Ölüler Evinden Notlar.. Part 1

260 35 21
                                    

Sonunda Sunoo'nun gözünden yazmayı becerdim🥲
Garibimi, ve ailesiyle (!) ilişkisini göreceksiniz bu bölüm.
Yarı text-yarı düz yazı işte.
Neyse çok spoi vermeyeyim,
İyi okumalar 💚
_______________________
_________

Niki ile yazışmasının aynı günü
Sunoo'dan

"Hadi be, yürüsene seni mi bekleyeceğiz! Biraz daha hızlı olmazsan seni burda bırakırız yürürsün konağa kadar."

Sunghoon hyung ve Jake hyungun, müdür ve yardımcısı olarak okula yerleşmesi; zaten zor olan okul hayatımın daha da zorlaşacağının en büyük göstergesiydi.

Daha şimdiden Sunghoon hyung tarafından, ağır olan çantamla beni okulda bırakıp bensiz, arabayla konağa gitmekle tehdit edilmiştim bile!
O uzun yolu yürüyerek gitmekten korktuğum için adımlarımı hızlandırarak arabanın olduğu yere doğru koşmaya başladım.
Benim koştuğumu gören Sunghoon hyung ise bana seslenmek için açtığı camını kapayarak kemerini bağladı.

Arabaya ulaştığımda neredeyse nefessizlikten ölecektim.
Bu kadar uzağa araba mı çekilir ya! Ölürsem kim alacak benim sorumluluğumu?
Hepsi hain bunların, hepsi (ve deli).

Benim sevgili(!) kuzenim de sırf Park'larla bir işim olduğu öğrenilmesin diye şöföre, arabayı Tanrı'nın evine kadar çekmesini söyleyince zorluk X2 olmuştu. Hayat resmen bana haterdı. Yoksa niye deliliğiyle anılan bu aileye versin ki beni?

Arabanın arka kapısını açıp içeri oturdum ve tam yanımda oturan Jake hyungun yan bakışlarıyla beraber hyunga doğru konuşmaya başladım, "H-hyung, huh, pardon, çan-tam, ço-ok a-ğırdı da."

Koştuğumdan dolayı nefes nefese kalmıştım.
Halimi gören Sunghoon hyungsa; önce yanındaki şöföre bir bakış attı sonra da elindeki yarım kalmış su şişesini arkaya atarak, "Önce nefesini düzene sok bi', sonra konuş" dedi.

Woah, Sunghoon hyung bana su şişesini vermişti.
Bu, kırk yılda bir görebileceğiniz Park Sunghoon iyiliklerindendi. Büyük ihtimalle de iki gündür küs olduğu nişanlısı Jake ile barışmıştı, yoksa nadirdi yani.

Araba hareket etmeye başladığında hyungun attığı şişenin kapağını açarak suyu neredeyse tek dikişte bitirdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Hyungla aynı şişeden içmek iğrendirmemişti, sonuçta kan bağımız vardı.
Gerçi o benim şişemden hayatta içmezdi, pinpirikliydi de biraz.

Nefesim biraz olsun düzene girdiğinde iki elimle yüzümü sıvazlayarak kafamı cama yasladım ve camdan dışarıyı izlemeye başladım.

"Sunwoo, o çocuk kimdi?"

Sunghoon hyungun bahsettiği şeyden dolayı midem kasıldı, elimle çantamın kayışını daha sıkı kavrayarak oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım ve anlamamazlıktan gelerek sordum, "Hangi çocuk hyung?"

Sesim gergin çıkmıştı, keşke duygularımı göstemediğim gibi ses durumumu da gösteremeseydim. Jake hyung aniden kolumu sıkıca tuttu ve sıktı.

"Anlamamazlıktan gelme Sunwoo, o gece evine bir çocuk geldi. Kim olduğunu bilmiyoruz, söylersen daha az sinirlenir hyungun."

Jake hyung ve manipülatif etkisi, insanı sesiyle bile etkisine alabilecek kadar güçlü bir tekniğe sahipti Jake hyung. Bu yüzden Sunghoon hyung ona genelde, Sirenım diye seslenirdi -sadece Jake hyung trip attığı zaman gönlünü almak için-.

"H-hyung ben,"

Derin bir nefes aldım, uzatmanın anlamı yoktu, eninde sonunda öğrendiklerinde daha fazla sinirleneceklerdi.

Bir Küçük Snapchat Durumu/SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin