Merhaba ben Ece Su özel bir şirkette sekreterlik yapıyorum ve patronuma aşığım lütfen izinsiz günlüğümü okumayın.
Bugün yine hazırlanan dosyaları incelemesi için patronumun odasına girdim.
Siyah crop, kısa kalem etek ve taşlı ceketimle kıvırarak içeri girdiğimde ateşli gözleriyle vücuduma bakıyordu, göğüslerime bakması için öne doğru eğilerek dosyaları masaya bıraktım. Sonra aniden o çekici ses tonuyla bana seslendi:
- Ece! Ne bu acele bakalım... Otursana şöyle, biraz konuşalım seninle.
Gülümseyerek gösterdiği yere oturdum.
-buyurun, sizi dinliyorum...
- Dün gece geç saatlerde biri odama girmiş ve çekmecemdeki parfümlü mendilimi almış, bu konuyla ilgili bir bilgin var mı?
- Hayır efendim, sizin için önemli bir şey miydi?
- aslına bakarsan değil ama dikkatimi çekti, bu kişi her kimse kötü niyetli biri olabilir... Yani belki de odama başka bir şey çalmak için girdi.
- Aklınızda bir şey mi var?
- Bu konu hakkında bilgin olup olmadığını net bir şekilde söyler misin?
Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü adeta, soğuk soğuk terliyordum o mendili benim aldığımı nasıl söylerdim ki ona mis gibi de parfüm kokuyordu dün gece o mendili koklayarak huzurla uyurken bugün patronumun hesap soracağını tahmin bile edemezdim.
- Efendim... Mendili kimin aldığını bilmiyorum ama dün temizlik yapılırken Ayten hanım mendilinizi çöpe atmış olabilir. Başka bir şey yoksa müsaadenizi isteyebilir miyim?
Arkamı dönüp gidiyordum ki patronum kolumdan tutup çekti
O tanıdık koku beni içine hapsetti onu yakasından çekip dudaklarına yapışmayı her şeyden çok istiyordum.
-Doğrusunu istersen o mendili kimin aldığını biliyorum.
-...
- Bunu neden yaptın Ece?
-neyi?
Masaya yumruğunu vurmasıyla yüreğim ağzıma geldi.
-sen benimle dalga mı geçiyorsun! Mendili senin aldığını biliyorum, bana hemen makul bir gerekçe sunmazsan seni kovarım.
- şşş- şey... Evet efendim, mendili ben aldım ama bunun çok özel bir sebebi var.
-söyleyecek misin, kovulmayı mı tercih edersin?
- efendim regl oluyordum ve eteğime bir miktar leke bulaşmıştı, lavaboda peçeteler bittiği için bulduğum ilk şeyi kullandım.
-Buna inanmamı mı bekliyorsun?
- Çok özür dilerim efendim, size söz veriyorum yeni bir mendil alacağım size hem de ipek veya altın işlemeli siz nasıl isterseniz lütfen kovmayın beni.
Patronum kahkahalarla gülmeye başladı onun gülüşünden korkuyordum.
- Ahhhh Eceee... Bu kadar aptal olduğumu düşünemezsin, mendili neden aldığını bilmiyor muyum sanıyorsun?
- Ne demek istediğinizi anlamadım.
- Boş ver cancağızım, hatanı telafi etmek istersen bugün iş çıkışı yanıma gel.
- Siz beni yanlış anladınız sanır-
-şşşşş diyerek susturdu beni saçlarımı okşuyordu ve nefesini hissedebiliyordum, kalp atışlarım hızlanmıştı, sakinleşmekte güçlük çekiyordum.
-ne istediğini biliyorum diye fısıldadı dudakları dudaklarıma değmek üzereyken.
Sonra derin bir nefes aldı ve dudaklarıma yapıştı bir yandan da eteğimin altından bacaklarımı okşuyordu. Islandığımı hissettim elim pantolonunun üzerinden sertleşmiş penisini yoklarken kapı tıklandı. Gelen her kimse uğursuz biriydi, içimden ona ağza alınmayacak hakaretler ediyordum bu büyülü anı bozduğu için.
Patronum hemen toparlanıp masasına yerleşti ve -girin diye seslendi.
Daha sonra içeri 20'li yaşlarda klasik giyimli, beyaz tenli bir kız girdi.
- ne yapıyorsunuz a... Koyim diye bağırdı muzip bir şekilde.
-sizin aşkınızı da skeyim, çilek kokulu parfümünüzü de skeyim, fakir kız zengin oğlan ilişkinizi de, kalitesiz yaz dizilerinizi de watpad kurgularınızı da s*keyim diye devam etti.
O s*keyim dedikçe yükseliyordum, o an dudaklarına yapışmak istedim ehm... Affedersiniz, ne diyordum.
Çok rica ediyorum yazmayın böyle şeyler suyunu çıkardınız artık. Ufkumuzu açacak, farklı bakış açıları sunacak kaliteli yapıtlar görmek istiyoruz artık, bizden sonraki nesillere örnek olmalıyız. Saygılarımla... (Umarım hikayenin devamını beklemezsiniz:))