/1/

4 0 0
                                    

Hayır! Gidemezsin, beni bırakıp gidemezsin Draco. Seni tekrar kaybedemem..

Üzgünüm Helena ama onlar benim ailem...

Peki ya ben neyiydim?

  ///

Sabah yanağımda hissettiğim ıslaklıkla uyandığımda saat daha 9 bile olmamıştı, Lina beni sabah kahvaltısını koymam için bu saatte kaldırmıştı. Yatağımdan kalkıp mama kabını doldurup Linayla oynadıktan sonra masamın üstünde duran beyaz gülü koklayıp suyunu kontrol ettikten sonra mutfağa doğru yöneldim

P:Hey Helen! Günaydın canım, bende tam seni kaldıracaktım, kahvaltın hazır.

H:Günaydın baba. Annem nerde?

P: Bahçeyi sulamaya çıktı tatlım, sen kahvaltını et bende annene bakayım.

Başımı sallayıp masaya oturdum, televizyonu açıp bir şeyler arasam da hoşuma giden bir şey olmadığı için geri kapattım, bu sırada Lina yanıma gelip sandalyenin üstünden bana bakıyordu. Ah bu kedi tam bir obur, ne kadar yemek yerse yesin asla doymayacak galiba. Ben Linayla konuşurken annemin ve babamın içeri geçtiğini fark ettim

J: Günaydın tatlım, seninle bir şey konuşmamız gerek kahvaltını bitirdikten sonra içeri gelir misin?

Kahvaltı tabaklarını bulaşık makinasına yerleştirdikten sonra salona geçtim, yanlarına gittiğimde babam masanın üstünü işret etti göz ucuyla, masaya doğru ilerleyip üstünde duran kırmızı mühürlü beyaz mektubu aldım ve okudum.

Mektubum gelmişti

Kafamı kaldırıp babama baktığımda bana gülümsüyordu, anneme baktığımda ise biraz memnuniyetsiz dursa da gülümsüyordu. "İstersen bugün alışverişe çıkabiliriz Helen?" Annem babamı koluyla uyardıktan sonra benim konuşmamı beklediğini fark ettim ama resmen donup kalmıştım, bu mektubu yeni yaşımdan beri bekliyordum elim ayağım titriyordu. Kendime geldiğimde koşup anneme ve babama sarıldım, annem çok sevinmiş gözükmese de benim mutluluğumun onu da mutlu edeceğini biliyordum.

O günden sonraki 1 hafta resmen gün saymıştım

Nerden bilebilirdim ki o okula gitmek için saydığım günlerin geri dönmesi için Tanrı'ya yalvaracağımı

Sabah olduğunda annemin ve babamın sesiyle uyanmıştım. Kalkıp kapıya yaklaştığımda dinleyeme başladım. " O okula gitmesini istemediğimi biliyorsun Peter! Resmen kızımızı tehlikenin içine sürüklüyorsun." Tehlike? "Öyle bir şey olmadığını sen de benim kadar iyi biliyorsun Jane, abartmayı kes Helena uyanacak." Ne gibi bir şey? "Son olanlardan sonra nasıl bu kadar rahat olabildiğini anlamış değilim Peter." En son ne olmuştu ki? Odama gelen ayak seslerini duyduğumda yatağıma geçip uyuyormuş gibi davrandım. Odamın kapısı açıldı, babam beni yanağımdan öptü ve " Helen hadi kalk, saat yaklaşmak üzere" gözümü açıp babama gülümsedim "Günaydın baba, üstümü değiştirip geliyorum" babam odamdan çıktığında yatağımın ucunda yatan Lina'yı öpüp mama kabını doldurdum. Daha sonra beyaz gülümün yanına gidip suyunu değiştirdim, üstümü de değiştirip mutfağa geçtim. Annem bana sarılıp "Günaydın canım, bugün için heyecanlı misin?" Dedi, Daha 5 dakika önce oraya gitmem hakkında kötü şeyler söylemiyor muydu? "Evet anne çok heyecanlıyım doğum günü dileğim gerçekleşiyor" Annem yanağıma öpücük kondurup kahvaltıyı hazırlamaya döndüğünde bende bahçeye çıktım, bahçedeki çiçekleri suladım daha sonra beyaz güllerime dönüp onlarla ilgilendim ve içeri geçtim. Babam " Gülleri sulamayı ihmal etmedin değil mi Helen" deyip güldü, ona karşılık olarak bende gülüp kahvaltıya oturdum. Babam artık kalkmamız gerektiğini söyleyip masadan kalktı, bende onunla beraber kalktığımda annem beni tutu ve "Helen, güzel kızım lütfen dikkatli ol tamam mı? Kötü hissettiğinde, kötü bir şey olduğunda hemen bize mektup gönder, ayrıca kötü bir şey olmasa da senden müsait olduğun her dakika her zaman bana yazmanı istiyorum olur mu canım?" Neden bu jadar tedirgin ve ısrarcıydı ki" Tabii ki annecim, merak etme sizi hiçbir zaman habersiz bırakmayacağım" deyip gülümsedim. Annem kolumu bıraktı, odama yöneldim, Lina'yı kucağıma alıp sarıldıktan sonra gözümden bir damla yaş düştü, onları çok özleyecektim

Arabadan inip tren garına geldik babam etrafı kolaçan edip elimden tuttu ve beni çekti, gözlerimi açtığımda 9¾ treninin önünde olduğumuzu fark ettim, sol tarafımda turuncu saçlı bir aile vardı ve yanlarında onlara pek de benzemeyen bir çocuk, çocuk ona baktığımı fark etmiş olacak ki bana dönüp baktı. Ona gülümseyip başımla selam verdikten sonra babama döndüm "Baba çok heyecanlıyım"Babam dizinin üstüne çöküp benimle konuştu" Hey Helen, sakin ol unutma ki ben annen ve Lina her zaman senin yanındayız sakın stres yapma ve güvende olduğuna dair bize mektup göndermeyi unutma tamam mı?" Babam boynundan bir kolye çıkartıp benim boynuma taktı "Ve bu kolyeyi sana yanında olduğumuzu anla diye veriyorum, sakın kaybedeyim deme!" Tatlı bir gülümseme ve yapmacık bir sinirlenmeyle beni güldürdü "Tamam babacım, Lina'ya iyi bakın ve güllerimi sulamayı sakın ihmal etmeyin olur mu? Babam gülümseyip bana sarıldıktan sonra elimden tutup beni trene bindirdi.
Herhangi boş bir yer bulup oturduktan sonra boynumdan kolyeyi çıkarttım ve içini açtım, içini açtığım an küçük bir model gibi annem babam ve Lina'yı gördüm, annemin elinde beyaz bir gül vardı ve babam Lina'yı kucağına almıştı, bana el sallıyorlardı. Gülümseyip kolyeyi kapatıp tişörtümün içine geri soktuktan sonra kapıyı açıp tuvalet aramaya çıktım.

Tuvaletimi yapıp çıktıktan sonra kapıda bir kızla çarpıştım, kız benim boylarımda karışık saçları olan bir kızdı " Pardon ben görmemişim bir yeriniz açıyor mu" deyip kızı tuttum, " Hey sakin ol, bir şeyim yok. Sen iyi misin?" Kıza gülümseyip "Bir şeyim yok teşekkür ederim" dedim birbirimize gülümseyip ayrıldık.

...

Hogwarts'a gelmiştik

Trenden indiğimde etrafıma büyülenmiş gibi bakıyordum ki kolumda hissettiğim acıyla sağıma döndüm, sarı saçlı benden 5-6 cm uzun bir çocuk bana çarpmıştı ama hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ediyordu, kaşlarımı çattım tam seslenecekken biri beni tutup çekti. "Ben Hermione Granger peki ya sen?" Tuvalette çarpıştığım kız gülümseyerek bana bakıyordu, bende ona gülümseyip "Helena, Helena Ball" dedim kız bana gülümsedi ve koluma girdi. Sanırım ilk arkadaşımı edinmiştim bile

Hermione ile beraber içeri girdiğimizde büyük merdivenleri çıkıyorduk ki arkamdan biri sırtıma dokundu, arkamı döndüm ve baktım. Bu Tren istasyonunda gördüğüm turuncu saçlı çocuk ve gözlüklü çocuktu "Bana gülümseyen kız sendin değil mi" dedi gözlüklü çocuk, ona tekrardan gulumseyip "Evet ben Helena Ball" diyerek elimi uzattım, elimi sıktı "Bende Harry, Harry potter ve arkadaşım Ron Weasley" dedi yanındaki çocuğu göstererek, çocuğa gülümsedim ve elimi uzattım o da elimi sıkıp gülümsedi. Artık 3 tane arkadaşım olmuştu, umarım onlarla aynı binada oluruz.

Merdivenler bittiğinde önümüzde duran profesör bize biraz bilgi verip gitti bu sırada bie tane çocuk profesörün önünde duran kurbağaya doğru koşup onu yerden almıştı, profesör gittiğinde kalabalık arasından bir ses yükseldi "Demek söylenenler doğruymuş, Harry Potter bizim okulumuzdaymış" yanındaki çocukları gostererek isimlerini söylediğinde ona daha dikkatli bakma fırsatı yakalamıştım, bu bana çarpan çocuktu. Parlak sarı saçları göz alıcıydı, saçlarıyla uyumlu mavi mi yoksa gri mi anlayamadığım gözleri 1-2 saniye yüzümde oyalandiktan sonra adımları buraya döndü. "Ve bende Malfoy, Draco Malfoy." Bunu çok böbürlenerek ve başı dik bir şekilde ifade etmişti, Ron hafif kıkırdağında ona dönüp aşağılayıcı şekilde konuştu. Bu çocuktan hiç hoşlanmadım

Oturduğum sandalyede resmen titriyordum, bu kadar heyecanlanmamam gerekirdi, Profesör şapkayı kafama yerleştirmişti, Gryffindor masasından bana gülümseyen Harry, Ron ve Hermione üçlüsüne bakıp gülümsedim "Hmm Ball demek ha? Babanın buraya oturduğu zamanı dün gibi hatırlarım, sende onun gibi Zeki ve Kibarsın ama- ama sen ondan daha farklısın kincisin" dediğinde kaşlarım çatıldı " Söylediklerim hoşuna gitmedi galiba" deyip güldü "Her neyse sen bir Gryf- hayır hayır sen- sende baban gibi bir Slytherinsin" dedi Gryffindor masasına baktığımda Harry Ron ve Hermione'nin yüzünün asık olduğunu gördüm "Slytherin" diye bağırdı şapka

Masaya oturduğumda adının Draco olduğunu öğrendiğim sarı saçlı çocuk karşı çaprazımda oturuyordu, yanıma küt siyah saçlı bir kız oturdu ve bana dönüp "Merhaba ben Pansy, Pansy
Parkinson" diyerek elini uzattı, elini sıkıp "Helena Ball" dedim ve gülümsedim

İlk bölüm için bunun yeterli olduğunu düşünüyorum, eğer beğenmediğiniz hoşunuza gitmeyen bir kısım olduysa (her bölüm için)mutlaka benimle paylaşın lütfen 🥰

(İlk bölümü böyle tanışmamızı anlayın diyerek yazdım bundan sonra 4. Sınıftan devam etmeyi düşünüyorum)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Obliviate/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin