pistol

322 32 55
                                    

genç uzun zamandır yaptığı gibi balkonunda oturmuş, gecenin bir yarısı bir elinde sigarasıyla uzun uzun geçmişi düşünüyor.  çoğu insan, çoğu zamanını geçmişi düşünerek ve ya geçmişdeki yaptıklarını düşünerek geçirirler. sanki uzay boşluğunun içinde süzülüyormuş gibi hissettiren bir aktivitedir. bir süre sonra karadeliğe çekilirsiniz. zihninizin derinliklerinde olan karanlığınızla baş başa kalırsınız. geçmiş dedikte aklınıza iyi anılar da gelebilir, kötü anılar da. hangisi sizde daha fazla iz bırakmışsa, terazinin o gözü ağır basardı. bu yüzden de insanlar için geçmiş acı verici olmakla birlikte, yüzünüzde belki, küçük bir gülümseme yaratabilir. küçük gülümseme yaratmasının sebebi; yanınızda olmayan insanlarla yaşanan güzel anılardır. ya da kocaman gülümseme ve yanınızda mutluluk sebebinizle birlikte eski anılarınızı, gençken ve ya yetkinlik devrinden kalma; şu anda saçma gelse bile sizi gülümseten anıları hikayeymişcesine bir-birinizden dinlerken gözleriniz önünden bir kaset oynatıyormuşcasına akıp giden anılardır.

bu gencin yüzünde ne büyük, ne de küçük bir gülümseme kırıntısı yoktu. senelerdir yalnız yaşadığı evindeydi. aileye geldiği ilk gününde aile içinde büyük bir kutlama vardı. çünkü, uzun zamandır ailesi çocuk istiyordu, lakin annesinin sorunlarından dolayı hamile kalamama ihtimali vardı. evlilikten seneler sonra soğuk bir kış günü ilk karların arasında zorlu bir doğum olsa bile, boş bir hastaneyi dolduran ağlama sesleri ile geceyarısı ay yüzlü çocuk gözlerini dünyaya açmıştı. annesinin kucağına geldigi ilk anda ağlayış sesleri kesilmiş, bembeyaz teni ve gri gözleriyle anne ve babasını büyülemişdi. ailesi çok mutluydu ve uzun süreden sonra tanrının ikisine verdiği çocuğu gözleri gibi koruyacaklarına yemin etmişlerdi. çocuğun hayatını kendi elleriyle cehenneme çevireceklerini bilmeden, o gün, gülüş sesleriyle dolu soğuk bir hastane odasında anne ve baba tek bakışlarıyla bir birlerine söz verdi. çocuksa kendi için en güvenli yeri anne ve babasının yanı sanıyordu. intiharına sebep olacağı kişiler olduğunu bilmeden.

çocukluğuna dair çok az şey hatırlıyordu. hatırladığı şeylerse pek iç açıcı değildi. azyaşlı olmasına rağmen ağır eğitimler alıyordu. ailesi kendi istediği, lakin kendi ebeveynlerinin onlara yapmadıkları "iyilikleri" kendi oğullarına yaparak iyi bir ebeveyn olacaklarını düşünüyorlardı. çocukluğunu düzgün bir şekilde yaşayamaması yetmiyormuşcasına, ailesi sinirleniyordu bu küçük çocuğun o kadar eğitimlerden sonra bir şey anlamamasına. özellikle de annesi, ona göre oğlunu hiç zorlamıyorlardı. bu kadar kolay işleri yapamıyorsa, istediği gibi tıp fakültesini okuyamazdı küçük. annesi tıp okumak istiyordu, babası ise abisini okutup kızının isteklerini görmezden gelmişti. annesi ise başlarda hakaretler ediyordu küçük oğlana karşı. hakaretleri anlamasa bile çocuk annesinin bağırmasından kötü bir şey söylediğini anlardı. başını aşağı salıp sessiz bir şekilde dinlerdi, çünkü annesi ne söylerse haklıydı. her şeyi onu sevdiği için yapıyordu. 

daha 5 yaşındayken okula başlamıştı. okul dönemi pek iyi geçmiyordu sosyal birisi değildi. eğitimciler ve ailesi dışında kimse ile iletişim kurmamıştı. yaşıtı olan küçük bir çocukla da hiç görüşmemişdi. çünkü, ailesinin önceliği eğitimiydi. eğer eğitimi olursa her şeye sahip ola bilirdi. lakin eğitimden önce temellere ihtiyaç vardır. temel olmazsa dikilen bir bina tek sallantıda yıkılır. bu temelse küçük çocukta yoktu. küçük çocuğun ihtiyacı olan, lakin hiç bir zaman görmediği şeyse basitti. sevgi. ailesinin sevgi anlayışı ise çocuğu için para harcamaktı. çoğu yetişkin ve çocuklar arasındaki farklardan en önemlisi de budur. ihtiyaçlar farklıdır.  

ilkokulda eğitimlere rağmen iyi bir öğrenci değildi. dediğim gibi, çocukluğunu yaşayamamıştı. kendinden 2 yaş büyüklerle aynı sınıfta bulunmak onu geriyordu. diğerlerinin bir birlerine heyecanla anlattığı anıları dinlerken kendisini onlardan uzak hissediyordu. sanki, onlar farklı evrenin minho ise farklı evrenin insanıymış gibi. aileleriyle geçirdikleri anılardan, ailelerinin onlara aldıkları oyuncaklardan, gezdikleri yerlerden bahsediyorlardı. bazen küçük çocuğu da sohbetleri içine almaya çalışırlardı fakat minhonun anlatacağı bir anısı olmadığından sessiz kalıyordu. çocuklarsa onu rahat bırakıyorlardı. 

eternity, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin