Yaz yaz bitiremedim. Textinge alışınca düzyazı çok zorluyormuş.
Misscommunication en nefret ettiğim trope olmasına rağmen yazdığım her hikayede yer veririm. Nedenini gerçekten bilmiyorum.
İyi okumalarr
****
Şu anda üzerinde yürüdükleri kaldırımlardaki taşlarda renk uyumu neden yoktu? Harry ne zamandır yan yana geldiklerinde Sirius'un bel hizasını geçiyordu? Ağzında neden hala sabah yediği ekşi yeşil elmanın tadı vardı ve ilk görüşte etkilendiği bu yanındaki yabancı neden yeğeninin ırkçı öğretmeni olmak zorundaydı?
Sirius şu anda zihnini meşgul eden tüm soruları sormaya başlarsa saatlerce burada dikilmesi gerekirdi bu nedenle kendisine asıl amacını hatırlatıp olayları ele almaya karar verdi. Meşhur Bay Lupin ile olan isim öğrenme faslından sonra siyah saçlı adam gerginlikle ve biraz fazla sertçe elini çekmişti. Bu karşısındaki adamın anlık bir şaşkınlıkla kaşlarını çatmasına ve alnında minik bir kırışıklık - kahretsin ki inanılmaz sevimli bir görüntüydü- oluşturmasına neden olmuştu. Ama hala tam tanışmadıklarını hatırlamış olacak ki Sirius'un bu garip tavrını yine parlak bir gülümsemeyle geçiştirmiş ve öğrencisini selamlamaya geçmişti. Şimdi ise yaklaşık 5 dakikadır Harry ve sevgili öğretmeni ağaçların bu mevsimde neden yeşil olmadığıyla ilgili eğitici ve koyu bir tartışma içerisindeydi. Sirius ise Hogwarts'ın yerleşimine küfretmekle meşguldu. O kadar büyük bir yapı vardı ki ne kadar yürürse yürüsün istediği yere ulaşamayacakmış gibi hissediyordu. Gençliğinde gittiği Hogwarts kampüsü İngiltere'deki değil, İskoçya'dakiydi ama yine de binaların yapı ve estetiği neredeyse aynı karmaşıklıktaydı.
Bay Lupin'in sıcak sesi küçük bir kıkırdamayla beraber kendisini tekrar belli etti. "Sana bitkilerin de hisleri olduğunu söylemiştim Harry. Bu ağaçları da öyle düşünebilirsin. Havalar soğuyunca..." Siyah saçlı adam üç yaşında bir çocukmuş gibi somurtmaya devam etmesiyle evrenin kendisine acıyıp dertlerini çözmeyeceğini idrak edince yanında konuşan ikiliye kulak vermeye başlamıştı. "...Anladın mı? İstersen sınıfta Hope'u detaylıca inceleyebiliriz. Bitkilerle bu kadar ilgili olduğunu fark etmemiştim." Sirius sonuna denk geldiği cümleyle istemsizce sesli bir nefes vererek uzun boylu adamın dikkatini çekti. Bu aptal adam neden Harry ile bu kadar güzel konuşmak zorundaydı?
Kumral adam her ne kadar Harry ile konuşuyor olsa da sık sık bakışlarını Sirius'un üzerinde gezdiriyordu, bunun farkındaydı. Ancak son gelişen durum yüzünden ona bakmak isteyen gözlerini dizginlemişti Sirius. Lupin'nin bu tavrı garip bulduğu barizdi. Başta flörtöz ve sevecen bir yaklaşımda bulunan adamın neden birdenbire soğuk davrandığını idrak etmeye çalışıyor olmalıydı. Zaten yakında öğreneceği için açıklayarak zaman harcamayacaktı Sirius.
"Sirius, Hope ile tanışmak ister misin? O çok güzel bir çiçek. Bay Lupin başka güzel bitkiler de olduğunu söylüyor ama bence o içlerinden en güzeli. Üstelik bir keresinde Malfoy onun bir yaprağını koparmasına rağmen kendisini hemen toparladı. Bay Lupin onu iyileştirdi ve Hope tekrar yaprak oluşturdu. Çok havalı değil mi?" Genç adam ismini duymasıyla beraber bakışlarını yeğenine çevirdiğinde onun yüzünde kocaman bir gülümseme gördü. James'in lise zamanlarında futboldan bahsettiği gibi şimdi bitkilerden bahsederken gözleri parlıyordu. Sirius bu benzerliğe gülümsemeden edemedi ve yine istemeyerek bakışlarını kendilerini izleyen Bay Lupin'e çevirdiğinde adamın kehribar irislerinin içine bakarken buldu kendisini. Göz göze gelmişlerdi. Garip bir ortam oluştu. Neyse ki bu anları yıkmak için minik bir oğlan vardı.
"Malfoy bazen benim de kolumu ısırıyor. Eğer benim kolum koparsa sen de beni iyileştirir misin? Böylece benim de yeni bir kolum olur ve daha da güçlenerek babamı bilek güreşinde yenebilirim." Harry amcasından başka bir cevap beklemeden hızlı hızlı konuşmaya devam ettiğinde Sirius ateşi başlatacak ilk kıvılcımı yakalamış olmanın sevinciyle sırıttı. Elini sahiplenircesine minik oğlanın omzuna attı ve onu öğretmeninden korumak ister gibi biraz kendisine yaklaştırdı. Saçma düşüncelerine son verme zamanıydı çünkü şu andan itibaren Bay Lupin denen bu adam Sirius Black'in gazabına uğrayacaktı. Oyun başlıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/333605602-288-k208369.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You've Got The Love / Wolfstar
FanficElde edene kadar neye ihtiyacın olduğunu bilemezsin. *** Sirius Black bekar ve mutlu bir adamdı. Hayatı 30 yaşına dayanmış herkesinki gibi monotondu. Tüm arkadaşları yuvalarını kurmuşlardı ama bu önemsizdi çünkü Sirius'a hala yeterli zamanı ayırabil...