𝒩𝒶𝒹𝒾𝒶
Yatağımda uzanıyordum yanımda sadece Xinlin vardı, zaten başka birini de istemiyordum. Aradan sadece iki gün geçmişti doktorlar dinlenmemiz gerektiğini söylemişti. Başka ne yapabilirdik ki. Hepimiz sarsılmıştık ama en çok Xinlin sarsılmıştı.
Onu seviyorum ben olurum ailesi olurum. Hatta gerekirse onun için ölürüm. Ama o benim için ölür mü? Onu okulun ilk gününden beri seviyorum. Onu ilk gördüğümde ' Vov o bir şerefsiz ve ben ona aşık olucam demiştim' ve aşık oldum şaka bir yana uyumsuz bir çifttik biz; o çok serseriydi okulun popüler oğlanı falan, benimse sayılı arkadaşlarım vardı pek kimse tanımazdı beni. Ama o tanıdı beni, her şeyimle kabul etti. Biz birbirimizi çok sevdik. Ama olmadı işte. Şimdi karanlık kabuslarımdan sığınacağım tek kişi oydu. Tabi bende isterdim içip içip Enfed'in koynunda uyanmayı. Ama ben başkası değilim. Ben ne olursa olsun pes etmem Xinlin benim ve sonsuza kadar benim olucak.
Şimdilik mışıl mışıl uyu çünkü benim intikamım senin için hem acı hem de soğuk olucak.
𝒳𝒾𝓃𝓁𝒾𝓃
Güvendeydim. Onun kollarındaydım. Beni öldürecek biliyorum. Ama ölümüm onun elinden olduğu sürece benim sesim çıkmaz. Yaptığım şeyden gurur duymuyorum o lanet günden beri hep kabus görüyorum. Ben bu dünyada ki en değerli çiçeğe zarar vermiştim. Cezası neydi? Ölüm olmazdı. Böyle değerli bir çiçeği inciten birinin cezası ölüm gibi sıradan bir şey olamazdı.
Şimdilik güvendeyim onun kollarındayım. Cezamı ondan başkası veremez . Buna kimse cesaret edemez.
Bu gün benim doğum günüm. Bir yıl önce yada 𝑖𝑘𝑖 𝑚𝑖 𝑑𝑒𝑚𝑒𝑙𝑖𝑦𝑖𝑚. Buraya gelmeden önce on altı, on beş yaşlarımızdaydık. Ama iki sene geçti koskoca iki sene geçti. Nede mutluyduk hepimiz tek sorun sınavlar ve gelecek. Şimdi bir geleceğimiz var mı onu bile bilmiyoruz.
Yavaş yavaş uykuya teslim oluyordum "Uyu sevgilim son uykuların" o güzel melodili sesi gene kulaklarıma bayram ettirmişti. O sözleri ise kalp atışlarımı Everest'e çıkarmıştı.
"Biliyorum"
ℰ𝓃𝒻ℯ𝒹, 𝒟ℯ𝒷ℴ𝓇𝒶𝒽 𝓋ℯ ℛ𝒶𝒹𝓁𝒾𝒹
Salonda oturmuş Deborah ile sigaralarımızı içiyoruz. Artık o kadar da düşünmüyorduk ailelerimizi. Toparlanacağız. Hem de öyle böyle değil. Yıkılmadık. Ayakta değiliz ama karıştırmayın şimdi.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Deborah.
"Acaba bu küf libidomuzu düşürüyor mudur?" ne var herkese aklımdan geçeni söyleme alışkanlığım biraz kandansa.
Söylediklerimle sigaradan aldığı duman genzine kaçtı ve öksürmeye başladı. " Lan ölme lan!!!!!!! DEBORAHHHHHHHHH!!!!!!!!"
Bağırışımla birlikte bornozuyla Radlid salona daldı "Ne oluyor lan." baya seksiymiş "SU VERSENE SALAK KIZA" diyerek sürahiyi alıp Deborah'a su içirdi . Bir dakika neden bardak kullanmadı ve bana dememiş miydi 'Kıza su ver'. Kızın iki sözü üçüncüyü tutturamıyo ama.
"Ölüyordum amına koyıyım. Lan niye su vermiyon gevşek"
"Canım istedi vermedim sana ne"
"Bak sana ne diyo bir de. Ölüyodum lan " Tamam haklı olabilir ama ben ne yapa bilirim.
"Bana ne ya. benim ne suçum var hem ben sana su vericektim ama Radlid bana kızıp sürahi ile su verdi." Sözlerim bittiğinde Radlid'e gözüm kaydı bornozu neredeyse açılmak üzereydi. Bu şahane görüntü ile dudaklarımı ısırdım. Deborah'a ile göz göze geldiğimde ise ikimizinde aynı yere odaklandığımızı fark ettim. Şeytan bakışlarımızdan rahatsız olan Radlid ise;