Chan? Bebeğim? Evde misin?
Ağır adımlarla içeriye adımladı. Etrafı yokladı. Chan gelmeden o gelmişti eve. Chan'in bu saatte gelemeyeceğimi biliyordu ama yine de yokladı. Sürpriz yapmaktı tek isteği. Sürpriz yapan o değilde, Chan olurdu belki de.. Elindeki dolu poşetlerle mutfağa gitti. Poşetleri tezgaha koyup akşam yemeği hazırlamaya başladı. Masayı güzelce hazırladı yemekler gibi. Masanın tek ekesiği Chan'di.
Bekledi.
Bekledi.
Bekledi..
Ve sadece, bekledi.Yemekler soğumuş, papatya kokulu mumlar kan misali eriyip gidiyordu öylece. Hyunjin masanın başında oturmuş boşluğa bakıyordu. Bekliyordu hala. Chan'i aramaya karar verdi. Fakat telefonu kapalıydı. Çaresizce kafasını masaya gömdü. Kollarını masanın üzerinde bağdaştırarak kafasına yastık yattı. Dışarıyı izledi göz kapakları ağırlaşana kadar. Gözleri doldu. Chan'in onu umursamamasından değil, ona bir şey olmasından korkuyordu. Gözünden akıp yanağından süzülen tek damla yaşla mesaj geldi telefonuna. Hızlıca açtı gözlerini. Telefonunu aldı eline. Şifreyi hızlı bir şekilde girip mesaja baktı.
_________3 okunmamış mesaj________
+82******
Sevgilini teslim ediyorum.Hazırladığın şeylere pişman olacağına ve zamanını kaybı olarak göreceğine eminim.
Ha bu arada, mükemmel görünüyorsun.
______
Hyunjin ne olduğuna anlam veremedi. Kaşlarını çatmış ne yazacağını düşünürken kapı açıldı. Saatlerce beklediği sevgilisi karşısındaydı. Bitkin duruyordu. Sarhoş gibi yürüyordu gözü kapalı. Duvara tutundu.
Chan?
Hızlıca Chan'in yanına koştu. Destek verdi düzgün yürüyebilmesi için. Chan'in yüzü ekşidi bir süreliğine.
Chan: acıyor! Sikeyim...
Yaralandın mı?? Neren acıyor?
Chan gözlerini açtı bir süreliğine. Ne olduğunu anca pekiştiriyordu. Hyunjin'i görünce duraksadı. Hızlıca doğruldu.
Chan: hayır sorun yok iyiyim! Dalgınlık işte!
Emin misin? İçtin mi sen?
Kokusunu içine çekmek için yaklaştı.
Chan: hayır hayır! İçmedim!
Hyun yanına yaklaştığında dengesini kaybedip geri adımladı. Hyunjin Chan'in boynuna gömdü burnunu. Kokusunu içine çekti. Chan'in ısrarlarını umursamadı bile. Kokusunu içine çektiği gibi Duraksadı. Bu ona yabancı gelen fakat tanıdık bir kokuydu. Kaşlarını çattı yeniden. Geri çekilip kafasını yana eğerek sorgulayan bakışlarını Chan'e çevirdi.
Sökül..
Chan'in sessizliğini dinledikten sonra boş bakışlarını Chan'e yönetti bu sefer. Her ne kadar boş olsa da bu boşluk saf öfkeden oluşuyordu. Onu temizleyen ise tuttuğu gözyaşları.
Sana inanmıyorum..
Chan hayır diye diretmeye başladı. Hyunjin arkasını dönmüş. Bir eli belinde bir eli yüzünde ona inanmadığını söyleyip duruyordu.
Chan Hyunjin'e yanaşıp omuzlarından tutarak onu sakinleştirmeye çalıştı. Fakat Hyunjin ters tepki verdi. Chan'in elimi tutup sert bir şekilde kavrayarak ters çevirdi.
Bir daha, bir daha karşıma çıkma.. Bitti!
Hızlıca gidip hırkasını aldı. Chan hala onu durdurmaya çalışıyordu.
Chan: Bebeğim dinle lütfen! Sadece kokumdan anlayamazsın ne olduğunu!
Hyunjinle kapıya kadar geldi. Hyunjin son kez kapıyı açtığında arkasını döndü sinirden gülerek. Chan'in boynuna baktı. Dilimi dudağının duvarlarında gezdirdi.
Arkanı toplamayı öğrenememişsin. Tabii, sürekli arkanı toplayan olduğum için normaldir. Eğer olur da depresyona falan girersen, git kiminle yattıysan ona sığın. Aynı yatağa sığın yeniden. Bitti Christopher. Sen bitirdin. Sen, bizi bitirdin.
Chan'in konuşmasına izin vermeden çıktı dışarıya. Chan arkasından gidemedi tabii.. Kaldı öylece. Yaşanmışlıkları sindiremiyordu. Anlamış bile değildi. Ne yaptığını fark edince çöküşe geçeceğinden adı kadar emin, yaptığı aptallık kadar pişman olacaktı..
°°°
Selamselamselam
Uzgunum fic yazmaya alıskın degilim pek ve bolumleri kısa
Uzun yazdıgımda iki uc bolumde zar zor 10-12 okunma aldım daha once
Simdi kıza yazıyorum ama isterseniz uzun yazarım
Yeni bolumu birazdan atarımm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smile, darling
Random𝘚𝘦𝘯 𝘺𝘦𝘵𝘦𝘳 𝘬𝘪 𝘨𝘶𝘭𝘶𝘮𝘴𝘦 𝘴𝘦𝘷𝘨𝘪𝘭𝘪𝘮 /yarı text/ Her şey Chan'in birden ortadan kaybolmasıyla başladı. Sevgiler birbirine girdi.. Kim kimi seviyor, kim kime bağlı resmen içinden çıkılmayan bir boşluk hissi, kötü ve iyiyi ayırt etme...