0.2 Ona sığınmak

279 36 4
                                    

"Benim notlar nerede?" diye soruyorum birlikte ders çalıştığımız arkadaşlarıma. Altay, bu yıl gireceğimiz Kpss sınavı için çalışırken, Kerem ise bugünkü derste çıkardığı notları okuyor.

"Ne bilelim oğlum, senin notlarının bekçisi miyiz?" Altay'a göz devirip çantamı, bilmem kaçıncı kere karıştırıyorum. Bulamadığım kağıtlar yüzüne yanaklarımı şişirip oflarken ayağımın ucuyla Kerem'in bacağını dürtüyorum.

"Ati, senin notlara birlikte çalışalım mı?" Kerem bir dakika işareti yapıp okuduğu cümleyi bitirdikten sonra kafa sallıyor. Yerimden kalkıp onun yanına ilerlediğim sıra, en baştan uyarısını yapıyor.

"Reis okuyamazsan karışmam ama. Ben bile zor okuyorum yazdıklarımı." Onun yazı stilini bildiğimden ve alıştığımdan dolayı sıkıntı etmeden yanına oturuyorum. Çalışıp bıraktığı kağıtlardan birini aldığımda yazıları okumaya başlıyor, ama katiyen bir şey anlayamıyorum.

"Kanka, tamam sen hep kötü yazıyordun ama daha da sikmişsin yazını. Bu ne lan? Çivi yazısı falan mı? Ayrıca, hadi kelimeleri zorlasam bir şekilde okuyabilirim. Cümlelerdeki mantık eksikliğine bak, anlamı nerde bunların amınakoyayım? 6 yaşındaki kuzenim daha mantıklı cümle yazar."

Söylenmelerimin ardından kağıdı elimden sinirle çekiyor ve omzumdan ittiriyor. "Beğenmiyorsan okuma kardeşim. Gel oku diye ben mi söyledim?" Tribini görmezden gelip etrafa bir daha bakınıyorum. Göremediğim kağıtlar yüzünden ellerimle yüzümü sıvazlarken aklıma gelenle hızla telefonumu kavrıyorum.

"Kerem'de kaldı tabii abi, nasıl aklıma gelmedi?" Kendi kendime mırıldanarak Kerem'e bir mesaj çekerken Altay'ın bakışları saniyelik olarak telefonuma kayıyor.

Kerem, bizimle birlikte aynı üniversitede, aynı bölüm olan tıbbi görüntülemede okuyan biriydi. Amfideyken sık sık sohbet eder, beraber vakit geçirirdik. Aşırı yakın olmasakta iyi geçinirdik.

Kerem Atakan ile ben onunla güzel bir arkadaşlık ilişkisi kurmuş olsak bile Altay'ın hisleri maalesefki bu kadarla sınırlı değildi. Ondan hoşlanmıştı ve tüm itirazlarımıza rağmen bunu Kerem'e itiraf etmişti. Hislerinden emin olmadığını biliyordum. Ayrıca, yakın bir zamanda tanıştığımız için erken olduğunu söylemiştik ama bizi dinlememişti.

Kerem'in, Altay'a karşı henüz bir şeyler hissetmediğini düşündüğümden üzülmesini istemiyordum. Bizi dinleyip bir süre de içinde tutmasını istesem bile o, yine inatçılığını ve kararlılığını sürdürüp duygularını dışa vurmuştu. Karşılığında red alması ise olağan olmuştu.

"Bende yok amınakoyim. Olsa niye vermeyeyim?" Kerem'in cümlesiyle mesaj bekleyen gözlerimi deviriyorum. Altay onun mallığıyla alakalı birkaç söz söylerken gelen mesaj sesiyle bakışlarımı telefonuma çeviriyorum.

Kerem:
Kanka notları kopyaladıktan sonra yanlışlıkla kendi kağıtlarımın arasına karıştırmışım ya

Acilse gel istersen vereyim

Ona olumlu bir mesaj çektikten sonra telefonu cebime atıyor ve ayağa kalkıyorum. "Benim notlar Kerem'de kalmış. Onları alıp geleceğim." Kısa bir açıklama yapıp karşılığında görüşürüz tarzı cavaplar alarak montumu üzerime geçiriyorum. Kendimi önce kapıya, ardından da binanın dışına atıyorum. Yüzüme çarpan soğuk havayla az da olsa titrerken yürümeye başlıyor, Kerem'in evine doğru yol alıyorum.

Evi, yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüme mesafesindeydi. Ama çok vakit kaybetmek istemiyordum. Bu yüzden kestirmeden gitmek için bir ara yola sapıyorum. Batmak üzere olan güneşin turunculuğuyla yoluma devam ederken gelen adım sesleriyle kaşlarımı çatıyorum. Bunlar benim adımlarım değildi.

Kaldırım Taşları - Tayyip Talha'CenkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin