İki şarkı, 3 şarkı derken tekrar saate baktığımda dersin başlamasına 5 dakika kaldığını görmemle aniden doğrulup ayağa kalktım.
Şu anki yerimden okula kadar 10 dakikaydı çünkü, koşmam gerekecekti..
Ben aniden kalkınca haliyle adını bilmediğim çocuğun kulağından kulaklık çıkmıştı ve o da benim kalkmamla birlikte oturur hale gelmişti.
Şaşırmıştı sanırım aniden yerimden fırlayınca. Kim şaşırmazdı ki zaten.
"ne oldu birden ne güzel dinliyorduk şarkı"
"evet dinliyorduk daa benim yetişmem gereken bir okulum var ve derse de 5 dakika kaldı"
"yok yazılırsam direkt ailemi ararlar beni lafa tutma"
"lafa tutmayım mı? Pekalaa, o zaman başka zaman karşılaşırsak yine diye görüşürüz diyeyim."
" Şarkı zevkini beğendim bu arada uyumlu zevklerimiz"
"teşekkürler, görüşürüzzz"
Arkamı dönerek çantamı iki koluma birden geçirdim. Ve hızla koşmaya başladım.
Küçükken çok hızlı koşardım ve bu özelliğimi kaybetmeyeyim diye haftada iki gün koşu yapardım 1 saatlik. Ve yaptığım koşu bu gibi durumlarda benim için çok iyi oluyordu.
Tam tamına zil çalarken girdiğim okul kapısının önünde bekleyen matematik hocamız yine bana gıcık bakışlarından atıyordu.
Annesine sövdük sanki. Tamam bi ara derste kendi kendime söylenirken annesine küfretmiş olabilirim de o yanlışlıkla olan bir şeydi canım.hem nası duyduysa :/
1 senedir bana bu yüzden takık.
Gerçekten delirme aşamasındayım bundan dolayı.Sınıfa girdiğimde kimseyle göz teması kurmadan, başım önde elim çantamın kulplarına geçirili bir şekilde duvar kenarında olan sırama oturdum. En arkada ve duvar kenarında oturuyordum çünkü ışığı sevmem.
Benim gibi sessiz insanlar hariç aynı ortamda bulunmayı da sevmem. Yapmacık geliyorlar ama bu sabahki çocuk öyle değildi. Nedense yanına gidip oturasım geldi. Aklımda o çocuk varken hocanın derse girdiğini fark etmeden başım yerde duruyordum.
"gül!"
"hoca sana sesleniyor"
Kısık sesli adımı duyduğumda o tarafa bakıp diğer cümlesini anlamamla kafamı hocaya çevirdim.Hoca bana bakıyordu bende ona bakarak
"buyrun hocam, duymadım kusuruma bakmayın""önemli değil gül sadece bugün derse giremeyeceğim gitmem lazım sınıfın başında senin durmanı istiyorum" diyen hocamızla birlikte şaşırdığımı belli etmemeye çalışarak "tabii hocam" deyip hocanın eliyle öğretmen masasını göstermesini izledim. Yavaşca yerimden dalgınlıktan daha omzumdan çıkarmadığımdan çantamla kalkarak oraya ilerledim.
Herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Bazıları kıskanç bazıları şaşkın bakan gözlerdi tahmin edebiliyordum.
Sınıf başkanına söylemek yerine hocanın bana demesi beklenmedik bir şeydi.
Masaya oturup gözlerimi sakince sınıfın üzerinde gezdirirken bazı bakışlar üstümden umursamazca kalkıyor kimisi de aşağılarcasına bakıyordu.
