10

490 46 124
                                    

[Bu bölüm için şarkı önerisi: xdinary heroes= good enough]

_______________

Saat gece 1 olmuştu bile. Ben hala Jisung ile sahildeydim. Jisung'un bacağına başımı koyup yatıyordum. O da benim saçlarımı okşuyordu. O halde 40 yıl kalabilirdim. O kadar huzurlu ve güzel ki. Bir yandan Jisung'un nefes sesini bir yandan da denizin dalga sesini duyuyordum. Kafamı yan tarafa çevirdim. Jisung'un yüzüne doğru. Gözleri uykulu uykulu bana bakıyordu. "Uykun mu geldi?" Diye sordum. Kafasını salladı. "Evet ama sabaha kadar seninle olmak istiyorum." Dedi. Gülümsedim. Başımı bacağından kaldırdım.

"Benim eve geçebiliriz istersen. Ama dağınık biraz."

"Sorun değil seninle olayım yeter. İstersen benim eve de gidebiliriz."

En sonunda Jisung'un evine gitmeye karar verdik. Motorumu da sonra alırım okuldan.

Ayağa kalktım. Jisung'un elinden tutup onu da kaldırdım. Yine beraber yürüyorduk. Yine el ele tutuşuyorduk.

(...)

Jisung'un evine geldik. Hiçbir yere uğramadan direk yatak odasına gittik. Jisung üstündekileri çıkartıp rahat birşeyler giydi. Benim için de pijama verdi. İkimiz de soğuk yatağa girdik. Jisung yanıma yaklaştı. Kafasını omzuma yasladı. Elini göğsüme koyup okşadı. Elimi beline doladım. Biraz zaman geçtikten sonra Jisung'un uyuduğunu fark ettim.

(...)

Sabah Jisung'un sesiyle uyandım.

"Sevgilim kalk hadi okula geç kalıcaz."

Dünya'nın en huzurlu sabahlarından bir tanesiydi. Diğerleri de eskiden Jisung ile olduğumuz zamanlar zaten. Bir kez daha seslendi Jisung "hadi ama geç kalıcaz." Gözlerimi açtım. Jisung karşımdaydı. Esnedim "Günaydın miniğim" dedim. "Günaydın Minho'm" diye cevap verdi. Minho'm mu? DUR AMINA KOYİM DONUMU DA VERİCEM AL. Yataktan kalktım. Jisung'umun yedek formasını giydim. Ben giyerken Jisung bizim için cocopops hazırlıyordu.

Beraber oturup yedik sonra da evden çıkıp okula doğru yürümeye başladık. Jisung telefonuyla uğraşıyordu. Bense kolumu onun omzuna atıp düşmemesini sağlıyordum. BIG BOYLARDAN FARKIM YOK😎.

(...)

Okula geldik. Bir bankta Yongbok ve Hyunjin'in gelmesini bekliyorduk.

"Nerde kaldı bunlar ya?"

"Nerde olucak sevgilim Yongbok motoru kaplumbağa hızında kullanıyor anca gelirler."

"Kankam diye demiyorum gerçekten çok yavaş. Motor demişken seninkine baktın mı? Yerinde duruyordur umarım."

"Baktım da kimsenin götü yemez benim motorumu ellemeye."

"Tabi ya korkulur senden."

"Ehehe."

Tatlı tatlı konuşurken bizimkilerin geldiğini gördüm. Jisung yanımdan kalkıp Yongbok'un yanına koşarak gitti ve ona sarıldı. Tavuk Yongbok'u kıskanacağım aklımın ucundan geçmezdi. Hyunjin'in de kıskandığı yüzünden belliydi. Onlara doğru yaklaştım. Kolumu Hyunjin'in omzuna yasladım. "Günaydın kanzim" dedi Hyunjin. "Günaydın kankam, sana da günaydın Yongbok." Diye cevap verdim Jisung'un kollarından ayırarak. "Ay günoo!" Dedi Yongbok. Yemin ediyorum elektrik transferlerinden daha fazla enerji var bu çocukta. Beraber okula girdik. Sonra da Jisunglardan ayrılıp sınıfımıza geçtik. Hyunjin bana döndü. "Gözlerinin içi gülüyo lan" dedi. Sırıttım. "Hayatıma yeniden Jisung girdi amına koyim nasıl gülmiyim? Bu sabah bana Minho'm dedi biliyo musun? Ağzına çok yakışıyor" dedim. "Evlilik görüyorum" dedi alaycı bir şekilde. Ona göz devirdim. Sınıfın başkanı Chan geldi yanımıza. Elinde iki tane kahve vardı. "Günaydın halkım nasılsınız?" Dedi. "Oo başkan günaydın bize mi?" Diye sordu Hyunjin kahveleri göstererek. Hayır anlamında kafasını salladı. Köşede durup bize bakan çalışkan çocuk Seung'u göstererek "maalesef hayır sevgilime götürüyorum. İsterseniz alayım sizede" dedi. Hyunjin "yok saol afiyet olsun size" diyerek karşılık verdi. Şaşkın gözlerle Hyunjin'e baktım. Chan gidince Hyunjin konuşmaya başladı. "Baya zamandır sevgili onlar Seung korkuyor kötü tepki almaktan bu yüzden bilmemen normal." Dedi. Anlamış bir şekilde kafamı salladım.

Sahilde seninle//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin