0.1

322 15 10
                                    

*İlk bölümü full düzenledim yani ilk okuduğunuz saçma yerlerden eser kalmayacak şekile getirdim hem bölüm aklıma yatti, büyük ihtimalle 2 ve 3'ü de değiştireceğim*

Değiştirme tarihi:15/01/2024

Minho

Üstümü değiştirip bu sikik kabinden bir an önce çıkmak istiyordum çünkü zaten yaptığım bu seks'ten fazlasıyla sıkılmıştım

"Minho hayatımda yaşadığım en iyi seksti cidden zevkten ölebilirdim, bir kez daha tekrarlayabilir miyiz?"

Bana takındığı o flörtöz tavırla cidden çekici falan olduğunu mu düşünüyordu? Aslında evet çekiciydi ama asla benim tipim değildi jiwoon benim için seks partnerinden fazlası değildi, olamazdı da zaten.

"Jiwoon 3 tur attık ancak hala boşalmaya yönelik bir şey yapamadın, uğraşmam" Diyip kabinden çıktım son bir kez aynada kendime baktığım sırada telefonum çaldı kimin olduğuna bakmak için telefonuma baktım, babamdı... Cidden bu ihtiyar tekrar ne istiyordu her neyse eğer elimi hızlı tutup bir an önce ona cevap vermezsem beni rahat bırakmayacağından emindim.

Lavabodan çıkıp aramasına cevap verdim.

"Minho hemen depoya gel."

Tanrım, o otoriter sesine bakılırsa yine bir boklar karıştıracaktı ve evet bunun için bana ihtiyacı vardı

"Yine ne var ihtiyar?"

"Kapa çeneni ve hemen depoya gel senin için bir görevim var" Eğer beni okulda zorla tutuyor olmasa asla yanına gitmezdim ama başka seçeneğim yok gibi duruyordu.

"Geliyorum" Telefonu kapatır kapatmaz okuldan çıkıp benim için bekleyen arabaya bindim.

Yarım saat kadar sonra depoya varmıştım cidden ne kadar iğrenç bir görüntüsü olduğuna bir kere daha emin oldum burda adam öldürmek her zaman midemi bulandırmıştı.

Hızlı adımlarla depoya doğru ilerledim, içeri girdiğimde babam her zaman ki gibi kucağında bir kadınla beni bekliyordu.

"Sorun ne ihtiyar?" Ona taktığım bu lakaba sadece göz devirmişti.
"Vay minho ilk defa bu kadar erken geldiğini görüyorum, gözlerimi yaşartıyorsun."

O pis gülüşünü takınıp kucağında ki kadına kalkmasını işaret etti, ve yine korkunç olduğunu düşündüğü otoriter bakışlarını bana yöneltti.
"Aslında gelene kadar anlamış olman gerekiyordu ama erkeklerle yiyişmekten anlamamış olabilirsin, her neyse konumuz okulundaki bay Jin ho ile ilgili." Bu sefer ne için öldürmemi istediğini biliyordum. İşine burnunu soktuğu için...

"Demek öğrendin ha? Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum ihtiyar. " bu sefer damarları belli olacak şekilde kendini sıktığını gördüğümde kıkırdamama engel olamadım. Ne sanıyordu, beni bu sinirli rolleri ile korkutabileceğini mi?

"Sakin ol koca adam, daha ölmek için 7 ayın var" dediğimle sanki kışkırtılmayı bekliyormuşçasına gülmeye başladı. O da unutmadığımı biliyordu...

"Ahh, demek Lee Know'a geri dönüyorsun? Başladı mı tekrar o travmaların" yine yapıyordu işte, beni tekrar deli olduğuma inandırmaya çalışıyordu. Babası onun karanlık ve cinayetlerini kolayca işleyebilmesini sağlayan tarafına Lee Know diyordu. Ancak sorun şu ki babasının bildiğinin aksine onun cinayetlerinden keyif almasını sağlayan tarafı Rhino'ydu...

"Herneyse ihtiyar, akşam olmadan hallederim"

Başka bir şey demesini dinlemeden depodan çıkıp arabaya gittim, okulda ki işlerim daha bitmiş gibi değildi ve lanet olsun ki bitmiyordu.

Hızlıca okula vardığımızda rektörün odasına doğru yola koyuldum çünkü bu adam gibi piyonlarla uğraşmak için hiç zamanım yoktu

Rektörün odasının önüne geldiğim sırada içeriden gelen gülüşme sesiyle işimin uzun süreceğini anlamamda zor olmadı, kapıyı çalmadan açmamla rektörün bir başka öğrenciyi koltukta ellemesiyle karşılaşmamla şok olmadım sayılmaz

Jin ho denilen herif beni görünce üstüne yattığı kişi her kimse hızlıca kalktı. "Tanrım Bay Minho!" ilk önce rektöre ardından taciz etmek üzere olduğu öğrenciye baktım. Bu okulda dönen her bok geldiğimden beri midemi bulandırıyordu zaten, bir de bu kokuşmuş penisli adamın oğlu yaşındaki çocukla olan anlarına sahip olmuştum.

Koltukta duran çocuk hızla olduğu yerden kıpırdanarak ayağa kalktı.
Rektör'ün gözleri ben ile çocuk arasında mekik dokuyordu, burada her ne bok dönüyorsa duymamam için uğraşıyor gibiydi. Pekte sikimde değildi zaten.

"Ne olduğumu bilmene sevindim Bay Rektör" odaya ilk girdiğimde dediği şeye yaptığım imayı anlamış, saygı gösterir gibi eğilmişti. Bunun kadar ezik bir adam nasıl buradaydı onu da anlamamıştım zaten.

Birazdan burada olmasını neye suçlu ise hepsine duyduğu minneti bir kenara bırakıp, nefret edecekti zaten...

Odadaki davetsiz misafiri atamazsam buradan 2 ceset çıkması kaçınılmaz olacaktı. Birisi öldürülmesi gerektiği için diğeride merakı yüzünden.

En sonunda çocuğa döndüm belli ki uyarmadan nefes bile alamayacaktı. "Sen neyi bekliyorsun çocuk? Kaybol" dediğimle gerçekliğe dönmüş gibi kafasını yerden kaldırıp bana bakmaya başladı.

Bana sinirlendiğini belli ediyordu gözleri. "Çocuk dediğin eline çocuk verir, orospu çocuğu" diyerek hızla odadan çıktı. Az önce neredeyse ağlayacakmış gibi görünüyordu oysa ki insanları dış görünüşlerine göre yargılamamayı bir kez daha kafamın bir köşesine not etmiştim.

"Onun terbiyesizliğine bakmayın Bay Minho, aptal ergenin teki" dedi rektör ortamdaki sessizliği susturmak adına. Hala neyine güvenerek konuşuyordu orasıda ayrı bir meseleydi zaten. "Ergenin teki deyip geçme Jin ho, baksana uçurmuş bir yerlerini" kendini rahatlıkla 1 metre öteden belli eden penisini göstermiştim gözümle. Gözlerimin nereye baktığını fark ettiğinde yanakları kızarmaya başlamıştı bile.

Burada onunla daha çok taşşak geçebilirdim ama uğraşacak enerjim kalmamıştı, bu yüzden ona da sordum.

"Lavinia sever misin Jin ho?" rektörün korktuğu belliydi ne dersem diyeyim sorgulamayacağı kesindi zaten.
"Evet severim Bay Minho!" gülerek söylediği sözlerin ölümü olacağından habersizdi, zaten kimse bilmezdi lavinia çiçeğini özellikle bu adam gibiler bana yararlanmak için her şeyimi onaylarlardı.

"Güzel."

-
-
-
-
-
-

Lust Of Wine | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin