"Aptal mısın?" Yüksek sesim karşımdaki genci daha da sinirlendirirken geri adım atmaya niyetim yoktu. Bazı şeyleri anlamalı ve olmayacak şeylerin üzerine gitmemeliydi. Şuan onu sinirlendirmem ya da üzmem, ileride daha kötü bir ruh halinde olmaması içindi. Ama o, bunu anlıyor gibi durmuyordu.
"Ya tamam kavga etmeyin artık. Oturun şuraya sakince konuşalım lütfen." Kerem Atakan yalvarırcasına konuşurken onu umursamıyoruz ikimizde. Altay elini yumruk yapmış, biraz olsun sakinleşmeye çalışıyor.
"Lan bir kere reddetmiş çocuk seni. Niye hala etrafında geziniyorsun? İlla nefret mi etsin senden? Bu kadar inat neyin aptallığı?" Sözlerim fazla ağırdı, çünkü düşünerek konuşmuyordum. Belki sonradan söylediklerim için pişman olacaktım ama sonuna kadar haklıydım, bunun bilincindeyim.
"Etsin lan etsin, benden nefret etsin. Onu biraz daha göreyim, biraz daha sohbet edeyim, biraz daha yanında bulunayım; gerekirse nefret etsin benden, umurumda değil amınakoyim. Anlıyor musun?" Ses tonu benimki gibi yükselmiş, oldukça sinirli bir şekilde konuşuyor. Burnumdan soluyarak bakıyorum arkadaşıma.
"Hayatımda gördüğüm en gerizekalı insansın. Ya sana kaç kere dedim ben; 'Zaten sevdiğini itiraf ederek hatayı baştan yaptın. Bundan sonra etrafında çok dolaşıp onu rahatsız edip kendinden soğutma. Bir gün seveceği varsa onu da bitirirsin.' diye. Al işte, sıktın artık çocuğu. Artık seninle düzgünce sohbet eder mi sanıyorsun? Yanında bulunmak ister mi? Bir sorgula, bir çalıştır şu siktiğimin kafasını. Bok ettin her şeyi iyice."
Yüzündeki yıkılışı gördüm o an. Bu kadar kaba konuşacağımı beklemiyor gibiydi. Çattığı kaşları yumuşamış, sıktığı dişleri serbest kalmış, göz bebekleri inanamaz gibi bakıyor. Kendime vurma isteğiyle kasılıyorum. Ne kadar haklı olursam olayım, sözlerim fazla yaralayıcıydı.
"Başlayacağım Kerem'inize de size de ha. Siktirmeyin belanızı oturun şuraya. Yoktan yere kavga ediyorsunuz gerzekler." Atakan'ın sözlerinden sonra hızla ayrılıyorum odadan. Vestiyerden aldığım montu üzerime hızla geçirirken arkamdan seslenişini göz ardı ediyorum.
"Talha nereye? Ya abi ikinizde birbirinizden salaksınız yemin ediyorum." Kapıya doğru geldiği sıra suratına kapatıyor, asansöre bindiğim gibi zemin katı tuşluyorum.
Hala seslenişleri kulağıma doluyor ama umursamıyorum. Yavaşça aşağıya inerken kendime küfürler ediyor, en yakın arkadaşımı yoktan yere kırdığım gerçeğini aklımdan çıkaramıyorum. Saçma sapan sebepler yüzüne bu kadar yükselmemeliydim, hata bendeydi. Altay hep böyleydi; kafasına estiği gibi davranırdı. Sonucunun kötü olacağını sakince anlatmalıydım, ama becerememiştim.
Açılan asansörden çıkıyor, demir kapıyı iterek kendimi dışarıya atıyorum. Karşılaştığım soğuk vücudumu titretirken çıplak ellerimi ceplerime koyuyorum. Karın üzerinde spor ayakkabıyla yürüdüğüm için aptallığıma hayıflanıyor, yinede nereye gittiğimi bilmeden yürümeye devam ediyorum.
İkimizde herhangi bir konuda karşıdakini alttan alamayan insanlardık. Biliyordum; biraz daha tartışmaya devam edersek sakinleşmez, aksine birbirimize zarar verebilirdik. Ben evden ayrılmasam o giderdi sakinleşmek için. Olayı büyüttüğümden dolayı gitmesi gereken kişinin ben olduğunu hissetmiştim, ya da aptal çenemin kapanmasının tek yolu bu olduğu içindi belkide, bilemiyorum.
Yavaş yavaş süzülerek aşağıya düşen kar tanelerini izleyerek yürüdüm bir süre. Hava fazlaca soğuktu ve ben sadece bir montla dışarı çıkmıştım. Ne botum, ne atkım, ne de bir berem vardı. Yüzüm buz kesmişti, sıcak bir yere girmeliydim.
Eve kapanan insanlar yüzünden bomboştu sokaklar. Bembeyaz yollarda yürürken duyduğum sesler köpek havlamalarından ve birkaç arabadan ibaretti. Korkak bir yapım olmasına rağmen ilerlemeye devam ettim. Büyük ihtimalle bir markette biraz gezinir, Altay'ın sakinleştiğini ve benim artık mantıklı düşünecek hale geldiğimi anladığımda eve dönerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırım Taşları - Tayyip Talha'Cenk
HumorKaranlık, ıssız bir sokakta başladı bizim hikayemiz. O sanıldığım için bulaştığım sokak hayatından kurtulmam için yine o savaş vermişti. Bana, "Benden nefret etmelisin." demişti. Ben ise ona aşık olmuştum. Cenk Tosun × Tayyip Talha Sanuç