Jisung, Minho ve Seungmin geç kaldıklarını Felix atladıktan sonra peşinden atlayan Hyunjin ile anlamışlardı.
Hyunjin'in düşünmeden sevdiğinin peşinden atlaması ile Jisung ağlamaya başlamış Minho tekrar moturuna binerek uçurumun aşağısında kalan denize sürmüştü.
Seungmin ise olayın şoku içerisinde yaptığı tek şey olan arama ile polise aramıştı.
Ama hepsi çok geç kalmıştı. Sevdikleri iki kişi gözlerinin önünde hayata veda etmişti. Geç kalmak en nefret ettikleri şey olmuştu. En çok nefret ettikleri diğer şey ise deniz olmuştu.
Yıllar sonra...
"Hyunjin, Felix ile birlikte denize atladıktan sonra kurtuluşları olmamış. Uçurumun başından suya atlamışlar yani."
Kollarını daha çok yanında ona bir şeyler anlatan küçüğüne sardı.
"Sonra?" Dedi merakla.
"Gözlerini hayata yummuşlar. Bu olayı küçüklüğümden beri Jisung babam bana anlatır. Her defasında dakikalarca ağlar. Minho babamsa, Jisung babamı sakinleştirmeye çalışır."
Büyük olan küçüğünün saçlarını okşuyordu.
"Seungmin amcam ise denizlerden nefret eder. Her şeyimi elimden alan karanlık der."
Denizi izleyerek anlattığı olay büyüğünü etkilemişti.
"Sence bu gerçek mi?"
"Babalarım, sadece hikayeyi anlatırlardı. Ne fotoğrafını görmüşlüğüm var, ne de internette okumuşluğum. Seungmin amcamda çok etkileniyor ve üzülürken sürekli dediğim gibi 'elimden her şeyimi alan karanlık.' Diyip durur. Bide babalarımın odasında bir tane tablo var."
"Nasıl bir tablo?"
"Mavi saçlı bir çocuk var, sarıldığı başka bir siyah saçlı çocuk."
"Hm?"
"Mavi saçlı olan kollarını siyah saçlıya sarmış ve denizin içindeler."
"Babalarının anlattığı hikaye gibi mi?"
"Evet, onun gibi. Belkide onlardır. Mavi saçlının yüzünde ise tuhaf bir tepki var. Pişmanlık, anlamazlık veya özlem gibi. Birde kaybetme korkusu."
"Bizim sonumuz böyle olmaz güzelim." Büyük olan sardığı kolları daha çok sardı küçük olana.
"Onların sonu kadar üzücü, babalarının yaşamı gibi güzel olmaz. Ama bizim aşkımızda güzel olacaktır."
"Jisung babam oğlunun elden gittiğini duysa kalpten gider." Küçük olan kıkırdayıp söylemişti. Büyük olan saçlarının arasına bir öpücük kondurdu.
"Oğlu başka bir oğlanla deriz."
The End