10 Aralık 1998
Zehra Hanım'ın sesi tüm konağı inletiyordu."İstemiyorum ben bu kızı götürün!" diye bağırdığında konakta hakim olan diğer bir ses de istenmeyen bebeğin ağlama sesleriydi.
Ağladıkça ağladı. Sanki anlıyormuş gibiydi. İçinde hep istenmediğini biliyordu sanki.
Ahmet Efendi ne yapacağını bilemiyordu. Zehra Hanım baştan beri doğacak olan bu kız çocuğunu istememişti. Başta Ahmet Efendi ilk çocukları olduğu için korktuğunu düşünmüştü.Ve eşine anlayışla yaklaşmış onu sakinleştirmek için hamilelik dönemi boyunca çabalamıştı.
Bugün aslında onların en mutlu günü olmalıydı.
Ama evde cenaze havası hakimdi. Bunun sebebinin kendi kızları olması Ahmet Efendi'nin canını sıkıyordu.
Karısının kucağından aldığı kızına baktı. Küçük kızı ağlamaya devam ediyordu. Ahmet Efendi kızına bakarken tüm bakışlar gürültüyle açılan konağın kapısına döndü.
Ahmet Efendi şaşkınlıktan ne yapacağını bilemezken Zehra Hanım hızlıca onların yanına ilerledi.
"Hoş geldin anne." diyerek Süreyya Hanım'ın elini öpmeye çalıştı. Süreyya Hanım elini çektiğinde gelini ona şaşkınlıkla bakıyordu.
"Sen kızına annelik bile yapamıyorsan anneliği sakın ağzına alma Zehra." Süreyya Hanım'ın tavrı konakta ki herkesi ürkütmeye yetiyordu. Zehra zorlukla yutkundu. Acaba biliyor mu? diye düşünürken Süreyya Hanım'ın ona olan alaycı bakışları kalakalmasına sebep oldu.
Süreyya Hanım, bu konağın hanımıydı. Eşi vefat ettikten sonra iki oğlu ve gelinleri ile bu konakta yaşamını sürdürmeye devam etmişti. Eşinin vefatından sonra bile dimdik durmuş ailesine sahip çıkmıştı. Bakışları küçük oğlu Ahmet Efendi'ye döndü. Sonrasında ise kucağında ki torununa.
Ellerini oğluna uzattığında Ahmet Efendi başta şaşırmış ama hemen kızını annesinin kucağına bırakmıştı.
Süreyya Hanım'ın torununu kucağına alması ile herkesin şok olması bir olmuştu. Doğduğu andan beri susmayan bebek babaannesinin onu kucağına alması ile susmuştu. Gözlerini yavaşça açtığında babaannesinin gülümsemesi aslında her şeyi açıklıyordu.
"Güzel torunum sen tüm kötülüklerin içinde var olan ama kötülüğün sana bulaşmasına izin vermemiş bir kız olacaksın. Aynı tüm kötülüklere rağmen parlayan değerli bir taş gibi. " dedikten sonra gülümsedi.
"Evine hoş geldin Beril Arıkan." Süreyya Hanım içinden defalarca tekrar etti. Evine hoş geldin Beril'im.
❤
Ben Beril Arıkan. Yalnızlığı hayat felsefesi edinmiş olan o kızım.
Diğer insanlar gibi yalnızlığın ne kadar zor olduğundan değil,ne kadar kolay olduğundan yakınanım.
Bu zamana kadar annem ve babamın var olmalarına rağmen yokluklarıyla büyüdüğüm için yalnızlık benim için her zaman kolay olan yoldur. Asıl zor olan yanımda ailem olacak birilerinin olmasıydı.
Babaannemin anlattığına göre annem beni hiçbir zaman istememişti. Babamda anneme olan aşkından dolayı bana hiçbir zaman sıcak bakmamış,annemin yanında olmayı seçmişti. Babama bu konuda hiçbir zaman kızmamıştım.
Anneme aşıktı. Ama annemin babama aşık olduğunu düşünmüyordum. Babamın ona bakarken parlayan gözlerine defalarca kez şahit olmuşken, annemin bu bakışlarına sadece bazı zamanlar şahit oluyordum. Bu bazı zamanlar ise genellikle babamın beni suçladığı,üstüme geldiği,beni bir böcek gibi ezmeye çalıştığı zamanlar oluyordu.