Hyun
Bir insan ne kadar kaybetmekten korkar?
Hemde canından çok sevdiğini kaybetmekten ölümüne korkar mısınız?
Şuan ben ölümüne korkuyorum.
Nefesim daralıyor, ayaklarımda ki gücün kaybolduğunu hissediyordum. Ama koşmak onu kaybetmek istemiyordum.
Ormanın içinden geçerken, yaprakların oluşturduğu hışırtı sesleriyle ona eşlik eden baykuş sesleri ile burasını berbat ve korkutucu yapıyordu. Sadece ay ışığının aydınlattığı yol, yine de çok karanlıktı.
Felix bildim bileli karanlıktan korkardı. Bu yüzden ayrılmazdı yanımdan. Ne hoş ki bende yanından ayrılmak istemiyordum. Onu yalnız bırakmıştım ama. Yanından ayrılmıştım.
Minho'nun dediği gibi onu haketmeyen bir oruspu çocuğuyum. Felix'i üzmeye hakkı olmayan, ama en çok üzen kişiydim. Aptallığıma küfürler ediyordum, ama bu duruma geldiysek demek cidden hiç bir şeyi hak etmeyen biriyim.
Sonunda ucu gözüken orman ve ardından siyah saçları ile uçurumda oturan Felix'i görmem ile daha hızlı koşmaya başladım. O sırada ayağımın takıldığı dal ile yere yapışırken, Felix geldiğimi fark etmişti.
Hemen ayağa kalkıp onunla aramızda bir kaç adım bırakarak durdum. Uçurumun ucunda bağdaş kurarak oturuyordu. Aşağı baksa düşecek konumdaydı.
"Neden geldin?"
Yerinden kalkıp bana bakarken konuştu.
"Asıl neden gelmeyeyim?"
Ellerini iki yanına salmış öylece ayakta bekliyordu. Her an düşecek gibi duruyordu. Ona sarılmak istiyordum. Affettirmek istiyordum artık kendimi.
"Güzelim," aylar sonra söylediğim kelime ile Felix'in dudakları büzülmüştü. Ağlayacaktı. "Lütfen gidelim." Sağ elimi tereddüt ederek kaldırdığımda önce elime, ardından ise yine yüzüme bakmıştı.
"İstemiyorum ki," Diyerek omuz silkmişti. "O eli tutarsam yine bırakır ki beni." Gözleri elime inerken tekrar konuştu. "O el, bu kalp," eliyle kalbimi işaret edip bekledi. "Kurtaramaz ki beni. İkisi de kurtaramaz ki beni." Adımları arkaya doğru giderken, hemen bir kaç adım yaklaştım ama daha fazla yaklaşmadan eliyle dur yapmıştı.
"Annemde kalbini benim için harcamadı, ondan başka kimsem yoktu ki. Sende kalbini benim için harcamıyorsun. Artık kurtulamam ki. O zaman beni neden öptün?"
"Felix dur yapma!" Sadece iki adım. Felix'in arkasında gözüken denizin en koyu hali. Felix'i benden alacakmış gibi hissediyordum.
"Seni seviyorum," Durup iyice yüzüme baktı. "Hyunjin." Dedi ve gözünden akan yaş ile birlikte kendini arkaya bıraktı.
Arkasından atlayıp kollarımı benden daha küçük olan bedene sardım.
"Felix dur yapma!"
"Hyunjin!"
Arkadan duyduğum Jisung ve Minho'nun sesi uzaklaşıyordu ve belkide şu ana kadar duyduğum en çaresiz sesti.
Kollarımı sardığım bedeni üstümde tutarak suyun sertliğini kendini bırakmıştım.
17.11.23