Kafenin arka planında "Seni severdim ve sana rağmen yine severdim." sözleri duyuluyordu. Mavi kafasını arkaya atarak gözlerini kapattı. Şarkıyı iyice algılayabilmek ve mekandan soyutlanmak istiyordu. Arkadaşları yanında harul gürül bir şeyler konuşuyorlardı.
Bir süre sonra birden arkadaşları konuşmayı kesti. Bıçak gibi bir sessizlik çöktü masaya. Sadece arka plandaki müziği ve kalabalığın uğultusunu duyuyordu. Bir şeylerin ters gittiğini anlayarak gözlerini açtı ve yerinde doğruldu. Kendilerine doğru adımlayan bir grup erkek görüş alanına girdi. En önlerinde ilerleyen adamla göz geldi.
"Sikeyim" dedi arkadaşlarına doğru. "Bu yavşağın burda ne işi var?"
"Kanka ne işi olacak, o da bizim gibi kahve içmeye gelmiştir. Tapulu malımız değil ya." dedi Olcay bir yandan da saçını el aynasına bakarak düzeltiyordu. Oynak karı gibi davranmasa iyi çocuktu aslında.
"Bu kafeye bizim gibi insanların geldiğini biliyorlar. Kesin gıcıklığına geldiler." dedi Cansu. "Homofobik oldukları yetmiyor, bir de her yerde takip ediliyoruz." diye devam etti. Kafasını onaylar gibi salladı Sıla, elini Cansu'nun omzuna atıp "Merak etme güzelim, bir sorun olmayacak." dedi. Sevgilisinin kimseden korkmasını ya da kimse yüzünden sinirlenmesini istemiyordu.
Masadaki herkes gerilirken içlerinde en sakinleri Derin'di. Onlar gelmeden önce de bilgisayarında ne yapıyorsa onu yapmaya devam ediyordu.
İçeri gelen adamlar; birkaç kez kavga ettikleri aynı spor salonuna üye oldukları, box grubundan kişilerdi. Mavi ve arkadaşlarının eşcinsel olduklarını öğrendiklerinde, birbirlerine girmişlerdi. Boksör olmalarının avantajıyla, günlük antrenmana gelen grubu parmaklarıyla haşat etmişlerdi resmen. En sonunda salon sahibinin polisi aramasıyla kavga bitmişti. O günden sonra ne zaman denk gelseler ya birbirlerine giriyorlardı ya da şimdiki gibi öldürücü gözlerle birbirlerine bakıyorlardı.
"Gidelim." dedi Mavi. "Ama burayı sevmiştim." dedi Olcay dudaklarını bükerek. Hepsi ayağa kalkarken Olcay da el mecbur onlarla mekandan çıkmıştı. Başka bir yere gitmek için adımlayan grup gidecekleri yeri yarıladıklarında Mavi elini kafasına attı. Sanki bir şeyi unutmuştu ama ne anlayamadı. Tam mekandan içeri gireceklerinde endişeyle bağırdı. "Malım ben! Ahhhh!" Bir yandan da elleriyle yüzünü ovuşturdu. En sevdiği beresini kafede unutmuştu. Aslında eşyalara çok değer vermezdi. Bu bere özeldi çünkü ona vefat eden anneannesini hatırlatıyordu.
Arkadaşları merak içinde ona bakarlarken "Ben hemen geliyorum geçin siz." dedi. Şu an hiç oraya gitmek istemiyordu. Bereyi getirmezse atmalarından endişelendiği için gitmek zorundaydı. "Ne oldu?" dedi Derin hiç durmadan yaptığı gözlük düzeltmesini tekrar yapmıştı. "Beremi unuttum. Hemen gelirim." diye cevap verdi Mavi.
Ne kadar arkadaşları biz de gelelim diye ısrar etseler de Mavi kabul etmedi. Unutan oydu. Cezasını da yürüyerek o çekmeliydi. Umarım gitmişlerdir diye geçirdi içinden. Bir olayı daha kaldıracak gücü yoktu. Gerçi olsaydı dahi onlara karşı her durumda dezavantajlı olacaktı. Kafenin kapısına parmaklarını geçirip bir kaç saniye bekledi.
Büyük kapıyı ittikten sonra sağına soluna bakmadan direkt olarak oturdukları yere gitti. Ne hikmetse bere yoktu. Tam kasaya bereyi sormak için gidecekken karşısına box grubu dikeldi.
Grubun lideri Mavi'nin beresini ona doğru tutarak "Senin beren galiba" dedi. "Güzelmiş" Yüzünde yamuk bir sırıtma vardı. Mavi ismi gibi mavi olan beresine hüzünle baktı. Evet anlamında kafasını salladı. Olay büyümeden burdan gitmek istiyordu.
Elini beresine doğru kaldırarak "Teşekkür ederim, verir misin?" Cümlesini içinden orospuçocuğu diyerek tamamladı. Gerçekten de hemen burdan gitmek istiyordu ve bunun için çok dikkatli davranıyordu. Adamların hepsi ona dalsa burdan ölüsü çıkardı.
"Aaa" dedi liderin arkasındaki gruptan konuştu "Hemen kaçmak olur mu öyle? Ayıp ediyorsun. Gel bir kahvemizi iç." Bu da grubun en manyak kişisi olmalıydı. Hepsi deli amınakoyayım diye içinden geçirdi Mavi. "Teşekkür ederim ama hemen gitmem gerekiyor." dedi bu seferde. "Başka zamana artık."
Ellerini bereye iyice yaklaştırdı ama alamadan bere çekildi. Lider olan, Mavi'ye bakmadan arkadaşlarına dönüp "Biz arkadaşla biraz konuşup geliyoruz, buradan çıkmayın." dedi. O yamuk sırıtması gitmiş ciddi bir yüz ifadesi gelmişti. Arkadaşları el mecbur hesabı kafalarını sallarlarken Mavi'yi kolundan tutup dışarı sürükledi. Kafeyi göremeyecekleri bir yere geldiklerinde kolunu bıraktı.
"İnanır mısın bilmem ama kolumdan tutulmadan da yürüyebiliyorum." dedi Mavi. Adamın tuttuğu kolu acı içindeydi. Adam Mavi'nin dediği şeyi duymamazlıktan gelerek "Sana bir daha gözümüze görünmeyin demiştim." dedi. "Böyle şeyler yaparak ilgi çekmeye çalışmayın. Biz homo değiliz." Gözleri dikkatle Mavi'nin gözlerine bakıyor ve neredeyse alev alev yanıyordu.
İçerde koruduğu tüm sakinlik kayboldu Mavi'nin aynı şekilde bakarak cevapladı "Siz çoğunlukla eşcinsellerin takıldığı bir mekana geldiniz. Farkında mısınız? Biz de zaten oradaydık. Homofobik beyinli gerizekalı orospuçocuğu." Artık dayak yemek umrunda değildi.
Adam şaşırmış görünüyordu. Muhtemelen oraya gelen insanların yönelimini bilmiyordu. "Neyse ne; bir daha karşılaşmayalım, masa tenisi takımı." dedi. "Ayrıca bana bir kez daha küfür edersen..."
Mavi ellerini yeter dermiş gibi kaldırdı. "Evet..." dedi "Evet. Ağzımızla burnumuzun yerini değiştirirsin, biliyoruz. Şimdi lütfen şapkamı ver de siktirolup gideyim."
Box lideri uzatmadan şapkayı uzattı Mavi de hemen şapkasını alıp başına geçirdi.
"Mavi" dedi lider. Dikkatle bereye bakıyordu. Mavi onun ismini söylediğini düşünerek "Efendim." diye cevap verdi "Hayır sana demiyorum." dedi. "Bere mavi ya, adınla uyumlu olsun diye mi takıyorsun hep?" Mavi onun hep bu bereyi takmasını fark ettiği düşüncesini es geçerek sabırla "Hayır, hediyeydi o yüzden." diye cevap verdi.
Tam arkasını dönüp bir adım atmıştı ki, geri döndü. İçinde bir şeyler ona bir teşekkür borçlu olduğunu söylüyordu. Sonuçta bereyi atmış olsalardı üzüntüden bir hafta yataktan çıkamazdı. Ne kadar malak biri olsa da bunu yapmalıydı.
Kendisinin iki katı olan adamın tam önünde durdu. "Bu bereyi büyükannem vefat etmeden önce örmüştü. Benim için çok değerli yani. İçtenlikle teşekkür ederim." dedi. İçindekileri söyleyebilmenin rahatlığıyla birazcık gülümsedi. "Ve inan bana bundan sonra bilerek asla karşınıza çıkmayız box takımı. Merak etme."
Adamın bir şeyler söylemesine fırsat vermeden hızlı adımlarla oradan ayrıldı.
(Mavi çok erken konuşmuştu. Kader iplerini bir kere örmüştü zaten. Olacak olanlara engel olamazdı.)
Önemli bilgilendirme mesajı;
Ünisex isimler kullandığım için karıştırmayın diye yazıyorum. Sonra vay efendim biz şunu şöyle sanıyorduk diye yazmayın :)
Mavi:Erkek
Olcay:Erkek
Cansu:Kız
Sıla:Kız
Derin:Erkek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimki
RomanceMasa tenisi takımında olan Mavi (erkek) gay olduğu gibi etrafında eşcinsel arkadaşları da vardır. Bir gün kafede homofobik olan Box takımıyla karşılaşırlar. Ama bu karşılaşma sadece bir karşılaşma olarak kalmayacaktır.