Ben ve Dazai ortaktık ve bir düğüne gidip katilin kim olduğunu bulmamız gereken bir dava üzerinde çalışıyorduk...
Şimdi... İkimiz birbirimize bağlıyız ve alev alan bir odada duruyoruz.
Dazai: "Hımm.."
Dazai başını salladı ve etrafına baktı.
y/n:"Aman tanrım..."
Dazai: "Hım? Sorun nedir?"
Dazai bana bakıyor, öyle görünüyor ki.. Endişesiz. Sinirlerim bozuluyor..Oda her geçen saniye daha da alev alıyor.
y/n: "Sanırım burada öleceğiz..."
Dazai; "Ohhh? Bunu sana söyleten ne?"
Dazai ateşten rahatsız olmuşa bile benzemiyor. Boş boş rahatsız ama samimi bir gülümsemeyle bana bakıyor.
y/n: "Tamam. Hiçbir şey. Hiçbir şey söylemediğimi farz et."
Tek nefeste söylüyorum bunu. Rahatsız olmaya başlıyorum dumandan.
Dazai: "Tamam o zaman."
Dazai başını hafifçe eğiyor ve yüzünde bir sırıtış beliriyor.
Dazai: "Burası kesinlikle sıcak, hm?"
y/n: "Neden acaba!"
Bunu sinirle söylüyorum.
Dazai: "Hım? Ah, yangını mı kastediyorsun?!"
Dazai gülüyor.
y/n: "Dazai Osamu!"
Dazai: "Evet?"
Dazai tekrar bana bakıyor.
Dazai'nin intihar etmeyi çok istemesinden yola çıkarak ona beddua okumaya çalışıyorum... Tabi beddua denirse...
y/n: "Tanrı seni korusun. Acı verici bir ölüm ya da hayat yaşa ama ölme. Fiziksel acıdan bahsediyorum."
Dazai: "Hım?.."
Dazai biraz endişeli görünüyor ama omuz silkiyor. Tavana bakıyor.
Dazai: "Eh, iyi olacağım. Muhtemelen ölümsüzüm."
Daha sonra kıkırdıyor ve odanın etrafına bakıyor.
y/n: "Ben değilim! Ölümsüz değilim!"
Dazai'nin yüzünde hafif bir gülümseme beliriyor.
Dazai:"Eh, bu çok yazık.
y/n: "Ve sen de ölümsüz değilsin!"
Onun yüzüne tıslama ve bağırma karışımı gibi söylüyorum.
Dazai: "...Ama öyleyim."