'1. Bölüm' (hikaye)

10 3 3
                                    

     Herşey 2014'ün Mayıs ayı, baharın bitişiyle birlikte başlamıştı. O zaman sadece 13 yaşındaydım. Bir çocuktum,
Normde her çocuğun o yaşlarda yapması gereken şeylerden en nefret eden de bendim.

O zamanlar babam en tanınan uyuşturucu çetesinin başıydı. Ve işinde her zaman ciddi bir adamdı.
Annem ise bir barda müzisyenlik yapıyordu.

Önceden ne iş yaptıklarını pek bilmesem de şu an herşeyin farkındaydım.

Çünkü büyümüştüm.

Artık küçük bir kız değildim. Sorumluluklarım ve yeni bir hayatım vardı.

Hiç bir şey eskisi gibi değildi. Artık kendi elimden çıkan sonuçlara yüz tutuyordum.

Bu bir hata da olabilirdi.

Bir 'suç'ta olabilirdi.

Ben Arel,
Arel Göksen.

Duvarın ardında kimsesiz, suçlu ve kendinden bir o kadar emin Arel Göksen.

---

05:30

Her zaman alışık olduğum o alarm sesiyle geceden beri kapanmamış olan gözlerim tekrar açıldı.
Hiç düsünmeden o rahatsız ve hep öyle kalacak olan yataktan kalktım ve
Paslı musluktan akan soğuk suyla yüzümü yıkadım.
Soğuk suyun, o uyandırıcı etkisi tek yüzümü değil tüm vücudumu ele aldı Sanki.

İyice ayıldıktan sonra bir şeyler yemek için mutfağa gittim.
Bu yere ne kadar mutfak denilebilirse artık.

Küçük bir tüplü ocak, minik bir buzdolabı birkaç çekmece ve normal çürük bir masadan başka bir şey yoktu. Ben kendimi avutuyordum sadece.

Dolabın yanında duran cekmecelerden bir tava alıp ocağın üstüne koydum,
Dolaptan da iki yumurta alıp klasik kahvaltım olan 'yumurta' yapacaktım.

"Siktiğimin tavası!" Yumurtayı pişirirken tavanın sıcaklığı bir an aklımdan çıktığı için elimi yakmıştım.

Musluğu açıp elimi suya soktum.
"Bir bu eksikti." Hala içimden homurdanarak bir süre soğuk suyun altında kalan elimi çekip musluğu kapattım.

Soğuyan tavayı da alıp masaya oturdum ve yemeğimi yedim.

Ben yumurtamı yerken masanın üstünde duran telefonumdan
Birinin aradığını görüp ne kadar istemesem de telefonu açıp kulağıma götürdüm.

Telefonun diğer ucundan kalın ve baskın o ses duyuldu;
"Yine erkencisin bakıyorum."

Agzimdaki lokmayı bitirip konuştum.
"Yemek yerken rahatsız edilmekten hoşlanmadığımı biliyorsun."

"Kusura bakma, yemek yediğini tahmin edemedim."

"Bir dahakine daha temkinli olursun o halde." Ağzıma bir lokma daha attım.
"Neden aramıştın?"

"Sence? neden aradığımı bilemeyecek kadar da cahil bırakmadım seni, Niye böyle oldu şimdi?"

"Çok konuşma konuya gir." Düz ses tonum kendinden emindi.

"Pekâlâ. Bu gün daha az klasik bir görevle arıyorum seni."

"Neymiş o daha az klasik olan konu?"

Alaycı bir nefes alıp konuya girdi; "Yeni bir ortağın var artık. Ama görmeye gelmeden önce kutuları getir."

"Ortağa ihtiyacım olduğunu kim söyledi?"

"Ben söylüyorum, beğenemedin mi?"

İçi boşalan tavayı lavabonun içine koyarken konuşmaya devam ettim.
"Beğenmemek değilde daha çok ihtiyacım yok diyorum, Anlarsın ya."

Boğazını temizleyip tekrar konuştu.
"Senin ihtiyacın olmasa da yeni vakanın ihtiyacı olacak gibi görünüyor, Çok uzatma da gel hadi."

Alaycı bir tavırla cevap verdim.
"Peki öyle olsun. Sonrasında gerek kalmayacaksa kabul."

"Oldu bil."
Telefonu kapatıp üstümü giyindim ve dışarı attım kendimi.

Evin yanında duran kutuları arabaya yükledikten sonra hicbirşeyden habersiz yola çıktım..

Ne olacağından ve neler yaşayacağımdan habersizdim.
Aslında tüm hayatım şimdi başlıyordu, benim içinde ne olacağını sadece bekleyip görmek kalıyordu...

Aslında tüm hayatım şimdi başlıyordu, benim içinde ne olacağını sadece bekleyip görmek kalıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---

(Bölüm sonu...)




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Duvarın Ardındakiler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin