Üç gün boyunca günde onsekiz saat çalışmış, dört saat uyumuştuk. Geriye kalan bir iki saat ise genel ihtiyaçlar için verilen ufak molalardı.
Sonunda bu yoğun tempo sona erdiğinde kendimi evime attım. Bacaklarım deli gibi sızlıyordu ve ayakta duracak halim bile yoktu. Kendimi sıcak su doldurduğum küvete bırakıp kaslarımın rahatlamasını umdum.
Yavaş yavaş rahatlayan vücudum, başka türden bir rahatlama yaşamak istiyordu. Ona hasrettim, sıcaklığına ve bakışlarına hasret kalmıştım şu üç günde.
Banyodan bornozuma sarılıp çıktım ve telefonumu elime aldım. İlk sıraya aldığım ismine tıklayıp çalan telefonun açılmasını bekledim.
Beklediğimin aksine telefonu bir kadın açtığında yaşadığım şok beni oturmaya itmişti.
"Gece Karaejder'in telefonu, buyurun nasıl yardımcı olabilirim?" Nazik sese cevap verebilmek için sesimi bulmam gerekti.
"Kendisini telefona alabilir miyim acaba?" Sesim güçlü çıksa da zihnim allak bullaktı.
"Gece bey şuan çok önemli bir toplantıda, bir saat sonra ararsanız ulaşabilirsiniz. Yada isminizi alıp size dönmesini sağlayabilirim." Yutkunarak boğazımı yumuşattım.
"İsmim Rüzgar, Rüzgar Gökyaka." Kadın bir süre duraksadı.
"Gece beyin Rüzgar'ı mısınız?" Evet, öyleydim, onundum.
"Evet." Dedim sadece kadın heyecanlı bir nefes alıp adım seslerinden anladığım kadarıyla bir yere yürüdü, arkadan konuşma sesleri geldiğinde nefesim teklemişti.
"Efendim, eşiniz arıyor." Tüm sesler kesildi ve Gece'nin sesini duydum.
"Rüzgar, bitirdiniz mi sonunda işlerinizi?" Yutkunup cevap verdim.
"Evet, az önce eve geldim. Kusura bakma toplantın olduğunu bilmiyordum, seni özlediğimi söylemek için aramıştım." Cevap vermesini beklemiyordum, sonuçta bir sürü önemli insanla toplantıdaydı.
"Bende seni çok özledim, bir kaç işim kaldı. Yaklaşık yirmi dakika içinde kapında olurum, balkon kapısını açık bırak." Kızaran yüzümü yelleyerek gülümsedim.
"Tamam, acele etme. Dikkatli gel, seni seviyorum." Ağzımdan çıkan son iki kelime tamamen kontrolsüzce fırlamıştı.
"Beyler, toplantıyı haftaya bugüne erteleyelim. Bazılarımızın eşleri var." Gülerek söylediği sözlerden sonra salonda kahkahalar patladı ve telefon yüzüme kapandı.
Çok bekleyeceğimi sanmıyordum, ama iki dakika sonra balkonumda görmeyi de beklemiyordum doğrusu. Açılan kapıdan içeri girdiğinde dudağımı ısırarak heybetli bedenini süzdüm.
"Beni sevdiğini duymak... Rüzgar, beni kılıbık bir kocaya çeviriyorsun." Yanıma attığı iki adımdan sonra beni kollarına çekti.
"Toplantının bitmesini bekleyebilirdin, bir yere kaçmıyorum değil mi?" Burnumu boyun çukuruna sokarak derin bir nefes aldım, kokusu beni sarmalamıştı.
"Seni hemen görmeseydim delirebilirdim, tatlı sesinden o kelimeleri duymak..." Dudaklarını dudaklarıma bastırıp çekildi.
Boynumu derince koklayıp öptüğünde kollarında erimek üzereydim. Bitkinlikten ayakta durmak istemeyerek onu koltuğa çektim, bacaklarım isyan ediyordu.
"Yorgun musun, yapmamı istediğin bir şey var mı?" Yüzüne gülümseyerek kafamı salladım.
"Bacaklarıma bir süre masaj yapabilir misin, ayakta durmaktan dolayı çok fena ağrıyorlar." Lafım bittiği gibi beni odama götürdü, bornozumu çıkarıp kenara koyduğunda yutkunmuştum.
Makyaj masamda duran masaj yağını alıp ellerine döktü ve ellerini birbirine sürttü. Bacaklarımı profesyonel bir şekilde ovmaya başladığında inlememek için kendimi zor tutuyordum.
"Sekreterime telefonumu bıraktığım için üzgünüm, sadece bildirimler aklımı karıştırmasın diye aldığım bir önlemdi." Mırıltımdan dolayı kısa bir kahkaha attı.
"Onlara eşin olduğumu söylemişsin, bunu beklemiyordum." Zayıf ve zevk dolu sesimle elleri bir süre durdu.
"Beni ancak sen ararsan rahatsız etmelerini söyledim, eşim olduğunu uzun zamandır biliyorlar zaten. Toplantıdaki kişiler yeni öğrendi sadece." Hımmlayıp ellerinin sıcaklığına geri döndüm.
Masaj bittiğinde yine onu öpmek istemiştim, tüm vücudum onu istiyordu resmen. Göğüslerim bile ellerini üstlerinde hissetmek için dikleşmişlerdi.
"Seni yine öpmek istiyorum, çok istiyorum Gece." Bir adım geri çekildiğinde istekle ona bir adım yaklaştım.
"Rüzgar, seni reddetmek istemiyorum. Burada olmaz, bu evde olmaz. Sana zarar vermek istemiyorum." Nefesim arzudan kesikleşirken onu kendime çektim.
"Seni istiyorum.." diyerek aralık dudaklarına kapandığımda hissettiğim sıcaklıkla mest oldum. Sıcaklık gittikçe artsada onu bırakmıyordum.
Kolları beni sardığında içime dolan yakıcı nefesini hissettim, beni yakmaktan ziyade ısıtıyordu. Gittikçe artan sıcaklık ikimizi de inletirken içimde, nefesimi kesen bir yanma hissettim.
Acı ve zevk karışımı inlemem gittikçe yükseliyordu, dudaklarını hala bırakmamıştım. Ciğerlerim "cehenneme hoşgeldin" dercesine yanarken kendimi ona sürttüm. Acıyı yok edecek tek şey zevkti, uyarılmam arttıkça acı azaldı ve ben sona ulaşırken tamamen yok oldu.
Vücudumda bana ait olmayan bir kalp atışı hissetmek beklediğimden daha hoş bir histi. Dudaklarımız ayrıldığında bana aşkla bakan Gece ile kalakaldım.
"Eşim...." diyerek diz çökmesi beklediğim son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Kadar Karanlık (ARA VERİLDİ)
FantasyEjderhaların insanlardan doğan yarı ejder çocuklarından son safkan GECE Feminen görüntüsüyle insanı düşündüren, çift cinsiyetli RÜZGAR Yolları bir oteldeki partide kesişir ve olacaklar rüyalarda bile görüldüğünde inanılamayacak kadar fantastik bir...