Önümde kanlar içinde baygın yatan bir adam vardı. Üstünde yeşilin farklı tonlarının bulunduğu bir üniforma vardı . Yüzündek bereyi çıkartmamam söylenmişti . Bu imkansız diye düşündüm. Kesik kesik nefes alıyordu ve benimde solunum cihazı takmam gerekiyordu ama bereyi çıkartmadan takamazdım .
Başımın dibinde onu getiren diğer askerler vardı . " Bereyi çıkartmadan solunum cihazı takmam mümkün değil ." diye sitemle konuştum . " Sana bir şey söyledik anlama kıtlığın mı var ?" Diye gür sesiyle bağırdı . Hepsinin yüzünde bere vardı ve konuştuklarında kelimeler farklı duyuluyordu
"Bereyi kesmemde bir sakınca var mı ?" Sorumu sorar sormaz cevap verdi . " yüzü gözüknesin yeter " aldığım cevap ile hemen işe koyuldum . Makasla berenin ağzına gelen kısmını keserek büyüttüm . Paketinden sıfır çıkardığım boruyu esnetip ağzını açarak rahat nefes alabileceği kadar ileri ittirdim ve bantladım . Makası tekrar elime alıp üniformasının bir kısmını kesip , yırttım . Yara derin görünüyordu " derin bir kurşun yarası , halledebilecek misin yoksa yeni bir doktor mu bulalım ?" Soru karşısında gülümsedim " ameliyat sonrasında anlarsın basarabilir miyim basaramazmıyım " der demez eldivenlerimi değiştirip operasyona başladım . İlk önce kursunun girdiği deliği nesterle keserek büyüttüm , yoğun bir kan akışı vardı . Gazlı bezle ağır kanı aldım ve kursunun saplandığı yeri tespit etmeye çalıştım .
Koskoca ameliyat hanede 6 erkek , yaralı asker ve ben vardım . Yardım edecek kimse yoktu . Kurşun birde fazla damarı parçalamış ve derine saplanmıştı , ilk işim kesilmiş ve parçalanmış damarlardaki kan akışını durdurmak için bir bir stoper kullanmaktı ardından kurşunu aramaya devam ettim . Damarları kapattığım için yoğun kan akışıda durmuştu . Uzun uğraşlar sonucu kurşunu bulup cerrahi pens ve cımbız ile bulunduğu yere daha fazla hasar vermeden çıkardım ve hemen kopmuş damar yollarını yollarını dikmeye basladım .
Dakika geçtikçe soğuk terler döküyordum ve epey yorulmaya başlamıştım . Kafamı kaldırıp saate bakdığımdaysa neredeyse 5 saat geçmişti . Geri işime dönüp kaldığım yerdem devam etmeye başladım . Kurşun karaciğerine de zarar verdiği için işim epey zordu . Hasarlı karaciger parçasını aldım ve devam ettim . Tamamiyle operasyonu bitirip deri dikişinide attığımda saat gece yarısını çoktan geçmişti .
Eldivenlerimi çıkartıp serumu yeniledim , solunum tüpünü yenileyip yaraya ilk pansumanı yapıp sardım . Ritim cihazını taşınabilir olanı ile değiştirdim ve son olarakta kesmek zorunda kaldığım bereyi diktim ve yine tek vaşima sedyesini değiştirdim yeni sedyeyle kapıya ilerlemeye başladım .
Operasyonun başından beri benimle ayakta olan askerler yine peşimden geliyorlardı . Kapıdan çıktık ve bekleme odasına gitmeye başladık . Koridorlar ameliyathanenin tam tersi bir sıcaklıktaydı bu yüzden bonemi , maskemi ve kanlı önlüğümü çıkartıp çöp kutusuna attım . Hemen ardından bekleme odasına geldik . " içerisi steril bir ortam sadece doktor ve hasta girebilir , siz camdan bakın . " sanki çok anormal bir şey söylemişim gibi gözlerini ayırarak bana bakıyorlardı . Onları arkamda bırakıp sedyeyle iceri girdim , camdan rahat görünen bir yere sedyeyi yaklaştırdım ve dolaplara yöneldim .
Dolaptan orta boy hasta önlüğü aldım ve paketinden çıkardım . Kesmiş olduğum üniformayı yavaşça çıkartıp karşımda yatan kastan olusan bedene baktım , kisık sesle konuştum " amma kaslıymışsın beehh " tam hatsa önlüğü giydirirken boynundaki kolyeyi gördüm . Üstünde ad , soyad , ve değum tarihi yazıyordu .
ALAZ BARIN YELTEKİN
01/08/1995