peşinden oyalanmayarak makyajımı yapmak için aynamın önüne oturdum. Elime aldığım ince ve parlak yapılı fondötenimi yüzüme yedirdim.  Peşinden kapatıcımla göz altlarımadan geçtikten sonra göz makyajıma başladım. Göz makyajımı elbisemin üzerindeki çiçeklere göre yapacaktım, bu yüzden toz pembe bir farla göz kapağımın üzerinden geçtim. Gözlerimin pınarları ve kenarlarına şeftali tonu farımı sürdükten sonra göz kapağının tam ortasına zarif bir ışıltı ekledim. Eyelinerle nerdeyse yokmuş gibi gözlerime birer çizgi çizdim  . Elime aldığım kontürle  burnumu şekillendirdikten sonra üzerini altın sarısı parlaklıklarla  süsledim. Aynı tarifeyi allığımı  sürdükten sonra elmacık kemiklerime uyguladım.  Dudak kalemiyle dudaklarımı çerçeveledim ve içine yine şeftali tonuna sahip bir ruj sürdüm. Böylece makyaj aşaması sona ermişti.
Saçlarımı maşayla bukleler haline getirdikten sonra dün aldığım tacı kafama yerleştirdim ve aynaya baktım. Yeni aldığım ayakkbılarımı da giyince aynanın önünde faklı biri duruyormuş gibi hissettim. Fakat birşey eksikti aldığım elf kulaklarını taktıktan sonra evden çıktım.

                                                  ***

Mezarlıkların yanına geldiğimde geçitin olduğu tarafta biri var mı diye kontrol ettim. Neyse ki kimse yoktu , geçite doğru ilerledim ve içinden geçtim. Karşımda duran her zamanki Valentino tabelasına bakarak patika yolu takip ettim. Kasabaya geldiğimde geçen seferin hıncını çıkarırcasına her yeri incelemeye koyuldum. Artık halk bana ters ters bakmıyordu bu yüzden rahatça hareket ediyordum. Biraz ötemde duran dükkanın
İçine girdiğimde hemen rafları incelemeye koyuldum.  Akıla gelebilecek her şey değişik motiflerin olduğu raflara sırayla dizilmişti. Dizilen malzemelerin üzerinde tek bir toz tanesi bile yoktu. Burası bir toptancı dükkanı gibiydi. Daha fazla o dükkanda oyalanmadan dışarı çıktım ve farklı bir dükkanın önüne geldim. Burası biraz manava  benziyordu tezgah üzerine kurulu grimsi tonlara sahip kasaların içine değişik taşlardan oyularak yapılmış  minyatür çiçek türleri yerleştirilmişti. Biraz daha çiçeklere baktım, arkamda olan ve yine manava benzeyen dükkanın yanına gittim . Diğer dükkan gibi bu tarafında grimsi kasaları vardı ama içlerine gerçek çiçekler koyulmuştu . Çiçeklerden biri ilgimi çok çekmişti daha yakından incelemek adına elime almak için yeltendim. Elimi camsı çiçeğin üzerine değdireceken birinin bana seslendiğini duydum. Sesin sahibine bakmak için kafamı kaldırdığım sırada yaşlı ,elinde  odundan bastonu olan, saçları bembeyaz olmuş bir kadın gördüm. Gözlerini yırtarak "aaah siz insanlar hiç uslanmıyorsunuz " dedi ve çiçeğe uzanan elimi bastonuyla ittirdi. Duyduğum şey üzerine şok olmuş bende gözlerimi yırtarak kadına sormuştum " nereden anladın insan olduğumu?"  Tekrar bastonunu uzatarak düşmüş ama saçıma takılan elf kulağımı gösterdi ve ekledi " ayrıca buranın halkı becca çiçeğine çıplak elle dokunacak kadar aptal değildir." Hafifçe sırıtarak geri çekildi. Elime aldığım elf kulağıyla abışıp kadım, yediğim tokat etkisi veren sözle utancımdan sanırım kızarmanın çok ötesine geçmiş artık morarmış bir yüzle kadına doğru bakıyordum. Uzun süreli bakışımın ardından hızla elf kulağımı yerine taktım ve koşmaya başladım. Kasabanın biraz uzağında kalan bir dükkan daha bulmuştum.Dükkanın yapısı oldukça değişikti,ahşap ve cam birleşiminden yapılan dükkana odaklanmış kapısının nerede olduğuna bakıyordum,fakat kapısı yoktu . Camdan olan kısmın önüne geçerek incelemeye başladım. Dükkanın içini görebiliyordum , içeride bir sürü raf vardı hepsinin üzerinde rengarenk oyuncaklar, peki ama dükkanın sahibi neredeydi? İçeriyi incelerken bana doğru olan cam kısmın üzerindeki rafların belli bir yere kadar uzandığını fark ettim. Fark ettiğim şeyle camdan  uzaklaştıktan sonra hızlanarak cama koştum. Kafama çarpan yumuşak yapıyla kendimi geri çektiğimde yumuşak yapının bir el olduğunu fark ettim. Elin sahibine bir bakış attım. Oldukça yakışıklıydı kızıla çalan saçları ,küçük yüzüne parlaklık katıyordu, neredeyse estetikten bir burnu ve pembemsi dudakları vardı. İçimden nereden çıktı şimdi bu diye utancımdan kızarmış yanaklarımı saklarken onun konuşmaya başlamasıyla içimdeki sesi susturdum.
" Hadi ama dostum babam bu camlara kaç pepa ödüyor biliyor musun?" 
Kafamı kaldırmadan içimden geçirdim pepa da neyin nesiydi? , buranın para birimine verdikleri isimdi sanırım "ödüyor" dediğine göre...
İç sesimle konuşmam bittikten sonra kafamı kaldırarak gözlerimi onun kahverengi gözlerine sabitledim. İçime gelen cesaretle "ben bir insanım tamam mı  nereye nasıl girilir bilmiyorum . Sadece dükkana girmek istemiştim" dedikten sonra bana doğru eğilerek kısık sesle " peki ama burada insanlara neler yapılıyor biliyor musun?" Doğrusu dediklerinden ürkmüştüm fakat duruşumu bozmadım . Donmuş bir şekilde onu kahverengi gözlerine bakarken birinin beni çektiğini hissettim. Beni çeken kişi bir kızdı ve tam anlamıyla az önceki çocuğun klonlanmış haliydi. Bana  doğru bakarak " Pars dükkana gelen insanların her birine hep aynı şeyi yapar sen onun kusuruna bakma "dediğinde ne dediğini anlamadan kafa sallamıştım.  Önümde duran kız donuk halime gülerek " merhaba ismim Neva ve Pars'ın kardeşiyim." Elini uzattığı sırada donuk halimden çıkmış " bende Efil taştığımıza ve beni kurtardığına memnunum." diyerek elini sıktım. Tanışma faslımız bittikten sonra Neva dediklerime güldü ve  Parsa  bakarak" insanlara hep aynı şeyi yapıyorsun dedi."Pars omuzlarını silkeledikten sonra küçük bir çocuk misali "sende hep beni bozuyorsun" diye trip atarak önden dükkana girdi.

GEÇİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin