yirmi

2.2K 108 6
                                    

merve

hepimizin bir anda onlara dönmesiyle simge'nin bu kadar kişinin ona baktığını farketmişti, ama simge kimseyi umursamadı. yaseniya zaten simge'ye ısınamamışken bir de onu ablasıyla beraber gördüğünde sinir krizi geçirmeye hazır bir haldeydi.

"o senin.."

aramızda bir fısıldaşma olurken yaseniya ablasına ona geri bakması için dik dik bakıyordu ancak bir geri dönüş alamıyordu. "aralarında 3 yaş var ve ablam bu kızla mı, dalga mı geçiyor benimle?"

"belki de sadece arkadaş falanlar?" teyfiğin olumlu yorumuna yaseniya iç çekmişti. "sence maskülen bir kızla arkadaş kalmak için mi yakınlaşıyor, teyfik onu yeterince iyi tanıyorsun."

ortam bir anda değişmişti. sadece rahatlamak için bir mola verecektik ama bizi ekip üstüne yaseniya'nın ablasıyla buluşmaya gelen simge'yi görmemiz her şeyi değiştirmişti. üstelik ablası buluştuğu ilk kişi de değildi. belki bizim görmediğimiz kişilerle de görüşüyordu.

"tamam artık yeter, yanlarına gidicem."

yaseniya kalkmaya çalışırken bir anda elini tuttum. amacım sadece seslenmekti ama bir anda istemsizce elini tutuvermiştim. "ortamı bozmaya gerek yok, onunla sonra konuşuruz. gerekirse hesap sorarız."

yaseniya sinirle geri oturmuştu. "siktir ya. sözde yoğunmuş, yoğunluğu kızlarla randevuya gelmek mi?" gül herkesin bir anda sinirlerinin bozulduğunu farkettiğinde yavaşça ayaklandı. "hadi gidelim burdan, o kadar çalıştık karşılığı bu değil. iki eğlenelim diye geldik buraya."

ben de o sırada ayaklanarak ona destek vermiştim. benim kalkmamla diğerleri de kalkmıştı. herkes bir anda simge'ye kötü bakışlar atarken bulunduğumuz yerden ayrılmıştık. yolda herkes garip bir sessizliğin içindeydi.

"damla bula bula bunu mu bulmuş yani?" bir anda gülün ortaya bir anda dalmasıyla herkes gülümsemişti. "üf cidden ya." gereksiz bir şekilde simge'ye kimse ısınamıyordu, herkese soğuk yapıyor ve kimsenin ona yaklaşmasına izin vermiyordu.

aslına bakarsak bende öyleydim ama bu kadar da sert değildim. simge herkesle arasına bir duvar örmüştü ve bu işleri çok zorlaştırıyordu. duvarı yıkması için fırsatlar vermemize de karşıydı.

her zaman düşündüğüm şeylerden biri de buydu. kişisel yaşam bir yere kadar gidebiliyordu, istesek de istemesekte işin sonunda biz toplumun bir parçasıydık. topluma kabul edilmek için de çaba göstermek zorundaydık.

bu gruptaki kimsenin toplumda kabul edilmesi kolay değildi. ben sessiz biriydim, yani herkesle anlaşamazdım, hala da anlaşamam. insanların aptalca davranışlarına katlanamaz ve tek başıma takılırdım. gül de her zaman topluma katılmaya çalışsa bile dışlanırdı, ne yaparsa yapsın illa bir kötülük onu bulurdu.

teyfik herkesin kolaylıkla anlayabileceği şekilde erkeklerden hoşlanıyordu. bu yüzden her zaman dışlanmaya müsaitti. ayrıca yüzme kulübündeydi, futbol - basketbol gibi bir kulübe girmeyince otomatik olarak gay lakabını en başında alıyordun.

yaseniya ise içten içe fazla alıngandı ancak bunun gizlemek için annesi gibi agresif davranmaya başladı. bu onun toplumda dışlanmasına neden oldu çünkü, fazla agresif davranıp nazik olmama toplum içinde 'kızlara yakışmayan' bir durumdu. toplumda erkekler istediğini yapabilirdi ancak kızlar için aynısı geçerli değildi.

hepimizin ortak noktası vardı, simge de dahildi. toplumda hemen kabul görmüyorduk. yanlış bir şey yapmıyorduk ama isteneni de yapmıyorduk.

herkesin dağılma vakti gelmek üzereydi. herkesin aklında tek bir şey vardı, simge ve damla'nın neden beraber olduğu. herkes kafasında bir teori üretmişti ama tamamiyle nedenini bilemezdik. yaseniya akşam saatini bekliyordu, ablası ile konuşacaktı.

teyfik ve yaseniya kendi yurtlarına doğru giderlerken biz de artık kendi odamıza doğru ilerliyorduk. tam yurda yetişeceğimiz sırada her şeyi çözmemize yarayacak bir mesaj gelmişti

simge: yarın devam edeceksiniz yarın boşum

simge: çalışmaya gelebilirim

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin